Küçük Cadı Şeroks
Hem adı, hem kapağı ile çağırıyor kitap okuyucuyu. Aslı Der yazıyor ve Huban Korman da resimliyor. Günışığı Kitaplığı da basımını üstleniyor kitabı. Aslında bir seriye ait kitap Küçük Cadı Şeroks. Serinin diğer kitapları Büyük Tuzak ve Barış Odaları. Onları henüz okumadım ve bu yazı ilk kitap üzerinden yazılıyor. Öncelikle yazara aşinayız. Onu en çok Defne’yi Beklerken’i okurken tanımış ve beğenmiştim.
Masalları seven birisi olarak Masallar Ülkesi’nin konu alınması bir artıyla başlıyor bende. Buradaki masalların bitmesi nedeniyle Şeroks yeni masallar bulmakla görevlendiriliyor. İşte macera burada başlıyor. Akıcı, heyecanlı, ilgi uyandırıcı masallarla geçiyor Şeroks’un maceraları. Hani Aşık Veysel’in “Kim okurdu, kim yazardı. Bu düğümü Kim çözerdi” diyor ya, işte biz de merakla yazarın o düğümleri çözmesini bekliyoruz. Kalemini Şeroks’la oynatan yazar, her düğümü çözüp, bizi mutlu sona götürüyor. Galiba masallarda insana en iyi gelen şeylerden birisi de türlü badireler atlatılsa da mutlu sona ulaşılması, iyilerin kazanması, adaletin sağlanması. Bu kitapta da Şeroks’un kuzeni ile buluşma anı tam da böyleydi, elbette dev ile köylülerin buluşması ve diğer hikayelerde de benzer şeyler işledi. Bence son derece başarılı bir şey yapıyor yazar, çocukluğumda aldığım tadı alıp bu yeni genç okurlara taşıyor. Demek ki pek çok şey değişse de insana iyi gelen şeyler bir şekilde kuşaklar boyu aktarılabiliyor. Üstelik yeni kalemlerle ve doğru şekilde yapıldığında büyük bir artı olarak kalıyor çocuk edebiyatına. Bu kitabı da böyle görüyorum. Sözlü tarih geleneğini taşıyor aslında Aslı Der bizlere. Benim alışık olduğum, bildiğim bir tını ve okurken ayrı keyif aldım.
Kitapta anlatılan masallarda birçok konu yer alıyor, yine, empati, güç ilişkileri, hırs gibi kavramlar da var. Yani aslında yaşama dair pek çok şey edebi haz ile okuyucuya sunuluyor. Açıkçası şimdiden serinin diğer kitaplarını merak ettim, çünkü arka kapakta serinin ikinci kitabı Büyük Tuzak için Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği tarafından “Yılın en iyi çocuk romanı” ödülü aldığı yazılı. Bu derneği bildiğim ve değerlendirme süreçlerindeki titizliği tahmin ettiğim için ödülü de kıymetli buluyorum. Dolayısıyla merakıma bir damla su daha taşıyor bu bilgi. Kitabı okurken mekanı değiştirmek, aileden ve sevdiklerimizden ayrılmak kavramlarını da düşündüm Şeroks’un yolculuğu ile. Bu, yolda olma halinin insanı büyüttüğü, dönüştürdüğü bir gerçek ve Şeroks da yola çıkarkenki halinden daha farklı olarak dönüyor ülkesine. Yolda olmayı, yolun insana kattıklarını hatırlatması da önemli bence. Bizim gibi toplumlarda bağımlı ilişkiler maalesef daha fazla, ama aslında kişinin kendini bulması biraz da bu bağımlı ilişkiden çıkması ve bağlı hale gelmesiyle mümkün gibi. En azından ben böyle düşünüyorum. Mesela başka şehirler görmek, ülkeler görmek, başka yemekler yemek, müzikler dinlemek de insanı olgunlaştırır. Elbette temelde başka düşünme biçimlerini görmek ve bu çeşitliliğe saygı duymak kıymetli. İşte bunun için eğer az önce sıraladıklarımı yapmak daha zor ise, en azından başka insanlarla başka sohbetlere girerek başlayabiliriz o dönüşüme. İşte bence bir kitabın kendimde sevdiğim en güzel etkisi; son satırlar bittiğinde bende başlayan çağrışımların artması, yazarken devam etmesi. Ezcümle Aslı Der iyi yazar, yazdığını okumak iyi hissettirir.
