CHP’de “DEĞİŞİM” fıkrası!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik koltuğunda oturmaya devam edip etmeyeceği, gerçekleştirilecek kurultayda netleşecek…
Tamam mı, devam mı, bunun kararını delegeler verecek…
Peki, olası bir genel başkan değişikliğinde CHP değişmiş mi olacak?
Yani Kılıçdaroğlu giderse bu ülkede sol, tek başına iktidara mı yürüyecek?
Kılıçdaroğlu giderse CHP, girdiği her seçimde başarı mı elde edecek?
Kılıçdaroğlu giderse sandıklar daha iyi mi korunacak?
Kılıçdaroğlu giderse partide önüne gelen gelişi güzel, partiyi sıkıntıya sokabilecek açıklamalar yapamayacak mı?
Kılıçdaroğlu giderse lider odaklı olmayan CHP, lider odaklı hale mi bürünecek?
Ne olacak Kılıçdaroğlu giderse?
Olacak olan belli aslında, o koltuğu yerel seçimleri kaybetme pahasına arzulayan bir isim genel başkanlık koltuğuna oturacak…
6-7 dönemdir vekillik yapanlar, değişime destek verdikleri için ya vekillik ya başkan adaylığı ya PM ya da MYK üyeliği elde edecek…
Yönettikleri il ve ilçelerde başarı elde edememiş belediye başkanları, başarısızlıklarının üzerini “Değişim” ile kapatacak!
CHP, yine tek başına iktidarı hedefleyen bir parti olamayacak, yine farklı kesimlerden partileri bir araya toplayıp pazarlıklar yaparak yol yürüyecek…
Derdim Kılıçdaroğlu kalsın ya da gitsin değil…
Sadece CHP’de başlatılan değişim hareketinden anladığımı aktarıyorum size…
***
Bakın bu ülkede CHP’nin, solun alabileceği maksimum oy, yüzde 27-30 arası…
Hatta 30’u görmesi imkansıza yakın!
Yani CHP, 1950’li yıllardan bu yana iktidar koltuğundan çok ama çok uzak!
Merhum Deniz Baykal zamanında da uzaktı, öncesinde de öyleydi, şu an da öyle…
İşte bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok sayıda seçim kaybettiği söylemi, koca bir yalan!
CHP, Kılıçdaroğlu’ndan önce hep kazanmış, hep başarı sağlamış, oy artırmış bir parti değildi ki seçim sonuçları şahsına, partisine kayıp olarak yazılsın!
“Dürüst” diyorlardı, “Naif” diyorlardı, “ Devlet adamı” diyorlardı, “Avrupa’da seçime girse kazanacak vasıfta bir lider” diyorlardı, “Cumhurbaşkanı adaylığı o masada genel başkanımızın hakkıdır, başka bir isme oy vermeyiz” diyorlardı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına tepki gösterip masadan kalktığında, Kılıçdaroğlu’nu kazanamaz aday olarak lanse ettiğinde, masaya güvensizlik duydurduğunda hakarete varacak sözlerle Akşener’e yükleniyorlardı, yani Kılıçdaroğlu’nu aday yapmak için seslerini yükseltiyorlar, seçim sürecindeki hükümetin 6’lı masa ve Kılıçdaroğlu üzerinde algılar yürüttüğünü, Kılıçdaroğlu’na TRT’de ve pek çok kanalda kendini anlatma fırsatı verilmediğini, Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde gecesini gündüzüne katarak çalıştığını, verdiği vaatlerin toplumu heyecanlandıracak nitelikte olduğunu, pek çok konuda iktidarın Kılıçdaroğlu’nun vaatleri sonrası kanayan yaralara el atmak durumunda kaldığını her fırsatta ifade ediyorlardı, şimdi ise “Artık o koltuktan kalk, sen kaybettin” diye bağırıyorlar…
Önce bu zihniyetin değişmesi gerekmez mi sizce?
***
2018 seçimlerinde parti içi rakibi olan Muharrem İnce’yi partililer istiyor, toplum istiyor diye Cumhurbaşkanı adayı yaptı…
Seçim kaybedildi, suçlu yine Kılıçdaroğlu oldu!
