BUYURUN HODRİ MEYDAN…

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kısa adı MESEM olan, Mesleki Eğitim Merkezi Projesindeki yolsuzluk skandalı gündemdeki yerini koruyor.

Ortada kavram kargaşası var, onu da düzeltelim.

Kamuoyunu meşgul eden skandalın adını MESEM diye biliyorduk ama meslektaşımız Uğur Enç konuyu daha derinlemesine ele alınca;

Asıl mevzunun MESEM değil, kısa adı UTP olan, Ustalık Telafi Programı olduğunu öğrendik.

Yani MESEM de var ama paranın büyüğü buralarda dönmüş.

*

Takip edenler bilir, Uğur Enç yolsuzluğun odağındaki isim olan okul müdür yardımcısı Rümeysa Şen ile kapsamlı bir röportaj yaparak, gazetecilik adına iyi bir başarı sağladı.

Dikkatlice okudum, devamını merakla bekliyorum.

Meslek adına yapılan güzel işlerin takdiri hak ettiğini düşünüyorum.

Eğer ortada ülke genelinde büyük bir yolsuzluk, hırsızlık, hatta skandal varsa gazeteci bunun peşine düşer.

Adalet dağıtma ukalalığına girmeden, hedef göstermeden, yargılama sürecine yön vermeden sadece olanı yazar, takdir hakkını kamuoyuna bırakır.

Çünkü gazeteciler hakim değildir, savcı değildir hele hele bir tarafın avukatı hiç değildir.

Gazeteci, doğru bilgiyi okuyucuya objektif biçimde aktarmakla görevlidir.

*

Ancak ne hikmetse bizim mesleğimize karşı garip bir itibarsızlaştırma çabası var.

MESEM yolsuzluğunda da yapılan budur.

Asıl meseleyi, suçluları konuşmak yerine birileri kasıtlı olarak okları gazetecilerin üzerine çekmeye çalışıyor.

Açıktan gazetecilik mesleğine itibar suikastı yapılıyor.

Ne yazık ki kimi meslektaşlarımız da buna bilerek veya farkında olmadan alet oluyor.

MESEM hırsızlığını gazeteciler yapmış gibi bir hava estiriliyor.

Yetmiyor, yapılan yolsuzluğu yazmama, görmezden gelme karşılığında gazetecilere para aktarıldığı, medyanın bu para sayesinde dizayn edildiği konuşuluyor.

Kısacası hayatında asla aradığı itibarı göremeyecek olan her kim varsa bu yalana sarılıp itibar suikastı yapıyor.

MESEM olayını fırsat bilip mesleğimizi itibarsızlaştırmak için boyunca yalanlarla ortalığı karıştırıyorlar.

Ve ne acıdır ki Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti mesleğimize olan organize saldırıları sadece izlemekle yetiniyor.

Keşke Gazeteciler Cemiyeti bundan rahatsızlık duyup harekete geçse…

Keşke bir kez olsun gazetecilik mesleğinin onurunu korumak adına birlik olunsa, bizi bir araya getirse, ortak deklarasyon yayımlasak, o deklarasyona imza atsak…

***

Kurumumuz adına mesleğimize yapılan çirkin saldırılardan acayip derecede rahatsızım.

Çünkü kimse apaçık konuşmuyor, herkes kapalı kapılar ardında kime (sebepsizce) düşmanlık besliyorsa onun adını ortaya atıyor.

Maşallah pisliklerini bulaştırmadıkları kimse kalmıyor.

Günlerdir gazetecilere yapılan bu saldırıdan usanan biri olarak;

Hepimizi töhmet altında bırakan bu olay karşısında madem Gazeteciler Cemiyeti susmayı tercih ediyor;

O zaman ben de Gazete Barış’ın imtiyaz sahibi olarak kamuoyunun gözü önünde bir akım başlatıyorum!

*

Şayet bizim kurumumuz; söz konusu MESEM yolsuzluk çarkından direkt veya dolaylı;

Açık ya da gizli veya aklımızın alamayacağı herhangi bir biçimde çıkar sağladığına dair bir durum tespit edilirse;

Ahdım olsun ki bu mesleği o an bırakırım, bir daha asla elime kalem almam!

