Leyla Hanım’a ne oldu?

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Pazar akşamı İzmit Belediyesi Derince’de bir gösteri programı sergiledi.

Sahne İzmit Halk Dansları Topluluğu tarafından, ta Nikomedia’dan İzmit’e uzanan zaman yolculuğunun, teatral anlatımıyla hazırlanan güzel bir gösteriydi.

İzleyenler böyle söylüyor.

Ben de davetliydim fakat mazeretim nedeniyle katılamadım.

Bunlar güzel şeyler, takdir edilmesi gereken şeyler.

Kent adına kalıcı eserler bırakmak, kent bilinçliliği ile olur.

Bu anlamda bu kentli olmasa da İzmit’in tarihine sahip çıkmak adına önemli işler yapan Fatma Kaplan Hürriyet’i tebrik ediyorum.

Daha önce de İzmit ile bütünleşen İzmit’in ilk kadın belediye başkanı rahmetli Leyla Atakan’ın hayatını konu alan “Leyla Hanım” filminin yapılmasını sağlayarak İzmit tarihine olan saygısını göstermişti.

Her ne kadar film eleştiri konusu olsa da sonuçta düşünce bakımından takdire değer bir iş çıkarıldı.

Ama nedense Leyla Hanım filmi başladığı gibi yok oldu!

Yeteri kadar İzmitlilerle buluşturulmadı.

Türkiye’nin çeşitli illerinde gösterime sokulmadı.

Yanlış mı biliyorum?

O kadar ünlü isimlerin rol aldığı bir filme muhteşem bir gala yapılmasına rağmen, Leyla Hanım filmi akıllarda yer edinmedi, iz bırakmadı.

Neden?

Bir yerde bir problem mi var yoksa beğenilmedi mi?

İzleyemeyenler, merak edenler için vesile oluruz belki…

------------------------

İYİ DE, BAŞARIYI NEYLE ÖLÇELİM?

Geçen yazımda AKP İzmit ilçe başkanlığına yeniden mevcut ilçe başkanının devam edeceğine yönelik yazı yazdım.

Halil Güngör Dokuzlar’ın, seçim mağlubiyetine rağmen koltuğunu koruyacak olmasına şaşırdığımı ifade ettim.

Çünkü AKP’yi bildim bileli başarıyı ödüllendirir, başarısızlığı cezalandırır…

Bu tabu ilk önce 2019 yerel seçimlerinde İzmit’in kaybedilmesiyle yıkıldı.

Seçim kaybeden ilçe başkanı görevde kalmaya devam etti.

2024 seçimlerinde de aynı şey yaşandı.

Dokuzlar’ın başkanlığındaki İzmit teşkilatı başarılı olamadı ama buna rağmen başka talipli çıkmıyor!

İktidar partisi açısından fecaat değil de ne?

Bunlar benim kendi siyasi okumalarım.

Tabii ki Halil Güngör Dokuzlar’ın benimle aynı düşünmesini, bana katılmasını, “vay be, ne güzel yazmış” demesini beklemiyorum.

Bugüne kadar hangi siyasetçi özeleştiri yaptı ki o yapsın!

Hangi siyasetçi başarısızım dedi ki, o desin!

Haliyle koltuk altından kaymasın diye kendini savunacak, salvo atacak!

Tam da beklediğim gibi oldu.

Baktım Halil Başkan sosyal medya hesabından “nazikçe” bize cevap vermiş.

İlk önce, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın İzmit’te yaptığı işleri gezerek ona teşekkür eden mesajını haberleştirmediğimizi savunmuş.

Sanki onun teşekkür etmesi bizim için bulunmaz(!) bir habermiş gibi görmezden geldiğimizi yazmış.

Cevap vereyim:

Biz o açıklamasını haberleştirip gazetemizde yayımladık. Merak ederse Google sorsun.

Ama tabi büyükşehir belediye başkanının gözüne girmek için ettiği teşekkürü üst manşetten girecek değildik.

Bu tür halkı pekte ilgilendirmeyen haberlerde yaptığımız gibi böyle bir zorunluluğumuz olmamasına rağmen alt manşetten girdik.

Ön yargısına veriyorum ve fark etmemiş olmasını doğal karşılıyorum.

Bir diğer konu ise; kendisine başarısız dediğimiz için alınganlık göstermiş.

İyi de başarıyı neyle ölçelim?

Koskoca bir seçim kaybı var ortada.

Hadi onu geçelim, peki sonrasında İzmit’te partiyi büyütmek için ne yaptınız?

Mesela Muharrem Tutuş’tan devraldığınız ilçe başkanlığı döneminizde partinize kaç üye yaptınız?

Kaç üye partiden istifa etti?

Bütün samimiyetimle söylüyorum, bu sorunun cevabını bilmeden soruyorum!

Çünkü üye kazanımı çok önemli bir kıstastır.

Mevcudu korumak da en az yeni üye getirmek kadar mühim bir iştir.

Öyle sadece sosyal medyadan belediye başkanına sataşmakla veya onun sözlerine cevap vermekle ilçe başkanlığı yapılmaz!

İlçe başkanının asli görevi, teşkilatı büyütmek, yani teşkilatlanmaktır.

Bu sadece Halil Dokuzlar’ın değil, bütün siyasi partideki başkanların görevidir.

AKP iktidardayken zaten ışığı gören geliyor.

Önemli olan puslu havada kimi getirebiliyor, kimi ikna edebiliyorsunuz?

Siz partinizi halka ne kadar anlatıyorsunuz ne kadar etkilisiniz, ona bakmak lazım.

Ben bir tek Fatma Kaplan Hürriyet’i sosyal medyadan gazetecilere sataşır sanıyordum.

Meğer onu bu konuda eleştirip, aynı şeyi yapanlar da varmış.

Şu koltuğa oturanlar neden gazetecilerin eleştirilerine bu kadar tahammülsüzler?

Tahammül etmeseler kaç yazar?

Biz kendi açımızdan objektif olarak doğru bildiğimiz neyse onları yazmaya devam edeceğiz.