İyi ki doğdun AKP!

"Bizden önce buzdolabı, çamaşır makinesi yoktu!"

“Biz yoksak doğalgaz yok”

“Harran Üniversitesi bizim dönemimizde açıldı”

“Adıyaman’da havalimanını biz yaptık”

“Karaelmas Üniversitesi’ni açtık”

“Adnan Menderes Havalimanı’nı yaptık”

“Sizin hayatınızda sadece mum gaz lambası vardı”

“EMAR mı vardı, tomografi mi vardı”

“Biz gelmeden normal ambulans var mıydı”

***

Bu sözlerin hepsi Reis’e ait.

Reis’e göre AKP gelmeden bu ülkede hiçbir şey yoktu. Yukarıda saydıkları ise onlardan yıllar önce yapılmıştı. Tıpkı sata sata zor bitirdikleri fabrikaları, devlet kurumları gibi.

Balon bir beton ekonomisiyle kendi zenginlerini yarattılar.

Onlar kazandıkça halk yoksullaştı.

Halk yoksullaştıkça yandaşlar zenginleşti.

Geldiğimiz noktada 22 yıllık AKP iktidarı ülke ekonomisini yerle bir etti.

Alım gücü düştü.

Emekli aylıkları eridi.

Kimsenin ev alma hayali kalmadı.

Bırakın hayal kurmayı, günü geçirebilmek en önemli telaş halini aldı.

Nereden baksak bataklığın içine gömülmüş haldeyiz.

Eğitimde kalite yerlerde.

Adalete güven kalmadı.

Kamu kurumları liyakatsiz atamalarla işlemez hale geldi.

Büyük bir enkazın içinde kaldık.

Türkiye’de bunun tersini söyleyen, iktidardan nemalanan, pahalılık umurunda olmayan, ballı yağlı işler alanlardır.

***

“AKP’den önce hastaneler hasta kabul etmiyordu” diyen yandaş yazarları hala var.

Utanmadan, sıkılmadan bunları söylemeye devam ediyorlar.

Evet değerli kardeşlerim,

ülkemin cefakar insanları,

emeğiyle yaşamını sürdürmeye çalışan onurlu dostlarım; ahvalimizi eksiğiyle bu şekil özetleyebilirim.

Sadece yönettikleri bir şehirdeki adaletsizlikleri yazsak günlerimizi alır.

Bugün, AKP’nin kuruluş yıldönümü…

O dönem kangrene dönen Türk siyaseti için demokrat muhafazakarların yola çıkışı ana akım medya ve yabancı yayın kuruluşlarınca parlatıla parlatıla anlatıldı.

---

Bugün AKP 23 yaşında.

Kutluyorlar.

Muhtemelen yaptıklarını sayacaklar.

Eksilttiklerini de kısa bir özet geçmeden bugünü kapatamazdım.

Sevgiler sunuyorum.

Yazıyı Alexandr İsayevich Solzhenitsyn’ın sözleriyle bitiyorum:
“Yalan söylediklerini biliyoruz,
Yalan söylediklerini biliyorlar,
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar,
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz,
Ama hala yalan söylüyorlar”