Çok Büyüksün, Çok Küçüksün
Catherine Leblanc tarafından yazılan ve Ève Tharlet tarafından resimlenen “Çok BÜYÜKSÜN, çok küçüksün” kitabı o kadar tanıdık, o kadar bizden bir kitap ki, çocukla yaşayan herkesin de okuduktan sonra aynı şeyi düşüneceğine eminim. Türkçe’ye Çiğdem Şehsuvaroğlu’nun çevirdiği kitabın basımını Meav Yayıncılık üstleniyor. Çocuk kütüphanesinden evimize gelen kitaplardan birisi ve bizim evin ufaklığı ile okuduğumuzda o da arada güldü yazılanlara. Onu anlatıyor çünkü ve ebeveyn olarak bizleri. Kendinden bir şeyler görünce de ister istemez tebessüm ediyor insan.
Çocuklu olan her ailede benzer şeyler oluyordur diye düşündüm okurken ve resimleri izlerken. Bazı şeyler için henüz küçük olan ama bazı şeyler için de yeterince büyük olan anlarımıza ışık tutuyor Catherine Leblanc. Çocukların da bizim söylemlerimizle kafalarının karışması normal ama tam da bu kitapta olduğu gibi onlar da bizlerin kafalarını çok iyi karıştırıyorlar. Bu durum tecrübeyle sabittir. Küçük ayıcık anne ve babasının kendisini yapabilecekleri ve yapamayacakları konusunda küçüksün veya büyüksün sözleri üzerinden uyarması ile karışıklığa düşer. Sonunda o da anne ve babasının yaptıklarını yakın incelemeye alır ve onlardan gelen cümleler ile konuşmaya başlayarak bir çeşit bumerang etkisi yaratır. Çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanları sıkça ebeveynlerin çocuklar için ayna vazifesi gördüğünü söylerler. Sizden onlara giden söz ve davranışlar hiç beklemediğiniz bir anda size geri döner ve bu hal size hem sevimli, hem de komik gelir. Daha dün sosyal medyada bir anne önüne konulan yemeği yemeyi reddediyor ve yanındaki kızının cümleleri ile yemek istemediğini ifade ediyordu. Küçük kız kısa bir şaşkınlıktan sonra annesinin bu durumlarda kendisine söylediği sözlerle onu yemeye ikna ediyordu. Yer değiştiriyorlardı kısacası ve ben de bunu zaman zaman yaparım. Çocukların çok iyi kayıt makinaları olduğunu da hemen anlıyoruz bu basit taktiklerle. Bu kitap biraz da o anlara götürdü beni. Resimleri de çok güzel. Resimli kitapları ayrıca çok sevdiğimi söylememe gerek yok galiba. Söz ve resmin, sanatın sürekli yer değiştirmesi gibi güzeli yok.
Çocuğunuzla beraber okurken keyif alacağınız ve kendinizden cümleler, davranış örüntüleri bulacağınız sıcacık ve sevgi dolu bir kitap. Unutmadan bu satırları yazarken bizim evin Şakir’i ağlayarak beni aradı ve oyuncaklarını toplayacak kadar büyümediğini(oysa yakında 5 yaşında olacak ve bence bunun için yeterince büyüdü), henüz çok küçük olduğunu söyledi. Oysa bir gün önce pek çok şeyi tek başına yapacak kadar büyüdüğünü iddia ediyordu. Çok seviyorum bu hallerini ve niyetlerini açık etmedeki tecrübesizliklerini. Hepsi güzel anılar olarak kalacak kişisel tarihlerimizde. Bu kitapta küçük ayı, anne ve babasıyla dalga geçiyor son bölümde ve ben de o halleri merakla bekliyorum. Çünkü çocukların büyükleriyle eğlenmeye başladıkları halleri hep hoşuma gitmiştir ama umarım bu cümlemi sarfettiğim için pişman olacağım kadar abartmazlar durumu. Eğlenmek, espri yapmak, aldıkları olumluyu size çevirmeleri çok güzel ve insanı mutlu eden, zenginleştiren, kendine bakmanızı sağlayan bir şey. Çocuk edebiyatı belki de bir yönüyle bunda da yardımcı oluyor biz ebeveynlere. Çocuğun gözünden bakarken, yetişkinlerin hallerine de ayna tutuyor aslında. Tam da bu nedenle çocuğa ebeveynin okuması bence bir kat daha güzel ve besleyici.
