‘Bizim Ahmet’ meydanı boş bırakmıyor!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Şu ara 12 ilçenin belediye başkanlarıyla, renkli söyleşiler yapmaya çalışıyoruz, çalışacağız.

Gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Yılmaz Karabıyık, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Sebahattin Aydın ile birlikte, başkanları alabildiğince konuşturmaya, yaptıkları açıklamalarla gündem yaratmaya çabalayacağız.

İşimiz bu…

İlk durağımız Karamürsel idi.

47 yıl aradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetimine geçen Karamürsel’de hava çok başkaydı.

Başkan Ahmet Çalık Karamürsel’in sevilen esnaflarından biriydi.

Dolayısıyla Karamürsel onu “Bizim Ahmet” olarak benimsemiş, kendilerinden biri olarak görmüş.

Ama tabi bu işin bir yanı belediyecilik ise diğer yanı da siyaset!

“Bizim Ahmet” kredisi de bir yere kadar iş görür.

O nedenle de CHP’li başkanın Karamürsel’de fark yaratması, şimdiden bir sonraki dönemi garanti altına alacak çalışmalar yapması gerekiyor.

Dahası, Ahmet Çalık’ın CHP’nin olası büyükşehir belediye başkan adaylığında akla gelecek isimler arasında yer alması gerekiyor.

Malumunuz, CHP Hikmet Erenkaya’nın büyükşehir belediye başkanlığından bu yana bir daha büyükşehri kazanamadı.

CHP süregelen seçimlerin tamamında büyükşehir adaylığını adeta sırtında kambur olarak gördü.

AKP’nin üstünlüğünü kabul eden CHP, kazanacak aday arayışına dahi girmedi.

Büyükşehir adaylığı için para ve efor harcayıp, İzmit Belediyesini, olursa yanında bir-iki belediyeyi daha sürükleyecek adam aradılar.

Ama kimi aday yaptıysalar bırakın para harcamayı, üstüne partiye yük oldular.

Fakat Ahmet Başkanla konuşunca CHP adına bir umut doğduğunu fark ediyorsunuz.

CHP’nin artık büyükşehirde alternatiflerinin bollaştığını anlıyorsunuz.

2024 seçimlerinde olduğu gibi, adaylıktan kaçanlar değil, aday olmak için sıraya gireceklerini şimdiden anlıyorsunuz.

Bakmayın siz Ahmet Çalık’ın Karamürsel’den dışarı çıkmadığına.

Meydanı boş bırakmış falan değil. Elbette onun da bir siyasi stratejisi var.

Aslında stratejiden ziyade olması gerekeni yapmak desek daha iyi olacak.

Nedir o?

Önce yönettiği ilçenin hakkından gelmek, yaptığı belediyecilikle ve başkanlık modeliyle gönüllere girmek, daha sonra Karamürsel’den dip dalgası başlatmak…

Evet, Ahmet Çalık “ben işimi iyi yapayım, partim ve halk beni zaten hak ettiğim yere getirir” şeklinde rasyonel bir zeminde başkanlık sürdürüyor.

“Bu işler önden kovalamakla, ön almakla olmaz” diyor.

Kısacası büyükşehir belediye başkan adaylığında, şu an önceliğim o değil fakat beni de kenara not edin diyor.

Ahmet Çalık hakikaten siyasetin temiz yüzü.

Güler yüzüyle, samimiyetiyle, uyumuyla, ağırlığıyla, dobralığıyla kafasının arkasında farklı hesaplar gütmeyen bir imajı var.

Bu gidişatıyla 2029 yerel seçimlerinde CHP’nin elindeki yıldızlardan biri olarak büyükşehir adaylığında ismi öne çıkanlardan olacaktır.

Karamürsel’i daha dikkatli, daha alıcı gözlerle izlemeye devam edeceğiz.

‘Bizim Ahmet’ meydanı boş bırakmıyor!

---------------

İster pilav sat ister siyaset!

Başkanlarla röportajda ikinci durağımız Başiskele oldu.

Söyleşilere gitmeden önce ekipçe beyin fırtınası yapıyoruz.

Nasıl iddialı röportaj yaparız, neleri sormalıyız, nerelerden polemik çıkar, hepsine bakıyoruz.

