Egoizm ve Narsizm

Erhan Uysal

Erhan Uysal

Tüm Yazıları

Değerli okuyucularım, uzun süredir sizlerle bir arada olamadığım için çok üzgünüm, bazı rahatsızlıklarımın ortaya çıkması herkes de olabileceği gibi bende de istemediğim zamansal boşluklar ortaya çıkardı.

Sizlere bu yazımda, hepimizin her yerde sokağımızda, ilçemizde, şehrimizde veya Ülkemizde çok sık gördüğümüz bir kişilikten tıbbi olarak bahsetmek istiyorum. Böylece bu kişileri daha rahat anlayabileceğimizi düşünüyorum.

Etik, insanların doğru amaçlar geliştirmesi konusunda onlara rehberlik eden, eylemlerine yön veren değerler kodudur. Değerler ise alternatifleri ile vardır. İyinin değeri kötünün varlığı ile bilinir. Doğrunun değeri yanlış ile anlaşılır. Aynı şekilde hayatın değeri ölümün gerçekliğine bağlıdır. Alternatiflerin temelinde yer alan en önemli değer hayattır.

Kant’a göre ise, yapılan iyilik hiçbir karşılık beklemeksizin yapıldığında ahlaki bir eylemi yansıtır. Fakat insanlar doğası gereği hayatta kalma içgüdüsü ile yaşamlarını idame ettirirler. Hayatta kalabilmek için asıl olan insanın kendi akılcı menfaatlerini gözetmesidir. Bu nedenle insanın yaptığı her eylemden faydalanması ve kendi menfaatini gözetmeyi amaç edinmesi gerekmektedir. Objektivist etik, kişinin kendi rasyonel menfaatini gözeterek eylemlerde bulunması ve kişinin kendi eyleminden faydalanması gerektiğini savunur. İnsan doğası gereği mutluluk arayışındadır. Bu nedenle kendisine haz veren şeylere yöneldiği gibi ona ıstırap veren şeylerden kaçmalıdır. Kişinin hayatını devam ettirmesine katkı sağlayan eylemler iyi, hayatını sürdürmesine mâni olan eylemler kötü olarak değerlendirilir.

Egoizmin bir davranış kalıbı, narsisizmin ise kişilik biçimidir, 'Herkesin içinde narsistik bir çekirdek vardır. Bu narsistik parça kötü bir parçadır. 'Hep ben' der. O içimizdeki bencil parçadır. Kibir, narsistiklerin en büyük özelliğidir.

Kişiliğimizin 3 ana parçası vardır. Bunlar ego, süper ego ve iddir. Hepsinin farklı özelliği vardır. Süper ego denetleyicidir, düzenleyicidir. Ego da uyum sağlayıcıdır. Adaptasyonu sağlar. İd ise bencildir, her istediğini talep eder. Sağlıklı bir insandaki egonun kişilik yapısında kaptan köşkü gibidir. Ego son karar vericidir ve direksiyonda oturur. İd sadece bizim kültürümüzde nefis olarak geçen aşırı isteyen, aşırı talep eden konumundadır.

Süper egoda egomuzun bir parçası vardır. Süper ego, kişinin büyüdüğü ortamda ve ailede denetleyici, düzenleyici bir mekanizma olarak çalışır. İnsan sadece ve devamlı egosunun etkisinde kalırsa hep dünyanın merkezinde olmak ister. Her istediği olan bir kimse ise narsistik bir kişi oluyor. Şizofrenide sekonder narsisizm var, şizofrenik kişiler sadece ben der. Mesela yanında birine kötülük yapılsa ilgilenmez. Birileri bir şeyler konuşuyordur. ‘Benim aleyhimde konuşuyorlar’ diye düşünür. Kendilerini özel ve üstün görürler.

Egoizm bir davranış kalıbıdır, narsisizm ise kişilik biçimidir. Her narsist egoisttir ama her egoist narsist değildir. Herkes zaman zaman egoist olabilir, ama narsist demek için diğer kişilik özelliklerinin de kişide olması lazım. Kendini elçi ya da mehdi olarak gören kişilerde narsisizmin patolojik hale gelmiştir. Kişi kendini bir elçi, tanrı ya da mehdi gibi tanımlıyorsa bu klinik vaka oluyor. Bunlar bazen çok zeki kişiler de oluyor. Etrafına takipçi de topluyor, büyüleyici özellikleri de olabiliyor, etkiliyorlar. Narsistik kişilikler empati yapamaz. Bu kişiler empati yapamadıkları için hep övgüyle beslenirler. Bu kişilerin çevresine de hep bir müddet sonra kendini öven kişiler toplanır. Kimi zaman sabırlı oldukları da gözlemlenebilir. Çünkü hedefine ulaşmak için çile çekerler, zorluklara katlanırlar. Başarısız olmaktansa ölmeyi tercih ederler. Başarılı olurum ya da ölürüm mantığıyla hareket ettikleri için böyle davranırlar.

Narsistik kişilerin çocukluk dönemi araştırıldığında annenin sakinleştirici etkisinin zayıf olduğunun görülüyor. Annenin sakinleştirici etkisinin zayıf olduğu çocuklarda çok oluyor çünkü çocuk anneyle ve babayla aynalama yapar. Eğer çocuk anneden ve babadan empatiyi öğrenemiyorsa çocuk kendini sevmeye başlıyor, içine kapanıyor. Kendini korumak için kendini büyük görerek ancak ayakta kalmaya çalışıyor. Eğer annenin kişiliği de babanın kişiliği de kardeşlerin kişiliği de aradaki sosyal sınırlar içerebiliyorsa çocuk kendi büyüklüğüyle başkasının büyüklüğü arasındaki sınırları öğrenir ve sınır ihlalleri yapmaz. Evet, sizlere sunmaya çalıştığım bu kişilik özelliğine sahip birçok insanı etrafımızda gördüğünüzü düşünüyorum.

Tabi ki bu da insanoğlunun bir özelliği, ama bu insanlar topluma mal olmuş ise bu özelliklerini topluma yansıtmamalarını bekleriz. Hepinize sağlık dolu ve egosu az kişilerin olduğu bir toplum dilerim.

Sevgi ve saygılarımla.

Dr. Erhan UYSAL