GRİ MUTLULUK(!)

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Türkiye acayip bir dar boğazdan geçiyor.

İnsanlar artık temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyorlar.

Bu da yaşam kalitesinin düşmesi anlamına geliyor.

İşsizlik ve düşük gelir, özellikle büyükşehirlerde artan yüksek yaşam maliyetleri,

Yüksek faiz oranlarına rağmen kredi ve kredi kartı kullanımının yaygınlaşması,

Art arda gelen ekonomik krizler, dalgalanmalar, devaülasyon gibi faktörler, vatandaşın alım gücünün düşmesine sebep oluyor.

***

Peki, sadece saydığımız sebepler yüzünden mi bu durumdayız?

Bu noktaya nasıl geldiğimizin bir cevabı yok mu?

Var elbette…

Bakın, çoğu insanın bilmediği, literatürümüzde yeni yerleşen “Gri Liste” mevzusu var.

Önceki günlerde sıkça haberlerde rastladık bu terime.

Düne kadar belki de pek çok vatandaş gri listeden haberdar değildi.

Ta ki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “BAŞARDIK” diye ileti paylaşana kadar…

***

Neyi başardık, niye sevindik, niye gururlandık, o an konunun ilgilileri dışında kimse bir şey anlayamadı Şimşek’in paylaşımından.

Sevinmeye ihtiyacımız vardı, sevindik!

Gururlanmayı özlemiştik, gururlandık!

Sonradan öğrendik ki Türkiyemiz gri listeden çıkmış!

Ne zaman girdik ne zaman çıktık?

Neden oraya layık görüldük, nasıl çıktık?

Hemen herkes bu soruyu sordu.

Eee… haliyle üç yıl önce “gri listeye alındık” diye kimse tweet atmadı.

“BAŞARAMADIK” demedi.

İnsanlar da haklı olarak neyi başardığımızı sorguladı.

Çünkü gri listeye alınmak utanılacak bir şeydi.

Yüz karası olaydı…

Memleketi adeta kara para aklama cennetine çevirenler, terörizm finansmanıyla yeterince mücadele edemeyenler yüzünden

Bazılarının adını dahi bilmediğimiz...

Burkino Faso, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Jamaika, Namibya, Tanzanya, Yemen, Vietnam, Kenya, Mali, Güney Afrika, Haiti gibi ülkelerle beraber;

2021 yılında Mali Eylem Gücü (FATF) tarafından aynı sınıfa sokulduk.

Allah aşkına Türkiye’nin bu ülkeler arasında işi ne…?

Bu utanç tablosu değilse nedir?

***

Gri listeye sokulmak ne demekti peki?

Uluslararası arenada güven kaybetmekti.

Yabancı yatırımcıların ülkemizden kaçması demekti.

Yatırım yapacaklar için büyük risk demekti.

Kara paracıların yığınak yaptığı ülke demekti.

Terörizm finansmanının sağlandığı yer demekti.

Mafyaların kol gezmesi demekti.

***

Biliyor musunuz, bunların hepsi Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde başımıza geldi.

Allahtan mafya düzenindeki çark bozuldu, birbirilerini satışa çıkardılar da toplum neler olduğuna uyandı.

Az daha mafya lideri Sedat Peker’e “ parti kur oy verelim” deme noktasına gelindi.

Düşünün, Sedat Peker bile bir ara Soylu’dan daha dürüst, daha temiz, daha sempatik geldi insanlara.

Bunun böyle gitmeyeceğini anlayan, Devlet Bahçeli’nin Süleyman Soylu ısrarındaki direnişini kıran Cumhurbaşkanı Erdoğan İçişleri Bakanlığına Ali Yerlikaya’yı,

Ekonominin başına da Mehmet Şimşek’i getirdi.

***

Şimşek göreve gelir gelmez gri listeden çıkma çalışmalarına başladı.

Mehmet Şimşek ekonomi kısmına bakarken bir taraftan da İçişleri Bakanı Yerlikaya uyuşturucu baronlarının grup grup üstüne gidip hızlı bir şekilde hepsini zapturapt altına almaya başladı.

Ben, şahsım adına her ne olursa olsun gri listeden çıkmayı ülkem adına önemsiyorum.

Sonuçta hiç çıkamayabilirdik de...

Elbette bizi o listeye sokanlardan hesap sorulması gerekiyor.

Ama şu an için önceliğimiz ülkenin yeniden ayağa kalkması, kaybettiği itibarı geri kazanması.

***

Ha bir de şu var:

Bazıları gri listeden çıktık diye Türkiye’ye para akacakmış gibi takdim ediyor.

Hayır o öyle değil.

Sadece para akma kapısı birazcık açılmış olacak.

Tabii bunun için ekonomide doğru adımlar atmaya, kara para konusunda tavizsiz olmaya devam etmek gerekir.

Şimdilik bu kısmın iyi yönetildiğini söylemek mümkün.

Nasreddin Hoca misali, bize önce eşeğimizi kaybettirip sonra bulduğumuzda sanki yeni eşeğimiz olmuş gibi sevindirenler başını ellerinin arasına alıp iyice düşünsün.

Kararan hayatlarımızda iyi bir şey oluyor sevineceğimiz ve onun da rengi gri…