Naylon siyasetçiler…!
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı bugün basın açıklaması düzenledi.
Toplantının önemli gündem maddelerinden biri; Gölcük ilçesi, Hisareyn Mahallesinde tarım arazisine lojistik tesis kurulmasına Gölcük Belediyesi’nin izin vermesiydi.
Ortada ciddi bir talan ve rant söz konusuydu.
Bu rant ve tarım alanlarının talan edilmesi mevzusunu ilk ortaya çıkaran meslektaşımız Uğur Enç oldu.
Konuyu enine boyuna araştırıp hepimizin bilgisine sundu.
Güzel bir habercilikti, tebrik ediyorum.
*
Haliyle muhalefet çıkan haberleri dikkate alıp Gölcük’te yaşandığı iddia edilen konuya ilgi gösterdi.
İlk önce Hisareyn’de lojistik tesisin olduğu alanda basın açıklaması yapmayı planladılar.
Fakat birkaç konuyu birden gündeme getirecekleri için toplantıyı il binasına aldılar.
Herkes gibi ben de Gölcük ilçe başkanının basında çıkan haberlerden farklı olarak hangi bomba bilgileri patlacağını merak ediyordum.
Ancak sağ olsunlar, bizi yine şaşırtmadılar.
CHP Gölcük İlçe Başkanı Mehmet Uzuner çıktı, tarım arazilerine AKP’li iş adamlarının çöktüğünü söyledi.
Peki kimdi o iş adamları?
Ne yazık ki isim veremedi veya vermedi!
Muhabirimiz Merve Dişli ısrarla Gölcük’e çöken iş adamlarının kim olduklarını sorunca;
“Sizin istihbaratınıza kalsın orası da. Yani AKP’li iş adamları derken tek bir kişi üzerinden yürüyor bu işler o yüzden öyle dedim” şeklinde kaçamak cevap verdi.
*
Yahu niye korkuyorsunuz?
Kimden korkuyorsunuz?
Neden açık açık o iş adamlarının başında Yunus Merttürk geliyor demiyorsunuz?
Neden Merttürk’ün, benzer doğa katliamı sebebiyle Artvin’de bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olaydan ders çıkarmadığından söz etmiyorsunuz?
Neden Gölcük Belediyesi eski başkanı Mehmet Ellibeş, belediye başkan yardımcısı Kemal Kahraman, iş adamı Yunus Merttürk denkleminden bahsetmiyorsunuz?
Gölcük’te neredeyse herkesi canından bezdiren başkan yardımcısı Kemal Kahraman’ın her işte olduğu gibi bu konuda da başrollerde olmasının tesadüflere bağlanamayacağını anlatmıyorsunuz?
Uzun yıllardır süre gelen Gölcük saadet zincirinin, Ali Yıldırım Sezer döneminde bile ara vermeden devam ettiğini niçin anlatmıyorsunuz?
Bunları açık açık konuşamayacaksanız ne diye gazetecilerin karşısına çıkıyorsunuz?
Ne demek gazetecinin istihbaratına bırakmak?
Gazeteciler sizin tetikçiniz mi?
Eliniz yanmasın, ilişkileriniz bozulmasın diye tuttuğunuz maşanız mı?
*
Yıllardır Gölcük’te aynı yapı hakim!
Belli ki yeni Başkan Ali Yıldırım Sezer de bu yapıyı yıkamamış veya ayak uydurmuş.
Bunu bile bile susmanızdan ne anlamalıyız?
Böyle muhalefet olmaz sayın siyasetçiler!
Ağzınızda eveleyip geveleyip, sonra da topu gazetecilere atmak;
En hafif tabirle korkaklıktır…!
*
Bu işin normali şudur:
Siyasetçi, özellikle de muhalefet görevindeyse, şehrinde yaşanan haksızlıkları, olumsuzlukları, hırsızlıkları, arsızlıkları ortaya çıkartacak, iktidarın ensesinde olacak!
Gazeteciler aracılığıyla kamuoyuna duyuracak!
Ama günümüzde kimi naylon siyasetçiler tersini yapıyor.
Yattığı yerden iktidar olmak istiyor.
Gazeteciler onlar adına muhalefet yapsın istiyor.
İktidardaki naylon siyasetçiler de aynısını yapıyor.
Kendilerine muhalefet edenlere gazeteciler siper olsun istiyor.
Hadi onu da kabul edelim, sizin yerinize biz muhalefet edelim, biz kötü olalım.
Yahu hiç olmazsa gazetecilerin ortaya çıkardığı yolsuzlukların, usulsüzlüklerin üstüne gidin de millet sizi alışverişte görsün, değil mi…?
Onu bile yapamıyorsunuz!