Ve buna inandığım, sevdiğim, kıyamadığım, asla kıyamayacağım tüm değerlerimin üzerine söz veriyorum.

Gazete Barış’ın bahsi geçen suçlu veya suç şüphelisi isimlerle… Hatta onların irtibatlı olduğu ikinci, üçüncü şahıslarla…

Bu işleri organize ettiği iddia olunan bürokratlarla, siyasilerle veya onlara aracılık ettiği düşünülen şahıslarla ne maddi ne ayni en ufak bir alışverişi olmamıştır!

Olayla ilgili yargılama ve teftiş süreci devam ediyor.

Günün sonunda zaten neyin ne olduğu, kimin ne yaptığı ortaya çıkacaktır.

İşte o zaman kimlerin başı öne eğilecek, kimler bu kentte dimdik gezmeye devam edecek hep birlikte göreceğiz.

Ancak yargılama süreci devam ederken fırsat bu fırsat diyerek gazetecilerin üstüne çullananların da amaçlarının farkındayız.

*

Mesleğimize olan bu saygısızlığınız karşısında sustuğumuz yeter!

Oturduğunuz yerden “top ayağıma geldi, bunları bitirmek için bu skandal bulunmaz fırsat” diyerek;

“Çamur atalım izi kalsın, onlar kendini aklayana kadar, şehir bunu konuşmuş olur, zaten atı alan Üsküdar’ı geçer” diyemezsiniz!

İftira atamazsınız!

Yalanlarınızla olayı manipüle edemezsiniz!

Gazetecilerin onuruyla oynayamazsınız!

*

O nedenle bir kez daha tekrar ediyorum!

On yıldır ilgiyle okuduğunuz, destek verdiğiniz, her gün biraz daha büyüyen Gazete Barış,

Söz konusu MESEM yolsuzluk çarkının hiçbir tarafında yoktur!

Benim gibi düşünen, gazetecilik onurunu ayaklar altına almaya çabalayanlardan rahatsızlık duyan meslektaşlarım olduğunu biliyorum.

Onları da benzer deklarasyona ortak olmaya davet ediyorum.

Ayrıca bir önceki yazımda söylediğim gibi,

MESEM / UTP yolsuzluğunun ucu her kimlere dokunursa dokunsun;

Sonuna kadar titizlikle takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla arz ederim…

-----------------

BİZDEN HABERLER…

Konunun ilgilisi olanların bildiği üzere;

Gazete Barış’ta olağanüstü bir heyecan var.

Resmi başvurumuzu yapmaya çok az kaldı.

Önce Basın İlan Kurumunun gazete sitelerinde aradığı şartları eksiksiz yerine getirdiğimize, o kısmın oturduğuna emin olmak istedik.

Bir nevi test yayını gibi…

Gazete Barış’ın zaten organik okunma, tıklanma, sayfada kalma süresinde sıkıntısı yoktu.

Ama bu iş devlet işi, şakası yok!

Yalan yanlış haberlerle, yanıltıcı başlıklarla, sahte yani bot tıklanmalarla bu yatırıma girilmez!

Kaldı ki 10 yıllık yayın hayatımızda bunlara hiç tenezzül dahi etmedik.

*

Gazetemizi daha görünür, daha okunur yapmak için ekipçe abandık da abandık.

Yazın kavurucu sıcağında, okunma oranlarının düştüğü, gündemin bomboş olduğu şu günlerde her gün onlarca özel haber giriyoruz.

Sporda yok gibi bir şeydik, sevgili Gökhan Beşiktaş sayesinde o kısım atağa kalktı hatta zirve yaptı.

Gökhan ile çok mutlu çalışıyoruz.

Asayişte Nuri Dinçer Akçaharman’ın emeği sayesinde olayları anında gazetemizde yayımlamaya başladık.

İyi ki yolumuz kesişmiş diyoruz.

Gebze bölgesinde deneyimli gazetecimiz Hanifi Surun ile çok uyumlu ve keyifli çalışıyoruz.

