İmamoğlu’nun İzmitli Danışmanıyla neler konuştuk…

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Danışmanı Mustafa Osman Turan’dan bahsetmek istiyorum sizlere.

Ne alaka demeyin çünkü o bir İzmitli…

Kendisi Sayın İmamoğlu’nun Dış İlişkiler Danışmanlığına getirilmeden önce hali hazırda Büyükelçi idi.

Uzun yıllar Dış İşleri Bakanlığında Büyükelçilik dahil, pek çok önemli görevlerde bulundu.

İzmitli olması sebebiyle ailesini yakinen tanıdığım Mustafa Bey, Danışman sıfatıyla gazetemizi ziyaret etti.

Keyifli geçen bir sohbetimiz oldu.

Diplomatlıktan siyasetin içerisine hızlı bir geçiş yapan Mustafa Bey, bu geçişin nasıl olduğunu, neler yaptığını, İmamoğlu ile yollarının kesişmesinden bahsetti.

***

Kendisini bulmuşken birkaç soru da biz soralım dedik.

*

Mesela işi yerel yönetim, yani belediyecilik olan bir belediye başkanı niçin kendisine Dış İlişkiler konusunda uzman bir ismin desteğini ister?

Haliyle benim aklıma ilk gelen, İmamoğlu’nun önümüzdeki süreçte kendini Cumhurbaşkanlığına hazırlaması geliyor.

Bana göre İmamoğlu bütün oyunu bunun üzerine kuruyor.

Mustafa Bey ise hiç bu toplara girmeyip konuyu şöyle açıklıyor:

***

“İstanbul bir dünya şehri. Bu şehrin nüfusu 20 milyon.

95 bin çalışanı var, 30 tane şirketi var.

Yani İstanbul bir sürü ülkeden daha büyük.

İstanbul dünyaca bilinen bir marka.

O yüzden uluslararası ilişkilerde de çok yoğun.

40 tane kardeş şehrimiz var mesela İstanbul'da, uluslararası örgütlere üyeyiz.

İstanbul dünyada en çok başkonsolosluk olan şehirlerden bir tanesi, o başkonsoloslarla ilişkilerin sürdürülmesi gerekiyor.

Başkanın pek çok yabancı konuğu oluyor.

Yurt dışı seyahatleri oluyor. Onların hepsini yürütecek deneyimli birisine ihtiyaçları vardı.

Ben de o görevi yerine getirmek için ekibe dâhil oldum.

Aslında bir Dış İlişkiler Dairesi var. Ama onların hiçbirinde diplomasi deneyimi yok. Benim diplomasi deneyimim olması bir avantaj oldu, öyle birisini arıyorlardı. Ben de zevkle kabul ettim” diyor.

***

-İyi de yine de aklım almıyor. İnsan neden Büyükelçiliği bırakıp, belediye başkanının danışmanı olur ki?

Hem de emekliliğine daha 11 yıl varken…

*

Mustafa Bey’e bunu sorduğumda derinlerde bir yerde içinde siyasete olan ilgisini fark ettim.

Geçmişte babasının da yerel yönetimlerde görev yaptığını öğrendim.

Babası Mehmet Turan, Sefa Sirmen döneminde İzmit Belediyesi Başkan Yardımcısıymış.

Biraz baba mesleğine dönüş yapmak gibi düşündüğünden İmamoğlu tarafından gelen teklifi kabul etmiş.

Sadece baba mesleği diye değil tabi, Mustafa Turan aslında mesleğini çok sevdiğini fakat ülkenin gidişatından pek memnun olmadığı için gelen teklifi ciddiye almış.

Hakikaten de kolay bir karar değil onunkisi.

Üstelik Dışişleri Bakanlığında görev süresine 11 yılı daha varken…

Mustafa Turan’a peşi sıra bazı sorular sordum. Onları da paylaşayım…

*

-Pişman oldunuz mu hiç? Keşke Büyükelçiliği bırakmasaydım dediğiniz zamanlar oluyor mu?

Kesinlikle pişman değilim. Dış İlişkiler Danışmanlığında, dış politika alanında edindiği deneyimlerin işe yaradığını görmenin hazzını yaşıyorum.

-Bir yılı aşkın süredir Ekrem Başkanın Dış İlişkiler Danışmanlığını yapıyorsunuz. Geldiğinizden beri neler yaptınız, ne katkı verdiniz?

Ben tabii böyle çok günlük iş yapmıyorum. Günlük işleri dış ilişkiler dairemizde 30’a yakın arkadaşımız yürütüyorlar.

Ben daha çok Başkan Bey'le doğrudan daha stratejik, vizyoner bir çerçevede çalışıyorum.

-O kısmı biraz açar mısınız?

Başkan Bey’in yabancılarla yaptığı görüşmelerin hazırlanması, o görüşmelerin sonuçlarının takip edilmesi, yurt dışı seyahatlerinin hazırlanmasıyla ilgileniyorum.

İnisiyatif alıyoruz bazen…

-Ne gibi inisiyatiften söz ediyorsunuz, örnekler misiniz?

Mesela Balkanlar'da Balkan şehirlerini bir araya getirdik.

B-40 adı altında bir Balkan şehirler ağı kurduk. B-40, 2020 yirmi yılında başlatılmış ancak Covid döneminde çok aktif olamamış. Ama artık daha aktif.

55 tane üyesi var. Balkanlar'daki hemen hemen bütün başkentler B-40’a üye.

