Korkuluğun Kalbi

Saadet Sevinç Doğan

Saadet Sevinç Doğan

Tüm Yazıları

Yalvaç Ural’ın kaleminden çıkıyor Korkuluğun Kalbi. Sebastian Barreiro resimliyor ve Marsık Kitap tarafından basımı yapılıyor. Çocuk kütüphanesinden daha önce alıp okumuştuk ama yine elim bu kitaba gitti. Bir de çocuklar iki tane olunca; farklı zamanlarda aynı kitabı okumak isteğinde olabiliyorum. Biraz kişisel bir taraftan yazacağım bu sefer. Kitabın yetişkin olarak bana da iyi gelen yanları var. En çok da şefkat, sevgi ve iyilik temalarını usulca elime bırakıp gitmesi var yazarın.

Belki de bu ara buna ihtiyacımız fazla diye almışımdır kütüphaneden. Bu kez okurken farklı duygularla okudum ve daha çok sevdim kitabı. Elbette ülke ve dünya gündeminden bağımsız değil tercihlerimiz. Bir tarafta çocuklar ölürken, ailelerinden, evlerinden koparılıp türlü acılar çekerken, diğer taraftan sokak hayvanları ile ilgili bir ton çözüm üretilebilecekken, hepimize çözümsüzlük içinde yine ölümle hemhal olmak düşüyor. Uzun vadeli ama yaşamdan yana tercihler olabilir. Hala da olabilir, hayatın tüm katmanlarındaki canlılar için daha iyisi olabilir oysa. İşte tüm bu duygular içinde yine mesela tüm çocukların eğitim, sağlık, beslenme gibi en temel haklarından faydalanmaları gerekiyor. Bunların aksine atılan her adım, buna dair verilen her karar ortak geleceğimizin aydınlığından azaltır. Tüm bu duyguların içinde elimdeki kitapta kendisine sığınan ve sürüsünü kaçıran bir sığırcığı kalbinin üzerinde saklayan ve besleyen bir korkuluk var. Hem de onu diğer yırtıcılardan da koruyan ve güvenli alan oluşmadan dışarı çıkmasına izin vermeyen bir korkuluk. Adı üstünde korkutup ekini korumak için oluşturulmuş bir şey korkuluk. Ama korkutmak şöyle dursun, en ince yerden dokunuyor insanın içine yazar her sayfası ve cümlesi ile. Elbette resimleyeni de ayrı tutmuyorum. Nihayetinde resimli kitabın duyguda yer edinmesi, duyguya dokunması tam da resim ve metin birlikteliği ile mümkün. Bu kitap onu başaranlardan.

Elbette korkuluğun ceket ceplerine tüm kış küçük bir cana yetecek kadar buğday tanesi bırakan çiftçiyi ve niyetini de es geçmeyelim. Minicik sığırcığın ayrılma vakti geldiğinde korkuluğun onun arkasından “Güle güle kalbim” demesi çok büyük sevgi cümlesiydi bir okur olarak benim için. Bu sevginin iyi gelen, iyi hissettiren ve yaşamdan yana olan tavrı apayrı. Hayat zaten bu tavırdan yana olanların hatrına dönüyor en çok da. Tıpkı bir yazarın ve çizerin kalemiyle yaptığı gibi. Umut olsun, örnek olsun, ilham olsun tüm yetişkinlere.

Korkuluğun Kalbi