Ankara’nın Ana Gündemi: Belediyeler

Özgür Can Yolcu

Özgür Can Yolcu

Tüm Yazıları

31 Mart yerel seçimlerinden sonra, belediye çalışmaları, alınan kararlar ve yapılan faaliyetler iç siyasetin ana konularından biri olarak tartışılmaya başlandı. Türkiye’de, milyonlarca insan zorlu ekonomik koşullar altında geçinmeye çalışıyor. Emeklinin aldığı maaş ev kirasına dahi yetmezken, öğrenciler zorlu ekonomik şartlarda eğitimlerini sürdürmeye çalışıyor. Her üç çocuktan biri okula aç giderken, gıda fiyatları her geçen gün daha da artıyor. Bu ekonomik koşullarda milyonlarca vatandaş ek iş yapmak zorunda kalıyor. Tüm bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek ve bu meseleleri konuşarak çözüme kavuşturmak yerine, nasıl oluyor da özellikle muhalif belediyeler Ankara’nın ana gündemi haline geliyor, inanın anlamakta zorlanıyorum.

Şunu da hatırlatmakta fayda var: Belediyeler, hangi siyasi parti tarafından yönetilirse yönetilsin, bir il veya ilçenin belediye faaliyet alanlarını daraltmak kimseye fayda sağlamaz. Alınan bu tür kararlarla belediye başkanları değil, doğrudan o kentin vatandaşları cezalandırılmış olur ki bu, hiç kimsenin hakkı değildir. Millet iradesiyle ortaya çıkan sonucu herkesin kabullenmesi ve saygı göstermesi gerekir.

İktidar ve muhalefet partili belediyeler arasındaki çekişmelerin fitilini ateşleyen hamlenin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın geçtiğimiz temmuz-ağustos aylarında CHP belediyelerinden SGK prim borçlarını talep etmesiyle başladığını düşünüyorum. Işıkhan’ın bu talebi üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, alınan bu kararın CHP’li belediyeleri zora sokmak için yapıldığını ifade etmişti. O dönemden itibaren, AKP cephesi CHP belediyelerine, CHP cephesi de AKP belediyelerine yönelik faaliyetlerini ve aksaklıkları kamuoyu önünde tartışarak sorunları daha da derinleştirdi.

Bu tartışmaların ardından halkın iradesini yok sayan kayyum politikaları, Türkiye siyasetinde tekrar bir silah olarak kullanılmaya başlandı. Esenyurt Belediyesi’ne yapılan kayyum uygulaması, daha sonra Mardin ve Batman büyükşehir belediyelerine, ardından Tunceli, Tunceli/Ovacık ve Halfeti’ye sıçradı. Dün ise Ardahan ili Damal ilçesine bağlı Burmadere Köyü muhtarına da kayyum atandı.

SGK prim borç talepleriyle başlayan kayyum politikaları, kreşler ve kent lokantalarına yapılan baskılarla siyaset dışına taşarak toplumu daha da kutuplaştırdı. Belediyeler birbiriyle düşman olmak yerine, halka hizmet için yarışmalıdır. Yapılan hizmetlere göre halk karar vermelidir. Belediyelerin yaptığı veya yapacağı faaliyetler abluka altına alınırsa, bundan zarar görecek kesimi hepimiz biliyoruz. Derinleşen ekonomik koşullar altında, ailelere, emeklilere, öğrencilere ve dezavantajlı gruplara yönelik yapılan hizmetler siyaset malzemesi haline getirilmemelidir.

CHP AKP Özgür Özel