Çünkü polemikleri sadece gazeteciler sevmez, polemikler halk tarafından satın alındığı için gazeteciler polemikle beslenir.

Bu gayet doğal bir refleks!

Haliyle Başiskele’ye giderken üçümüzün de aklına aynı soru geldi.

İzmit Belediyesinin durduk yere Başiskele sınırları içerisinde olan cami avlusunda çorba dağıtması mevzusu.

Bakın, bugün hangi meslektaşımız olsa bu soruyu sormadan geçmez!

Eğer sormuyorsa ya gündemden bir haberdir ya da gazeteci değildir.

Bizim yaptığımız işin normaliydi.

Yasin Başkana, İzmit Belediyesinin Başiskele’de çorba dağıtımına neden izin vermediklerini sorduk.

Tabi, bu soruya hazırlıklı geldiği belliydi.

Yasin Özlü, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e cevap verebilen tek belediye başkanı.

Büyükşehir belediye meclislerinden yola çıkarak bu çıkarsamayı yapıyorum.

Büyükşehir meclisinde herhangi bir konuda gerginlik çıktığında, Hürriyet’e ilk tepki Yasin Özlü’den geliyor.

Ama çorba dağıtımına Başiskele zabıta ekiplerinin izin vermeyişine, İzmit Belediyesi Basın Danışmanı Cem Şakoğlu’nun sitem dolu mesajını cevapsız bırakmaları ilginçti.

Biz de bunun cevabını aradık.

Yasin Özlü’nün cevabını okumayanlar için özet geçeceğim fakat önce bir noktayı düzeltelim.

Az önce yukarıda bahsettiğim gibi, gazeteci bu soruyu mutlaka sorar, sormalıdır da…

Fakat bazı akıl fukaraları, tam yaşanan bu gerginliğin üzerine Başiskele Belediye Başkanı ile röportaja gittiğimizi, yani Yasin Özlü’ye pas attığımızı savunmuş.

Takdir edersiniz ki bu akıl fukaralarının gerçek isimleri yok, hepsi hayal mahsulü, trol ordusunun askerleri.

Ancak yine de bilmelerini isterim!

Sizin nafile, içi boş saldırılarınız bizim işimizi yapmamıza engel olmayacağı gibi kendimizi geri çekmemiz söz konusu dahi olamaz.

Kaldı ki gazeteciler de eleştirilir, eleştirilmelidir de.

Fakat yüzümüze söylemeye cesaret edemediğiniz şeyleri klavyenin arkasına saklanarak hadsizce cümleler kuramazsınız.

Gazeteciler soru sordu, işini yaptı diye onları suçlayamazsınız.

Bu soru sorulur kardeşim!

İzmit Belediyesinin bütçesini ortada afet veya acil bir durum yokken gidip Başiskele’ye harcaması garip bir durumdur, yokmuş yaşanmamış gibi davranılamaz.

Sorduk, cevabını kamuoyuyla paylaştık.

Ortada bir kafa karışıklığı vardı, Yasin Özlü de cevap verdi.

Artık haklı mıdır, değil midir ona vatandaş karar versin.

Yasin Özlü’nün İzmit Belediyesi ekiplerinin Başiskele’de çorba dağıtması konusundaki cevabına gelince:

*

Cumhuriyet Halk Partisi’nin il veya ilçe başkanlığı gelse bu organizasyonu yapsa destek de olurum. Herkes kendi fikrini meşru bir zeminde paylaşacak. O gün gelmişler araçlarını park edecek yer bulamamışlar. Cami avlusuna girmek istemişler. Biz cuma günleri seyyar satıcıların cami avlusuna girmesine müsaade etmiyoruz. Zabıta arkadaşlarımız bunu denetler. Seyyar satıcıların cami avlusuna girmesini engelliyorlar. Bunun nedeni ise birincisi; kamu düzeni, ikincisi; halk sağlığı”

*
Şair burada, “kim olursan ol, kendi mahallen varken benim mahallemde cami avlusunda seyyar satış yapamazsın” diyor.

Ne sattığının bir önemi de yok!

İster pilav sat, ister siyaset(!)

‘Bizim Ahmet’ meydanı boş bırakmıyor!