İki hemşeri karşı karşıya…
Oldum olası mikro milliyetçiliğe sıcak bakmam.
Özünde “ırkçılığı” barındıran ve asıl Milliyetçiliğin en büyük düşmanı olarak gördüğüm bu düşüncenin hep dışında durmaya özen gösterdim.
Günümüz toplumunda bu durum “Hemşericilik” kavramıyla adlandırılsa da özünde ayrışmayı tetikleyen bir durum söz konusudur.
Nedense bütün hemşeri derneklerinde, ait oldukları yörenin kültürünü yaşatmak, aynı kültürden gelenler olarak bu şehirde ortak yaşamda buluşmak yerine;
Öne çıkma, makam kapma, sosyal kabul görme hesapları yapılır.
Gerek milletvekilleri gerek belediye başkanları gerek meclis üyeleri gerekse muhtarlar bile seçilirken o kişinin önce “nereli”, hangi memleketli olduğuna bakılır, denge gözetilir.
***
Bir dönem bu kenti Trabzonlular yönetiyor diye feveran ederdik.
Bir dönem Gümüşhaneliler ve Rizeliler derken;
Kendilerine bu kentin “yerlisi” diyen manavlar ve muhacırlar da kafa kaldırmaya, güya temsilde adalet istemeye başladı.
***
Ben de Balkan Türklerindenim.
Ve beni hangi soydan gelenlerin yönettiği veya yöneteceği hiç ilgimi çekmedi.
Siyaset yaptığım dönemlerde de sırf soydaş diye hiç tanımadığım, düşünce yapısını benimsemediğim birilerinin peşine takılmadım.
Çokça davet aldığım halde Rumeli ve Balkan Türklerinin daha kendi aralarında bile tek vücut olamayıp parçalara bölünen o derneklerin içine girmedim.
Hepsi değerli insanlar şüphesiz ancak ortak noktanın sadece soydaş olmanın olduğu bir yerde, ayrışmanın destekçisi de olmam!
Fakat benimle aynı kafaya sahip insan sayısı o kadar az ki!
Hemşericilik adı altında bugün bu kentte hiç olmayacak insanlar hiç olmayacak yerde bir araya gelebiliyorlar.
İdeolojisine bakmaksızın, aynı karede olabiliyorlar.
Evet, ideoloji asla ve asla insanlığın önüne geçmemeli ama kafatasçılık da öyle!
Benim soydaşım, benim memleketlim diye kimse kimseye körü körüne gaz vermemeli.
Önce insan denmeli!
Liyakat esas alınmalı.
Fazla uçlarda dolaştığım düşünülebilir ama benim açımdan durum budur.
***
Şimdi ben böyle düşünüyorum diye tabiki bazı şeyler değişmeyecek, aynen devam edecek.
Hatta belki bunun yararı bile olacak.
Dün, AKP İzmit ilçe başkanlığına yapılan atamadan sonra belki de ben yanlış düşünüyorum demedim değil!
Hiç beklemediğim şekilde benim de hemşerim olan Halil Güngör Dokuzlar ilçe başkanlığına getirildi.
Aha dedim… Muhacırlar atağa kalktı!
Hep geri planda kaldıklarını düşünen, temsilde adalet konusunda haklarının teslim edilmediğine inanan muhacırların artık bir ilçe başkanı oldu!
Hem de merkez ilçenin başkanı…
Tebrik ediyorum, başarılar diliyorum.
***
Bakış açıma göre mikro milliyetçilik gizli bir tehlike arz etse de;
Kritik bir seçim arifesinde İzmit özelinde Halil Dokuzlar’ın atanması
İzmit’te AKP- CHP arasındaki tansiyonu aşağı düşürebilir, daha nezaketli siyaset izlenebilir.
Nasıl ki AKP ve CHP il başkanları düzeyinde bir kavgadan, kaostan söz edemiyorsak İzmit’te de aynı durum söz konusu olabilir.
***
AKP eski ilçe başkanı Ali Güney, İzmit’e ve Fatma Kaplan Hürriyet’e karşı topa çok sert giriyordu.
Ali Güney’in hedefleri vardı, kendini kanıtlamak zorundaydı.
Ne de olsa İzmit, onun ilçe başkanlığı döneminde CHP’ye geçmişti.
Milletvekili olmayı çok istiyordu, Hürriyet’e verip veriştirerek mesafe almaya çalışıyordu.
“Bayan başkan” diye diye siyasi ömrünü tamamladı.
Ali Güney’den geriye hiçbir şey kalmadı!
***
Daha sonra onun yerine İzmit Belediyesi Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Muharrem Tutuş getirildi.
Tutuş’un da hedefleri vardı hala da var.
Hürriyet’in yerine belediye başkanı olmak istiyor.
Gerek meclis üyesiyken gerekse ilçe başkanlığı döneminde Hürriyet’e adeta ter döktürdü.
Kah belgelerle konuştu kah polemiklerle Hürriyet’i köşeye sıkıştırdı ama iyi muhalefet yaptı.
Gazeteciler açısından bakarsak, Tutuş’un ilçe başkanlığı döneminde gerilimli ve renkli sahneler izledik.
Haber sıkıntısı çekmedik.
***
Ve şimdi ilçe başkanlığı koltuğunda Hürriyet ve eşi Murat Beyle soydaş olan Halil Dokuzlar var.
Yukarıda bahsettiğim gibi, mikro milliyetçilikte ideoloji ikinci plandadır.
Dokuzlar ve Hürriyet öteden beri diyalog içerisinde iki hemşeridir.
Hürriyet’in milletvekilliği döneminde Dokuzlar’ın iş yerini birkaç kez ziyaret ettiği,
Hac hayırlamasına gittiği, o zamanlar uyguladığı doğum günü kapsamındaki ziyaretlerinde Dokuzlar’ı es geçmediği arşivlerde ve hafızalarda mevcut.
Dolayısıyla Halil Beyden sert bir ilçe başkanlığı beklemiyorum.
Bu da kentin yararına bir şey demek.
***
Fatma Hanım kendi partisinin ilçe örgütüne bile dört yıl aradan sonra gitti.
Ama sonuçta gitti ve bir buçuk saatlik ziyaretinde sevgi pıtırcığı gibiydi.
Gaf yapmadı, ilçe başkanına “ayağımın altında dolanmayın” falan demedi!
Karşı tarafta da değer verdiği hemşerisi Halil Dokuzlar ilçe başkanı olduğuna göre,
Hürriyet artık daha sakin bir moda geçecektir diye tahmin ediyorum.
Çünkü hırçınlaşması için onu birilerinin tahrik etmesi gerek.
Bugüne kadar olan buydu.
Hem Ali Güney hem de Muharrem Tutuş, Fatma Kaplan Hürriyet’i gölge gibi takip etti.
Halil Dokuzlar o suların balığı değil!
Hürriyet’e muhalefet etmek onun tarzı hiç değil, o iş gene Muharrem Tutuş’a kalır.
Tutuş aday gösterilene kadar tarzını devam ettirir.
İlçe başkanı Halil Dokuzlar da hemşerisini fazlaca üzmeden süreci yönetmeye çalışır.
***
Bunlar benim öngörülerim…
Açıkçası böyle mi olacak bilemiyorum ve en az sizler kadar merak ediyorum.
Gözüm kulağım AKP İzmit ilçeden gelecek açıklamalarda ve ona karşılık verecek olan CHP’de…
Kıymetli hemşerilerimi(!) ilgiyle takip edeceğim!
