Uslu Çocuk

Saadet Sevinç Doğan

Saadet Sevinç Doğan

Tüm Yazıları

Bu yazının yayınlanacağı gün (31 Aralık 2023-Pazar) yeni bir yıla giriyoruz. O kadar fazla şey yaşandı ki, açıkçası neresinden tutsak elimizde kalıyor. Tüm bunlara rağmen; sadece sığınacağımız liman diye çocuk edebiyatından devam etmek ruh sağlığımızı korumak için gerekli gibi. Yetişkin okur olarak, çocuk edebiyatının bana iyi gelen yanlarından birisi de bu. Uslu Çocuk kime yazıldı emin değilim, ya da yazar hedef kitlesini neye göre belirledi? Bununla birlikte en çok yetişkinlere bir şey söyleme isteği var gibi geliyor bana. Resimleri, kurgusu bir yana, çocuktan yana tavrı ile büyüklere ayna tutuyor ve o ayna karşısında yüzlerden düşen maske ile o büyükleri baş başa bırakıp kaçıyor gibi.

Fran Pintadera yazıyor, Gómez resimliyor Uslu Çocuk’u ve Uçan Balık Yayınları da Ayşegül Utku Günaydın’ın çevirisiyle bizimle buluşturuyor. Galiba kültürler değişse de insana dair temel bazı sorunlar değişmiyor. Çocuğunun üzerinden artıya girmek isteyenler, çocuğunu kendisinin bir kopyası gibi görenler, onun çocuk olma hakkını elinden alanlar gibi mesela. Bu kitap kendilerini “kusursuz” sayan öyle bir çiftin etrafında dönüyor. Bay ve Bayan Uysal çifti her konuda “üstün” olma tutkularını çocuklarında da yaşamak istiyorlar. İşin kötü yanı aslında toplumun da kanıksadığı durum bu ve beklenti bu yönde. Oysa, Can adındaki çocukları oldukça sıradan ve doğal bir çocuk. Hareketi, enerjisi bol olan ve hayattan keyif alan, etrafına neşe saçan birisi. Ancak anne ve babası çok fazla uyarıda bulunup onun çocuk olma hakkını elinden alınca Can önce heykele dönüşüyor, sonra da yorumu okurlara bırakılan bir son ile aramızdan ayrılıyor. Herkesin izlediği bu manzarada şaşkın olan sadece yine çocuklar ve onlar durumu anlamlandıramıyorlar.

Kitap çok fazla çağrışım barındırıyor, iyi de buna rağmen neden üzerine yazıyorum diye soracak olursanız; bence yine de iyi bir kitap. Öncelikle yetişkin okurlara daha çok seslendiğini düşünsem de çizimleri, kurgusu ve akışı ile oldukça iyi. Ayrıca detaylar çok güzel yerleştirilmiş. Kuşlar ile başlayan kitap, yine Uslu Çocuk olan Can’ın heykelinin yok olmasıyla aynı boşlukta yine o kuşlardan birinin durmasıyla bitiyor. Dramatik yanı bence ağır, çünkü çocuklar hasta değillerse veya engelleri yoksa hareket onların doğasındadır. Can ise hareketsizliği ile takdir görürken (yetişkinler ve toplum tarafından) oldukça ironik şekilde bize göz kırpıyor kendimize gelmemiz için. Öncelikle anne ve babadan gelen kromozomlar ile oluşsa da çocuklar bizlerin kopyası değil, olmak zorunda da değil, ayrıca iyi ki değiller. Onun sahibi olmadığımız gibi, kendimizin birer nüshasını yetiştirmek gibi de narsist olmadığımızı söylüyor yazar bir diğer yanıyla da. Sadece bunları düşündürmesi bile bence kıymetli. Güç ilişkilerinde galiba en çok da çocuklar zarara uğruyor; işte tam da bu nedenle onları anlamak, dinlemek, sağlıkla ve güvende yaşamalarını sağlamak biz büyüklere bir görev, borç. Oldukça yoğun ve çocuk istismarı anlamında da kötü bir yılı geride bırakırken, özellikle tüm politik liderlerin, yerel yönetimler ve ailelerin çocuk haklarına duyarlı olmalarını ve bu hakların yaşanabilir olması için çabalamalarını diliyorum yeni yıldan. Gerisi bu kitapta emeği geçenlere teşekkür olabilir en fazla bu yazı için…

Uslu Çocuk