Endişe Ağacı

Saadet Sevinç Doğan

Saadet Sevinç Doğan

Tüm Yazıları

Epeydir yazmayla ilgili sorun yaşıyordum. Bunu çözmek için kendime iyi gelen şeylere yöneldim. Aslında yazmak hep iyi gelen olmuştur ama niyeyse onda da duralayabiliyor insan. O sıralarda kitap kulübümüzde Endişe Ağacı’nı okuyalım diye konuşuldu ve ben de alıp geldim eve. MarianneMusgrove yazıyor, Doğanay Banu Pinter de Türkçe’ye çeviriyor. Altın Kitaplar Yayıevi’nin basımını üstlendiği kitabın kapağında “ Çocuk Edebiyatı Aile Terapistleri Ödülü” diye küçük bir not yazılı. Aslında bir çeşit damga gibi onaylı şeyleri çocuk edebiyatıyla yan yana düşünemem ama bazı durumlarda araçsal olarak kitabın “iyileştirici” yanından faydalanmasını isterim insanların. Dolayısıyla etrafında çocuğu endişeli olanlar varsa belki onlar için bu açıklama önemli olabilir. Bundan bağımsız olarak kitabı okurken edebiyat yanının ağır bastığını ifade etmek isterim ki, bence bu güzel bir şey.

Kitabın ana kahramanı Julietendişelerinin izlerini bedeninde gören bir çocuk. Ailesi, kardeşi, anneannesi, okuldaki zorba arkadaşı, sevdiği arkadaşlarının onun sevgisini bölüşememe noktasındaki rekabeti gibi bir sürü uğraştığı konu var Juliet’in. Bunları bazen çözemediğini düşünürken veya sorumluluğu olmayan konuları da kendi sorumluluğuna dahil ederken zorlanıyor haliyle. Tam bu noktada imdada yine bilge kişi anneanne yetişiyor. Kendi çocukluğunda ona iyi gelen endişe ağacı ve onun üzerindeki hayvan dostlarıyla tanıştırıyor Juliet’i. Çok hoş diyaloglar eşlik ediyor bu kısımda. Anneanne kendinden bahsederken, içinde olduğu duruma ve yaşlılık ile ilgili kaygılarına da çözüm arıyor bir yanıyla. Juliet’e yaşadıklarında yalnız olmadığını ve küçükken kendisinin belirli konularda endişeler yaşadığını, hatta ondan büyüklerin de yaşadığını oldukça naif bir dille anlatıyor. Juliet de yaşadıklarına belirli şekillerde tepkiler vermeye başlıyor. Ailesiyle ilgili gerilimli bir anda sesini yükseltmesi ve çok sevdiği iki arkadaşının rekabeti esnasındaki halinde mesela. Kendisini rahatsız eden konuları odasında ve duvarında yer alan ağaçta yaşayan canlılarla paylaşınca bir anlamda çözüme yaklaşıyor aslında.

Duygularıyla yüzleşip bunu ifade etmeye başlamasıyla da etrafındakiler yaptıklarının farkına varıyorlar. Anne ve baba kendi telaşından kızlarının duygularını farkedemediğini anlıyor mesela. Arkadaşları da Juliet’i seçim yapmaya zorladıklarını ve bunun nasıl yıkıcı bir hal aldığını anlıyorlar. Çocuklarda sevdiğim bir şey var, o da sizin ona sunduğunuz iyi sözcük veya eylemleri hiç beklemediğiniz bir anda size farklı bir şekilde geri getirmeleri. Juliet de böyle yapıyor. Anneanneye öyle güzel bir hediye veriyor ki, onu anladığını başka türlü ifade edemezdi. Kısacası okurken çok yönlü düşündüm. Kardeş kıskançlığı, ebeveyn tartışmaları, aile büyüklerinin yaşlanması ve akran zorbalığı. Yazar, hepsini usulca,Juliet aracılığıyla, önümüze koyuyor. Sade dili ve anlatımıyla akıcı bir okumaya bırakıyor okuru aynı zamanda. Beğenerek okudum ve şimdi 11 yaşındaki kızım okuyor. Bakalım onda neye tekabül edecek ve sonrasında nasıl bir sohbetin içinde olacağız? Açıkçası merak ediyorum, çünkü asıl alıcısı o ama çocuk büyüten herkesin de okumasını önerebileceğim bir kitap.

Endişe Ağacı