Selam da boşa gitti!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

HDP, sonraki adı YSP, şimdiki adı HEDEP yani DEM Parti…

Milliyetçi ve ulusalcı kesim tarafından terör yanlısı;

Sosyalist seçmen tarafından ise barış canlısı görülür!

Meclis’te azımsanamayacak temsilciye sahiptirler.

Doğuda pek çok il, onların yönetimindedir.

Kendilerince bir davaları var.

Bu dava toplumun önemli kesimince riskli ve tehlikeli görülen ve asla kabullenilmeyen bir dava olsa da

Tabanlarını sıkı sıkıya yanlarında tutmaya yetiyor.

Nasıl beceriyorlar bilmem ama, DEM Parti yönetimi bir karar alıyorsa, buna sadece parti kademeleri değil, en alt tabandakiler de uyuyor!

Topyekun hareket etme kabiliyetine sahip olan ender partilerden..!

Onlara o an hangi taraf yeşil ışık yakıyorsa o tarafa yaslanıveriyorlar.

Hadi sağa yatın diyorlar, sağa yatıyorlar, sola yatın diyorlar, sola yatıyorlar.

Kısacası kitlesine hakim olabilme özelliği, DEM Parti’yi kimi zaman farklı partilerin ayaklarına monte ettirebiliyor.

Bunu 2023 seçimleri öncesinde bir kez daha gördük.

Millet ittifakı, oylarına ihtiyaç duyduğu DEM Parti’nin desteğini almayı başardı.

Fakat bunu yaparken milliyetçi ve ulusalcı seçmenin önemli bir kısmının oyunu elinden kaçırdı.

Yani bu partinin aleni desteği, genel seçimlerde seçim kaybettiriyor!

Ama yerel seçimlerde durum farklı!

DEM’in kime destek verip vermediğinin ulusalcı ve milliyetçi seçmende çok da can sıkan bir yanı yok.

Özellikle aday bazlı düşünen seçmen, farklı kesimlerden gelen oylara takılmıyor.

2019 yerel seçimlerinde bunu gördük.

Özellikle İstanbul gibi DEM Parti seçmeninin yoğun olduğu illerde, bu parti Millet ittifakı adaylarına seçim kazandırdı.

Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı olmasında o dönem adı Yeşil Sol Parti olan DEM’in katkısı büyük oldu.

*

Evet, 2023 genel seçimlerinde DEM Parti’nin Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayına topyekun, fire vermeden bir desteği de oldu.

AKP ve MHP, bu desteği fazlasıyla parlatarak, bu partiyi tukaka gören seçmeni Millet ittifakının adayından uzaklaştırmayı başardı ve Millet ittifakı kaybetti.

Buna rağmen, gerçekleştirilen ve sözde değişimin yaşandığı CHP kurultayında,

İlk selam gönderilen isim DEM’in hükümlü eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’tı.

Bu DEM’e olan sevdalarından değildi elbette...

Aynı ideolojide olsalardı zaten farklı partiler kurmalarına gerek de kalmazdı.

Bu tamamen çıkara dayalı bir selamdı!

İstanbul gibi kentleri tekrar kazanabilmek adına DEM’e,

“Değişiyoruz ama bu değişim, sizi yok sayan bir değişim değil, üstünüze alınmayın, biz ulusalcı CHP değiliz” mesajı verilmişti o selamla!

Hatta, DEM ile daha sıkı fıkı olmaktan çekinmeyeceklerinin açık bir ilanıydı.

Ama olmadı…

DEM Parti, Özgür Özel CHP’sinin selamını almadı.

Ve İmamoğlu’nun karşısına İstanbul’da aday çıkardı.

Hapishaneye gönderilen selam boşa gitti.

Değişimden sonra DEM’e mesafe konulacağını düşünen ulusalcı ve milliyetçi seçmen de hiç yoktan irrite edildi!

Yani Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olundu!

*

Peki, DEM Parti, neden aday çıkardı İstanbul ve pek çok il ile ilçede?

Hakikaten kazanacaklarını mı düşündüler?