Bir de dünyada 40’ın üzerinde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan mega şehir var ve mega şehirleri bir araya getiren bir platform olmadığını fark ettik.

Bunu biz başlatalım dedik.

Geçen sene Ekim ayında başkanımız Ekrem İmamoğlu davet gönderdi ve bu mega şehirlerin 10 tanesini biz İstanbul'a getirdik.

Dünyada ilk defa böyle bir inisiyatif alınmış oldu.

-Bu, bu kadar önemli mi peki? Bir araya gelmelerinin amacı ne?

Niye önemli bu? Çünkü bu mega şehirler büyük nüfuslara sahip olduğu için sorunları birbirine çok benziyor.

Yani ulaşım sorunu, atık yönetimi, enerji meseleleri, sosyal meseleleri çok benziyor nüfus yoğunluğu nedeniyle.

Çözümleri de birbirine benziyor. Böyle iyi uygulamaları paylaşıp ortaya çok faydalı bir iş çıkıyor, nitekim bizimki de öyle oldu.

Bu toplantı sonucunda metropolis diye bir şehir ağı var. Barcelona'da bu örgütte biz de üyeyiz.

Bu toplantıyı yaptığımız için Ekrem Bey'e mega şehirler özel temsilcisi unvanı verildi ve bu unvanla bu görevle şimdi mega şehirler sözcüsü oldu.

Mesela önümüzdeki kasım ayında bu yılın sonunda Brezilya bu yıl G-20 dönem başkanı.

Onlar bu mega şehirlerin belediye başkanlarını bir araya getirecekler liderlerle birlikte.

Ekrem Bey de Rio'daki toplantıya katılacak.

Yani dolayısıyla böyle değişik alanlarda çok çalışmalarımız var.

-Ekrem Bey’e katkı koyan bu çalışmalardan CHP Genel Merkezi’nin bilgisi var mı, ya da öncesinde herhangi bir icazet alınıyor mu?

Pek tabii ki var. Dış politika konusunda da diğerlerinde olduğu gibi CHP Genel Merkezi'yle koordineli bir şekilde çalışıyoruz.

Çünkü zaman zaman Ekrem Bey'e de dış politika konularında soru soruluyor.

Onların Genel merkezde koordine edilmesi gerekiyor. Böyle bir görevimiz var.

*

Bir de yabancı basın var. Çünkü İstanbul aynı zamanda yabancı basının çok yoğun bir şekilde bulunduğu bir şehir.

Bütün dünyanın önemli haber kanallarının, gazetelerinin temsilci var İstanbul'da.

-Yabancı basınla ilişkileri de siz mi sürdürüyorsunuz?

Evet hem onlarla ilişkileri hem de başkanın İngilizce sosyal medyasını ben yürütüyorum ekibimle beraber.

Bir de bizim belediyenin oluşturduğu bir İstanbul gönüllüleri ağı var Türkiye'de.

Bunun yurt dışı ayağı var mesela bu son bir yıldır onun koordinasyonunu da ben aldım.

Dolayısıyla böyle değişik alanlarda katkı veriyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesine.

-Heyecanlı görünüyorsunuz…

Çok heyecanlıyım. Zaten İstanbul'u çok seviyorum. Yani İzmit'te doğdum, büyüdüm. İzmit’in benim için ayrı bir yeri var.

Ama bütün dünyada çok şehir görmüş birisi olarak söylüyorum bunu, İstanbul dünyanın en güzel şehri bence. Tarihiyle, kültürüyle doğasıyla, boğazıyla Haliç'iyle insan dokusuyla eşsiz bir şehir.

O yüzden onu dünyada temsil etmek bizim için çok gurur verici.

*

-Diplomat olmakla siyasetçi olmak birbirine hiç benzemiyor değil mi?

Şu anda ben siyasetçi değilim. Dış ilişkiler için siyasetin yakınındayım, içindeyim.

Siyasete destek oluyorum ve bu da güzel bir görev çünkü daha dinamik bir görev.

Mesela bizim belediyenin belediye meclisi var.

Orada da bizim deneyimlerimizden yararlanmak isteyen meclis üyeleri var. Meclis toplantılarına gerektiği zaman katılıyoruz ama hani belediye meclis üyelerimiz de yurt dışı seyahatlere katıldıkları için onları bilgilendiriyoruz veya bu yaptığımız faaliyetleri anlatıyoruz. Onlar da istifade ediyorlar.

Yani tabii İstanbul gibi belediyenin dış ilişkilerini yürütmek iç siyasetin, dış siyasetle kesiştiği bir yerde durmak anlamına geliyor.

O da heyecan verici. Yaptığımız şeylerin halk tarafından İstanbullular tarafından nasıl algılandığı da önemli.

-İzmit’te doğup büyümüş birinin bu noktaya gelmesi şehrimiz adına da gurur verici. Yolunuz açık olsun.

Evet, bugün buraya gelmemin sebebi de zaten ailem burada kardeşim, dayım Değirmendere'de bizim de Değirmendere'de evimiz var.

Bizim eski Demiryolu Caddesi, Sanat okulunun karşısında bir evimiz vardı. Orada büyüdüm.

Ulugazi İlkokulu'nda okudum. İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi'ni bitirdim. İzmit'te lise arkadaşlarımla hala görüşüyoruz. Çok güzel anılarımız var.

Bu ülkenin yetiştirdiği insanlarız hepimiz.

Bize verilenlerin karşılığını bizim de vermemiz çok doğal.

Bir katkım olursa bundan ancak mutlu olurum.