Ee… Hani Kılıçdaroğlu PKK’ya taviz verecekti?

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Seçimden önce CHP’liler, “Bizim adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” diye yüksek sesle haykırırken,

Bugün kazanılamayan seçimin faturasını yüksek sesle yine Kılıçdaroğlu’na kesiyor.

Yani genel seçimlerde muhalefete ilk kez kazanabilme umudunu yaşatan Kılıçdaroğlu, meğer yıllar yılı iktidar hedefi olmayan CHP’ye kaybettiren kişiymiş!

CHP’de bu kafa değişmediği sürece Kılıçdaroğlu kalmış, gitmiş ne fayda?

CHP’de durum bu…

***

Bir de iktidara destek veren seçmenin gözünden bakalım Kılıçdaroğlu’na…

Ne dediler seçim sürecinde, “HDP’ye, PKK’ya sözler verdi…”

Ne dediler seçim sürecinde, “Kandil, Kılıçdaroğlu’nu destekliyor…”

Yani bu denli ağır bir ekonomik krizin içinde gidilen seçimde vatandaşa “Soğan değil, vatan” dedirten, işte bu söylemlerdi.

Yaratılan bu algı, AKP’nin imkansızı başarmasını, tarihte görülmemiş boyuttaki ekonomik krize rağmen iktidar olmasını sağladı.

Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda algıları kırmak için Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın desteğini alması da işe yaramadı.

Kılıçdaroğlu’nun, “Kandil’in bu tür açıklamalar yapması kimin işine yarar” demesi de fayda etmedi.

Yargı bağımsızlığını sağladığında Selahattin Demirtaş’ın otomatikman serbest kalacağını anlatmak isteyen Kılıçdaroğlu’nun,

“Selahattin Demirtaş serbest kalsın istiyorsanız bize destek vereceksiniz” ifadesini kullanması, üzerine atılan yaftalara zemin hazırladı.

***

Seçim bitti, 6’lı masa kaybetti.

E haliyle Kılıçdaroğlu günah keçisi ilan edildi.

CHP’de değişim hareketine start verildi ve gizli saklı görüşmeler Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak adına ortalığa saçılmaya başlandı.

Bunlardan en dikkat çekeni ise ikinci tur öncesi Ümit Özdağ ile görüşen Kılıçdaroğlu’nun, Özdağ’a İçişleri Bakanlığı sözü vermesiydi.

Bundan parti sözcüsünün dahi haberinin olmaması;

CHP ve 6’lı masanın ortakları adına elbette çok can sıkan bir durumdu.

Ama bu duruma en fazla tepki gösterenlerin AKP’li seçmenler olması beni şaşırttı.

Neden mi? Açıklayayım…

***

Seçim sürecinde CHP’yi, 6’lı masayı, Kılıçdaroğlu’nu HDP ile PKK ile anarak,

“Soğana vatan satılmaz” deyip, sandıkta mevcut iktidara oy verenlerin,

Bugün Kılıçdaroğlu’na bu konuda haksızlık ettiklerini düşünüp, helallik istemesi gerekirdi oysa!

Bahsettikleri gibi eğer Kılıçdaroğlu HDP’ye ve PKK’ya tavizler vermiş olsaydı, ikili görüşmede Özdağ’a taviz vermesi söz konusu dahi olamazdı.

AKP seçmenlerinin, Ümit Özdağ gibi milliyetçi bir isme,

HDP ve PKK düşmanı bir isme İçişleri Bakanlığı sözü veren Kemal Kılıçdaroğlu’nun

PKK ve HDP’ye taviz vermediğini görmüş olmaları gerekirken, kalkıpta neden Ümit Özdağ’a taviz verdiğini sormaları tezat değil de nedir?

***

Öyle ya… Kılıçdaroğlu iki zıt kutba aynı noktadan aynı tavizleri veremezdi, öyle değil mi?

Taviz verdiği tek bir yer var, o da seçim kaybetmemek adına Milliyetçi seçmenleri sathına çekmek için Ümit Özdağ’a verdiği tavizlerdir.

Ki, bunun veriliş biçimini, usulünü desteklemediğimi de söylemeden geçmeyeyim.

Tüm bunlara rağmen AKP’liler hala Kılıçdaroğlu’nun Özdağ’a verdiği tavizin ne anlama geldiğini konuşmak yerine;

O tavizlerin kapalı kapılar ardında verilmesini tartışıyorsa orada bir samimiyetten söz etmek mümkün değildir.

Bu da demek oluyor ki, “Soğan için vatan satılmaz” diyenlerin derdi vatan falan değil!

Bunun adı olsa olsa fanatizm olabilir.

Herkes o an ne işine geliyorsa onu konuşuyor!

-------------------

CHP’DE UZLAŞMA ÖRNEĞİ…

CHP’de mahalle delege seçimleri devam ediyor.

Süreci izliyoruz.

Şu ana kadar birkaç noktada kavga gürültü yaşansa da genel anlamda fena geçmiyor.

Özellikle il örgütü süreci demokratik biçimde götürmeye gayret ediyor.

İl başkanı Bülent Sarı bu iş için kafasını, gövdesini ortaya koymuş falan değil!

Müdahale etmesi gerekmedikçe üyelere müdahale etmiyor!

***

Çarşamba günü CHP’nin İzmit’teki kalesi olan Yahta Kaptan Mahallesinin delege seçimleri vardı.

Burada tarafların uzlaşmadığı, çift liste ile seçime gidileceği öğrenildi.

Duyunca bunun çok büyük bir hata olacağını düşündüm.

Çünkü Yahya Kaptan Mahallesi İzmit’te CHP’nin gurur kaynağı idi.

Bu mahallede oluşacak bir çift başlılık CHP’yi o mahallede zaafa düşürürdü.

Neyse ki partinin ileri gelenleri bu yanlışı fark edip hızlıca aksiyon aldılar.

Liste hazırlayan taraflar delegeleri yarıya bölüp, üç kontenjanı mahalle temsilcisine bıraktılar.

***

Keşke hep böyle olsa!

Senin adamın, benim adamım gibilerinden saçma işlere girilmese.

Bunlar belki ufak şeyler gibi gözüküyor ama vatandaşın nazarında CHP’nin hizipçi bir parti olarak akılda kalmasına vesile oluyor.

O yüzden şu sıralar CHP örgüt başkanlarının, milletvekillerinin, kanaat önderlerinin, mahalle temsilcilerinin olabildiğince kucaklayıcı ve birleştirici olması gerekiyor.

Sonuçta o üyeler başka partiden gelmiyor, hepsi CHP’li, hepsi akıl sahibi insanlar.

Kongre zamanı geldiğinde neyi nasıl yapacaklarına karar verebilme yetisine sahipler.

Bu anlamda Yahya Kaptan Mahallesinde gösterilen birlik ve beraberlik görüntüsünün;

Kongre süreci boyunca örnek alınması gerekir.

Ne kadar az gürültü, o kadar güven demektir…