Pazarlık masası kuruldu da umduklarını mı bulamadılar?

Yoksa AKP ile tekrar bir çözüm sürecinin vaadi verildi de AKP’ye kazandırmak adına mı böyle bir yola girildi?

Ne oldu da uzatılan el geri çevrildi?

Baksanıza, son günlerde Erdoğan ve Bahçeli ikilisi neredeyse DEM’i ağızlarına almıyor.

Orada bizim bilmediğimiz arka kapı diplomasisi mi yapılıyor?

***

DEM Parti seçmeni, dediğim gibi çabuk kanalize olan, parti yönetiminin gösterdiği hedefe anında yönelen bir kitle.

Kendi adayları var ise başka adaya yönelmezler.

Kendi adayları yoksa, parti yönetimi kimi destekliyorsa ona çekincesiz oy verirler.

İstanbul’da DEM’in adayları var ve bu, İmamoğlu’na seçim kaybettirebilecek bir durum.

Sadece İstanbul’a değil, DEM’in aday çıkardığı, bıçak sırtı olan her il ve ilçede CHP’ye kaybettirebilecek bir hamle.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile DEM Parti arasında bir pazarlık döndü mü, dönmedi mi bilmiyorum ama

Sayın Özel, DEM’in seçmenini tavlamak adına DEM Parti yönetimini suçlayan açıklamalar yapıyor.

DEM’in bu hamlesinin AKP’ye kazandıracağını dile getirip, adeta vatan hainiymiş gibi -ki vatan hainliğinin ölçüsü asla bu olamaz; tepkisini aktarıyor.

DEM Parti ise “Biz de bir siyasi partiyiz ve kendi adaylarımızla seçime gitmek hakkımız” diyor.

Yani “Bizler çantada keklik değiliz” diyor.

“Bizler, sizin her istediğinizde desteğini alacağı, gizli ortaklarınız değiliz” diyor.

***

Severiz ya da sevmeyiz fakat kendilerince haklılar.

Milyonlarca seçmenden oy almış, TBMM’de temsil edilen bu parti,

CHP tarafından yedek kulübesinde bekletilip, sıkıştığında oyuna alacağı yedek oyuncusu değil.

Özgür Özel, aday belirleme ve parti içi krizleri yönetmede gösterdiği acemiliğini belli ki partiler arası ittifakları yönetmede de ortaya koymuş!

Veya daha da ötesi DEM’e güvenerek yola çıkmış.

Onlara güvenilmeyeceğini anlamak için çözüm sürecini baz almayı unutmuş!

20 yıldır her krizden güçlenerek çıkan Erdoğan gibi siyasi bir zekanın o kısmı atlamayacağını, oraya mutlaka bir hamle yapacağını hesap etmemiş.

***

Sadece DEM değil, Saadet Partisi ve diğer pek çok muhalefet partisiyle de yaşanan süreç bu.

Özel, bir “selama” DEM’den İstanbul’u istiyor!

Amma velakin, DEM gibi bir parti kuru bir selamla CHP’nin kuyruğuna takılmaz!

Özgür Özel’in liderliğinin oturmadığını,

Yıllardır A takımında bulunduğu ve kurultayda devirdiği Kemal Kılıçdaroğlu’ndan hiçbir şey öğrenemediğini

Daha seçim sonuçlanmadan görmüş olduk.

Ve bu acemilik, bu iş bilmezlik; ekonomik krizin en derin olduğu, Cumhur İttifakının artık ülkeyi yönetemez hale geldiği süreçte bile CHP’ye kaybettiriyor.

CHP şimdi kazanamayacaksa ne zaman kazanacak?

Veya kazanması için nasıl bir iklim bekliyor?

İç çekişmelerden kafalarını kaldırabilseler, o kısımlara da bakacaklar belki ama içerisi onlara daha renkli geliyor!

Renkler o kadar gözlerini kamaştırıyor ki, 31 Mart geçse de 1 Nisan gelse, olağanüstü kurultayda parti içindeki rakiplerimizi gömsek diye bakıyorlar.

Oysa dışarıda ne güzel bir hava vardı...!