Dosta düşmana durum bildirimi!

Sebahattin Aydın

Sebahattin Aydın

Tüm Yazıları

Yaşamı, belirli kalıplar içerisine sokup o kalıplar arasında sonu getirilecek bir şey olarak kabul etmiyorum.

Zihinsel gelişim yolculuğuma fayda sağlayacak şeyler üzerine eğiliyorum.

Beni besleyen şeylerden kendimi mahrum bırakmıyorum.

Gazetecilik benim için aşkla yapılan bir meslek değil.

Bir mesleğe aşk duyulmasını da yadırgarım:

Yaşamın başka alanlarından keyif alamayanların, birey olarak değil işinin gölgesinde var olanların sığındığı bir bahane olarak görürüm bu meslek aşkı tantanasını.

İşini sevmek ayrı şey her şeyinin işin olması ayrı şey.

Bu demek değil ki işimi ihmal ederim.

Bugüne kadar çalıştığım herkes bilir; işimi aksatmam.

Çalıştığım iş yerlerinden beslendiğim gibi orayı beslerim de.

***

Diğer yandan en büyük meşguliyeti kendime ayırırım.

Bilişsel bir gelişim yolunda emekliyorum.

Bildikçe yaşamayı daha çok seviyorum.

Kendimle meşguliyetim o kadar büyük bir alanı kapsıyor ki inanın başka şeylere ya da kişiler üzerine düşünmeye zamanım kalmıyor.

O nedenle kimsenin yaptıklarıyla, yapacaklarıyla, başarılarıyla ya da düşkünlükleriyle ilgilenmiyorum.

Yaşam rutinim içerisinde böyle bir şey yok.

Felsefeyle ilgiliyim.

İkinci üniversitemde öğrenimim devam ediyor.

Yaşam benim için tek yönden akmıyor anlayacağınız.

***

Kocaeli Barış gazetesinde de keyfim yerinde.

Aysun Özcan’la hukukumuz çok eskilere dayanır.

Samimi bir şekilde gazetede bana alan açtı.

Ben kendisine “Abla” derim, O’nun da beni kardeşi olarak gördüğünü bilirim ve bunu hissettirir.

Sevgili kardeşim Yılmaz Karabıyık’la da uzun yıllara dayanan dostluğumuz var.

Tanıdığım en temiz insanlardan biri.

Gazeteye başladıktan sonra çok istemesem de bazı sorumluluklar verildi.

Elimden geldiği ölçüde katkı sunmaya çalışıyorum.

Yine de mesaimin büyük bölümünü haber yazmaya ayırıyorum.

Her gazetenin bir yayın politikası olduğu gibi Kocaeli Barış’ın da çizgileri var.

Buna rağmen yazdığım hiçbir habere veya köşe yazısına “Bunu da neden böyle yaptın?” demediler.

Bu vesileyle kendilerine teşekkür ederim.

***

Gazetenin kadrosu güçlü.

Sporda Gökhan Beşiktaş, sahada Merve Dişli, Hanifi Sürün, Nuri Akçaharman var. Pınar Gül gündemi ayrı takip ediyor.

Yazı İşlerinde Kubilay Kozak, Nurgül İlhan, Zeynep Tarım pırlanta gibi ve çalışkan arkadaşlar.

Köşe yazarlarımız; Neziha Kartal, Esra Aydın, Özgür Can Yolcu, Uğur Koştur ve Hasan Vardoğan’ın yazılarını keyifle takip ediyorum.

Güle oynaya çalışıyoruz ve üretiyoruz.

Haber çeşitliliğin fazla olması beni mutlu ediyor.

İhaleler, adliye haberleri, siyasi yorumlar, spor, magazin ne ararsanız var.

Hal böyle olunca daha keyifli çalışıyorum.

Bunları yazıyorum çünkü bilinmesi gerektiğini düşündürecek şeyler duyuyorum.

***

Küçük küçük zekalarıyla büyük büyük işler planladıklarını sananlar olabiliyor.

Bu tiplerin gündemime girmesi esasen olası değil.

Normal şartlarda ne yapmışlar diye aklıma gelmez.

Geride bıraktığım, yaşamımın bir dilimine öyle ya da böyle dahil olmuş ve şu anda olmayan kimseyi merak etmem.

Ben de böyleyim.

Ama kendini hatırlatmaya çabalayanlar olabiliyor.

Sessiz kalıp yoluma devam ediyor oluşum bu tiplerin neler çevirdiğini, neler konuştuğunu, akıllarından ne geçtiğini bilmediğim anlamına da gelmiyor: Bir şekilde önüme düşüyor.

Herkes zekası kadar konuşacaksa kusura bakabilirler; hepsini buzdolabı poşetine dolduracak kadar kurnazlık da, zeka da, cesaret de bende var.

Bunları hatırlatmanın fayda olduğunu düşünüyor, tüm okurlarımıza esenlikler diliyorum.

GÜNE BİR AFORİZMA

İnsanın hayattaki büyük derslerinden biri kendini frenlemeyi bilmesi, daha da önemlisi ise kendini bazı işlerden ve insanlardan yoksun bırakmayı öğrenmesidir. Gracián