Erdoğan’a oy verenlere, mültecileri soralım mı?

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP ve diğer Cumhur ittifakını oluşturan partilerle birlikte tekrar parlamento çoğunluğunu yakaladı 14 Mayıs seçimlerinde…

Evet, Recep Tayyip Erdoğan, Cumhur ittifakının adayı olarak girdiği seçimde tekrar Cumhurbaşkanı seçildi 28 Mayıs seçimlerinde…

Ancak bu demek değil ki Erdoğan’a ve Cumhur ittifakı bileşenlerine oy veren seçmenin tamamı, mevcut iktidarın tüm politikalarını kusursuz, hatasız görüyor…

Bu demek değil ki AKP, MHP ve diğer Cumhur ittifakı bileşeni partilere oy verenlerin rahatsız olduğu şeyler yok…

Mevcut iktidarın ülkeyi yönetme şeklinden rahatsızlık duyan kimi vatandaşlar, bu seçimde tercihini değiştirdi, AKP’ye oy vermedi, kimileri ise rahatsızlık duymasına rağmen muhalefeti, iktidara alternatif görmediği için istekli isteksiz yine AKP’ye ya da Cumhur ittifakını oluşturan partilere yöneldi, yine Erdoğan’ı seçti…

Çünkü mevcut iktidar, seçim sürecinde muhalefete yüklenerek, onları hainlerin desteklediğini anlatarak geçirdi…

Çünkü mevcut iktidar, bu seçimi de kurtuluş mücadelesi gibi göstererek, ekonomiyi geri plana atmayı başardı…

Lakin nereye kadar?

Halının altına süpürülen sorunlar, ne zamana kadar etrafa saçılmayacak?

Bakın seçim sürecinde, temmuz ayında asgari ücreti 500 dolar civarına çıkarma sözü verdiler, seçim bitti asgari ücreti 11 bin 402 liraya yükselttiler…

11 bin 402 lira olarak açıklanan yeni asgari ücretin duyurulduğu gün bu parayla 482 dolar alınıyordu, yani mevcut iktidar sözünü tutmuş gibi görünüyordu…

Lakin dolar, mevcut iktidarın sözünü birkaç gün içinde yere düşürdü…

Kurdaki hızlı tırmanış nedeniyle yeni asgari ücret daha cebe girmeden 438 dolara düşüverdi…

Hem asgari ücretin rakamsal artışı hem de dolardaki yükseliş, zamları da beraberinde getirdi ve getirmeye devam ediyor…

Halı yerinden oynadıkça, toz da yavaş yavaş kalkıyor…

***

AKP’ye oy vermeyen seçmenler gibi AKP’ye oy veren seçmenlerin de önemli bir kısmının rahatsızlık duyduğu mesele, sadece ekonomik krizle sınırlı değil…

Mülteci meselesi de başlı başına çok önemli bir sorun…

Avrupa’nın parasını vereyim, sen evinde bak gözüyle baktığı Türkiye, mültecilerle doldu taştı…

Memleket, yol geçen hanına döndü…

Bu bizim güvenliğimizi de ileride oluşabilecek etnik çatışmaları da körükleyebilir…

Bakın “Suriyeliler, bu ülkeyi karıştırmaya çalışıyor, şöyle kötüler, böyle kötüler” demiyorum…

Savaştan kaçıp, ülkemizde keyif çatıyorlar, bundan rahatsızım” da demiyorum…

Doktor, avukat, mühendis, yani bu ülkeye katkı sunabilecek olan mülteciler dışında hepsi bir günde ülkelerine yollansın” da demiyorum…

Lakin bir an önce çözüm bulunmalı…

Çünkü provokasyona çok açık durumdayız…

Vatandaşların önemli bir kısmı, ülkemizde artan kiraları da ekonomideki kötü gidişatı da mültecilere bağlıyor…

Yaşanan en ufak olumsuzlukta tüm mülteciler aynı kefeye konabiliyor, bir anda ortalık karışabiliyor…

Ve buna mülteciler de örgütlenerek karşılık verebiliyor…

Haklılığı, haksızlığı tartışılır lakin vatandaş, mültecilerin varlığından rahatsız…

Üstelik mültecilerden rahatsızlık duyan, sadece muhalif seçmen değil…

AKP’li seçmenlerin bir kısmı mültecilerin gönderilmesini istemiyor, bir kısmı ise mültecilerin gönderilmesinden yana…

Öyle ki bunu kimi zaman sosyal medya sayfalarından da açıkça ifade edebiliyorlar…

Hatta, bu konuda muhalif seçmenden daha sertler, katılar…

Deprem zamanı mültecilerin yağmalama yaptığını, enkazdan insan kurtarma çalışmalarına yardımcı olmadığını, deprem bölgesi dışındaki şehirlerde yaşayanların ise deprem bölgesine gidecek yardımlara bir kuruş katkı sunmadığını iddia edip, tepkilerini açıkça ortaya koyanlar var içlerinde…

Bunlar yazıldı çizildi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sürecinde Esad ile buzların eritileceğinin sinyallerini verdi…

Güvenli bir bölgede yapılacak konutlara 1 milyon mültecinin gönderileceğinin sözünü verdi…

Lakin, henüz atılan somut bir adım yok…

Somut şekilde açıklanan bir plan, bir takvim yok…

Bu da seçim sürecinde halının altına süpürülen bir mesele gibi duruyor…

Hal böyle olunca da mültecileri istemeyen vatandaş, halıyı oynatıp, toz kaldırmaya başladı…

Dün bunu Dilovası’nda ve Darıca’da gördük…

Evcil bir köpeğin Suriyeliler tarafından zehirlendiğine dair iddia, ortalığı bir anda karıştırdı Dilovası’nda…

Vatandaş sokağa taştı, “Suriyeli istemiyoruz” diye yürüdü…

İddialara göre kimi Suriyelilerin evleri taşlandı…

Yine iddialara göre Suriyeliler, WhatsApp üzerinden örgütlenerek, Dilovası’ndaki vatandaşlara karşılık verdi…

Darıca’da ise bir Suriyelinin bir kız çocuğunun fotoğrafını çektiği iddiasıyla ortalık karıştı…

Doğrusuyla yanlışıyla iddialar havada uçuştu bir anda…

Yaşanan olay, ana akım medyaya kadar taşındı…

Demem o ki bir kıvılcım, ortalığı alevlendirmeye yetti…

Mülteci meselesi, provokasyona, infiale çok açık çünkü…

Bu nedenle de hızlı bir çözüm masaya yatırılmalı, bu halkla paylaşılmalı, sabırlı olunması istenmeli vatandaştan…

Çünkü bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyor vatandaş, ileride kangrene dönebilecek sorunları da şimdiden öngörerek ülkemizin mülteci yuvasına dönmesinden rahatsızlık duyuyor…

Ve bu rahatsızlığı dediğim gibi sadece muhalif seçmen değil, AKP’ye ya da Cumhur ittifakı bileşenlerine oy vermiş olan vatandaşlar da duyuyor…

Erdoğan’a oy veren yüzde 52’nin içindeki vatandaşlar da rahatsızlık duyuyor…

Mültecilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, seçimlerde bizlerin kaderini belirleyebilmesinden vatandaşların yüzde 50’den fazlası rahatsızlık duyuyor…

Dilerseniz sorun 85 milyona, kararı onlar versin: “Mülteciler kalsın mı, gitsin mi?”

Sorun ve görün, Erdoğan’a oy verenlerin ne kadarı “Kalsın” diyor…

Var mısınız?