Hanifi Surun ile on yıl önce konuşmuştuk ama bugüne kısmetmiş. Şimdi arayı kapatıyoruz.

Yani kimi eksik yanlarımızı tamamladık.

Aramıza yeni katılan diğer arkadaşlarımıza da ileride değineceğim.

Bir de işin magazin kısmı var.

Onu da yine güçlü bir isimle tamamlayacağız.

*

Gazetemizin hali hazırda oturmuş kadrosu zaten bu işin sahibi gibi.

Sevgili Yılmaz Karabıyık gazeteyi sırtladı, gidiyor.

O varken hiç gözüm arkada kalmadı, kalmaz da…

Gece saat kaç olursa olsun bir eli hep gazetenin üzerinde…

Yılmaz bir gazete kuracak, onu yönetecek kabiliyette olmasına rağmen sadakatle sonsuz bir sahiplenmeyle ve heyecanla yoluna devam ediyor.

Bir süre ayrı kaldığımız ama tekrar birleştiğimiz sevgili Sebahattin Aydın’a zaten diyecek söz yok!

Sebahattin bu arenada takdir ve itibar gören gazetecilerden olmayı başarmıştır ki bu az bulunan bir nimettir.

Diğer arkadaşlar gibi, onun da gelişiyle gazetemizin ivmesinde katkısı bariz ortadadır.

*

Editörlerimiz bizim görünmez kahramanlarımız…

Özellikle Kubilay Kozak ve Bilge Murat Şenol bu işte ustalaştıkları için yeni editörlerimize eğitmenlik yapıyorlar.

Ve tabi bazılarının korkulu rüyası bazılarının gıpta ile baktığı bazılarının ise ayağı takılsa da düşse diye beklediği, soyadı gibi Dişli Mervemiz…

Merve benim yaramaz kızım gibi.

Kızsam kızamadığım, bağırsam bağıramadığım.

Ondaki meslek aşkı beni de kamçılıyor.

Kendine has tarzıyla ve artan heyecanıyla farkını ortaya koymaya devam ediyor.

*

Sözün özü biz çok güzel bir aileyiz.

Ben onların patronu değil, ablası olmaya taliptim, sanırım oldum.

Ve şimdi en üst lige çıkma zamanı…

Hemen hiç eksiğimiz kalmadı.

Başarmamak için bir sebep yok.

Ama hayat bu ne getirir ne götürü belli olmaz!

Eğer başaramazsak bu utanılacak bir şey değildir.

Biz bu riski almak zorundaydık, alıyoruz.

Ne kadar risk o kadar rızk derdi çok sevdiğim bir büyüğüm.

Onun özlü sözleri daima bana mihmandarlık etmiştir, cesaret vermiştir.

Engellere takılmadan, arkamıza bakmadan, kendi öz gücümüzle, kimseye uşaklık etmeden yolumuza devam ediyoruz.

*

Yazının sonunda size geçtiğimiz haziran ayının rakamlarının yer aldığı raporun görüntüsünü veriyorum.

Teknik anlamda anlamayacak olanlar için buraya da yazayım.

Haziran ayında gazetemizi ziyaret eden oturum sayısı 4 milyon 58 bin 843 olup,

Sayfa gösterim sayısı 9 milyon 59 bin 239’dur.

Yani BİK bizden günlük 40 bin oturum, 120 bin sayfa gösterimi isterken;

Biz günlük ortalama 135 bin oturum, 300 bin sayfa gösterimi ile zirveye yerleştik.

Maşallah diyecekler de vardır, hasetliğinden yeni atraksiyonlara girişecekler de...

Varsın olsun…

Biz zaten düzenli olarak neredeyse her yıl bir karalama kampanyasıyla uğraşıyoruz.

Ama hepsi boşa çıkmıştır çünkü Allah’ın terazisi çok iyi çalışır.

Bana bu gururu yaşatan okurlarımıza, çalışma ekibimize, aileme, dostlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.

Kalın sağlıcakla…

BUYURUN HODRİ MEYDAN…