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ciddi bir başarı elde etti Millet ittifakı ile seçime giren CHP…
İstanbul’u, Ankara’yı, pek çok il ve ilçeyi AKP’den aldı…
Akabinde ise ittifakı genişleterek iktidarı değiştirebilecek bir güç birliğini oluşturdu 2023 seçimleri öncesi…
İktidara ilk kez bu kadar yakındı CHP’nin lokomotifi olduğu masa…
AKP, ilk kez karşısında bu denli güçlü bir yapı görmüştü…
Yani Kılıçdaroğlu, başarı için çabaladı, 1950’den bu yana iktidara hasret olan CHP’yi iktidara taşıyabilmek için elinden geleni yaptı…
Ve buna da çok yaklaştı…
Lakin olmadı…
Halk, “ Erdoğan ile devam” dedi…
Ve Kılıçdaroğlu’nun sahaya birlikte çıktığı, her kararı itirazsız kabul ettiği, ismini parlattığı isimler çıktı, CHP’de değişim adı altında bir harekete start verdi…
Lakin bu değişim dedikleri şeyin kapsamı yalnızca Genel Başkan değişikliğinden ve ona bu süreçte destek verenlerden ibaret!
Bakın, bir ilçe belediye başkanıyken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılan ve mega kente başkan seçilen Ekrem İmamoğlu, kendisine oy verenlerin dahi tepki gösterdiği bir başkanlık ortaya koymuşken kendisini o makama taşıyan Kılıçdaroğlu’na “Bırak” diyor, onun koltuğuna oturmak istiyor…
Sözüm ona değişim hareketine öncülük ederken bu hareketi, 6-7 dönemdir vekil seçilenlerle yürütüyor!
Mesela 7 dönemdir vekil seçilen Engin Altay, İmamoğlu’nun değişim hareketinde yer alan isimlerden!
Bir kadın meclis üyesine yaptığı ayıbı, pencerede dans ederek devam ettiren Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan bile değişim istiyor, CHP Genel Merkezi önünde koltuk fırlatacak kadar ileri gidebiliyor…
6-7 dönemdir partide almadığı üst düzey görev kalmayan genel başkan yardımcıları, parti sözcüleri, milletvekilleri de kendilerinin kalıp, Kılıçdaroğlu’nun gitmesini “Değişim” olarak niteliyor…
Bir tanesi de çıkıp, “Bunu yanlış yaptık, bu politikamız hatalıydı” demiyor…
Bir tanesi de çıkıp, “Şu söylemlerimiz hatalıydı, duruşumuz yanlıştı” demiyor…
Bir tanesi de çıkıp, “Hataları tespit ettik, toplumun tavrını iyi okuduk, değiştireceğiz” demiyor…
Bir tanesi de çıkıp öz eleştiri yapmıyor…
Ama her birinin ağzında “Değişim” ifadesi var…
Her biri birer devrimci(!)
***
Kılıçdaroğlu gider ya da kalır, mesele o değil; mesele koltuk değişikliğini, değişimden saymak!
Mesele, seçimin neden kaybedildiği sorusuna “Kılıçdaroğlu” cevabını verip, konuyu kapatmak!
Mesele, tepeden tırnağa bir değişim sinyali vermemek!
Mesele, milletvekilliği sandalyelerini eskitmiş isimlerin değişim adı altındaki harekete destek verip, koltuklarını koruma isteği!
Mesele, topyekun bir kaybedişin farkına varmamak, toplumun değişimden kastını iyi okumamak!
Mesele genel başkandan başka hiçbir şeyi değiştirmeyecek olmak!
Mesele, CHP’nin başına geçmek için seçim kaybetmeyi göze alabilmek…
Mesele, kazanılamayan 2023 seçimleri sonrası, 2024’te yapılacak yerel seçimi gözden çıkarıp, yenilgiyle genel başkanlık görevine başlamaktan çekinmemek!
Peki bunun adı “Değişim” mi şimdi?
Bu bir “Devrim” arzusu mu?
Bu başarıya açlık mı?
Yoksa genel başkanı devirip, koltuk elde etme, koltukları koruma hareketi mi?
Devrim, köklü olur, tümden olur, tepeden tırnağa olur; 6-7 dönemdir vekil seçilen, her karara el kaldıranların başarıdan kendine pay çıkarıp başarısızlığı genel başkana yıkmasıyla olmaz!
Buna dense dense “Devirme hareketi” denir…
Burada amaç “Devrim” değil, “Değişim” değil; burada amaç “Taht kavgası”, bu zamansız değişim hareketi de bunun güldürmeyen fıkrası!
İmamoğlu, koltuklara yapışmış isimlerle başlattığı harekete “Değişim” adını vererek, kaybedilen seçimle kıvama gelmiş partililere, zamansız, güldürmeyen, soğuk bir “fıkra” anlatıyor, işin özeti bu!
Ben CHP’deki süreci böyle okuyorum!