Kaos
Fransızca chaos “mutlak düzensizlik hali” sözcüğünden alıntıdır.
Aynı zamanda bu sözcük Eski Yunanca da, “büyük boşluk, uçurum, yeryüzü yaratılmadan önce var olan boşluk” sözcüğünden alıntıdır.
Günümüzde ise genel olarak, “Toplumda meydana gelen karışıklık, karmaşa” anlamına gelir.
Bazen antipatik ve soğuk gelse de meydana çıkan karışıklık ve karmaşanın son bulmasına sebep olduğu için doğru zamanda olması şartıyla bazen işe de yarar.
Fakat ben kaos taraftarlarından değilim, çünkü zaman da fayda vermez.
Kocaelisporlu taraftarlarla ettiğimiz sohbetlerde bazısı şakayla, bazısı da sitemle, “Bizim camiada kaos eksik olmaz” der.
Basın mensuplarının arasında da kaosu seven, kaostan beslenen yüz yıllardır olmuştur.
Bunu daha önceki yazılarımda defaatle yani defalarca söyleyip yazmama rağmen tekrar edeyim, kimse şahsıyla yada işimle zerre kadar işim yok.
Yani bazı olayları yorumlarken yada değerlendirirken, yada bazı haberleri verirken, “Beni mi çürüttü, beni mi hedef aldı, bize mi acaba bu laflar” gibi vesveseleriniz olmasın.
Çünkü benim böyle bir tarzım yok, hiçbir zaman da olmayacak.
Ben kendimce doğru bildiklerimi ve hissettiklerimi paylaşıyorum.
Uzun bir girişin ardından konuya gireyim.
Malumunuz Kocaelispor’da yapılmayan ödemelerden dolayı takım geride kalan günlerde antrenmana çıkmadı.
Haberini kimi yayın organları o gün yaparken kimileri insiyatif kullanarak maçtan sonra yapılmasının doğru olduğunu düşündü.
Takımın kaybetmesinin ardından ve zor fikstürün devamında, devam edecek olası kötü sonuçların ardından çıkılıp, “Her şey iyi gidiyordu, Tahir Başkan söz vermişti, paralar öyle yada böyle verilecekti, maçtan önce bu haberler takımın motivasyonunu ve camianın konsantrasyonunu bozdu, bu nedenle kötüye gidiyoruz” cümlesiyle muhatap olmaları ve devamında yaşayacaklarını düşünerek çekinenler de oldu.
Tecrübelerinden yola çıkanlar da oldu.
Dediğim gibi bu tamamen kendileriyle ilgili bir durum.
Nitekim farklı yorumlarda yapıldı.
Kimisi yazanları haklı buldu, kimisi erteleyenleri.
Daha önce de malumunuz daha sezonun ikinci haftasında “Takım paraları alamıyor, maça çıkmayabilir”, “Pedrinho alacakları için ihtar gönderdi”, “Takım 4-5 aydır para alamıyor, bir arada tutmak zor, bu oyuncu grubunun hakkı ödenmez” haberleri çok kere yerel ve hatta ulusal medyada da gündeme gelmişti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın daha önce iki kez gidip futbolcularla da görüşmüştü.
Kırklareli maçından önce de belirli bir süreç yaşandı.
Daha sonra kulüpten ödemelerin yapıldığına dair açıklama geldi.
Mesele geçmiş gitmiş olsaydı tekrar gündem etmeyecektim ama yakın zamanda da benzer tabloların yaşanmasından endişe ettim.
Şunu da söyleyeyim, yıllardır bu mesleği yapan evine ekmek götüren hiç kimse Kocaelispor’un borçlarından dolayı yeniden dosyaların yasakların gelmesini istemez.
Bu şehirde yaşamasını, Kocaelispor’u sevmesini tutmasını bir kenara bıraktım.
Hiçbir şey, hiçbir duygusu olmayan bile böyle bir durumun yaşamasını kariyeri ve iş hayatındaki istikbali bile için istemez.
Bu takımın şampiyon olamaması, borçlarla boğuşması ve borçlu kalması kimsenin bir yararına olmaz.
Benim çevremde olan birlikte mesai harcadıklarım bu niyette olduklarını biliyorum.
Futbolcuların paralarını alıp almamasının bizleri ilgilendiren tek tarafı camianın geleceğidir.
Camianın geleceğini düşünen hiç kimse bu gerçeği gizlemez, gizleyemez, zaten ortaya da çıkar.
Bu kaos ortamının son bulması için bu alacak meselesinin bir an önce tarafları tatmin edecek bir şekilde halledilmesi gerekir.
Kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüde yürüyoruz.
Önümüzde birbirinden zor maçlar olacak.
Ekonomik buhran devam ederse ve buna bir de alınacak kötü sonuçların ardından büyük bir tramvaya doğru gidebiliriz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın destek mesajı verip “Siz topunuzu oynayın” mesajı da değerli ve güvence oldu.
Siyasi görüşleri bir kenara bırakarak söylemek gerekirse Tahir Başkanın Kocaelispor için yaptıkları da herkes tarafından bilinmektedir.
Kol kırılsın, yen içinde kalsın atasözü çok kıymetlidir ama bazen dengeleri de iyi gözetmek gerekir.
Sahada takımı takip eden muhabirlerin arasında da takımla ister istemez bir bağ oluşur.
Futbolcuları takım arkadaşı olarak hisseder, kendini bir parça olarak görür.
Yıllarca basına açık her antrenmana giden, içeri de dışarıda, kampta, kupada her yerde takip edip, çocukluğunda gençliğinde bu tribünle tanışan kimsenin yüreğinde oyuncu grubunun emeğine saygısı her zaman sonsuzdur ve genelinin önceliği de futbolcu topluluğu olur.
Önümüzde çok önemli bir İstanbulspor maçı var.
Bu maç öncesinde camianın bütünü olarak her paydaşın sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmesi yegane görevimizdir.
Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır.
Kim bile isteye, dünyalık çıkar ve menfaatleri için yazıyor yada yazmıyorsa, kendi rahatının derdine düşüp ilişkilerinin bozulmaması için camiayı uçuruma sürüklüyorsa, dünyalık bir çıkar yada menfaat gözeterek bunları yapıyorsa şeytanla arkadaştır.
Ben şeytana bile isteye arkadaşlık edip kötülüğü körükleyecek kimselerin bizim etrafımızda olduğunu zannetmiyorum.
Çünkü şeytanla arkadaş olanların akıbeti dünya ve ahirette malumdur.
Ramazan Ayı’nın bolluk, bereket, barış ve sevgi getirmesini diliyorum.
Selametle.