Haydi Erbakan, yoksulluk sınırını zorla görelim!
Türkiye, oldukça kritik bir seçim sürecini, neyse ki kazasız belasız bir şekilde atlattı…
Muhalefetin türlü ithamlara, yaftalamalara maruz kaldığı, muhalefet taraftarlarının da bu dile aynı şekilde karşılık verdiği seçim sürecinde, olası bir çatışma ortamının olmaması sevindiriciydi…
Seçim, sevinsek de üzülsek de Cumhur ittifakı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine sonuçlandı…
Adil bir yarış mıydı, imkanlar aynı mıydı?
Bana göre değildi…
İktidar gücüyle, ana akım medya gücüyle Erdoğan, bu seçimi söke söke aldı…
Lakin artık seçim geride kaldı, tüm bunları şu an için konuşmanın bir anlamı yok…
Seçmenin yüzde 52’si “Erdoğan” demiş…
Bu yüzden artık önümüze bakacağız…
Erdoğan’ın kazanmasına sevinenlerin mi, yoksa üzülenlerin mi haklı çıkacağını hep birlikte izleyip göreceğiz…
***
Evet, ülkede ekonomi bitik vaziyette, vatandaş pazar çantasını doldurmakta, tencereyi kaynatmakta zorlanıyor…
Buna rağmen, Erdoğan’a güvendiler, muhalefetin adayı hakkındaki iddiaları doğru sayıp, Erdoğan ile “Yola devam” dediler…
21 yıldır ülkeyi yönetene ekonomideki krizin faturasını kesmeyip, ekonomiyi düzeltecek kişinin Erdoğan olduğuna kanaat getirdiler…
14 Mayıs’ta AKP’nin oylarını eritseler de 28 Mayıs’ta Erdoğan’ı tekrar Cumhurbaşkanı seçtiler…
Peki Erdoğan, ekonomiyi düzeltecek çok ciddi planlar, programlar açıkladı mı?
Açıklamadı…
Bu krizi sona erdirebilir mi, kiraları düşürebilir mi, ev fiyatlarını, ÖTV ile şişen otomobil fiyatlarını geriletebilir mi, etin, sütün, meyvenin, sebzenin ateşini indirebilir mi, kuru sabitleyebilir mi, TL’nin değer kaybını önleyebilir mi, insanların refah seviyesini yükseltip, tencerenin kaynamasını, insanların sosyal hayata da para ayırmasını sağlayabilir mi Erdoğan?
21 yıl ülkeyi yönetip, ilk günkü aşkla, heyecanla ülkeyi bu ekonomik buhrandan çıkarabilir mi?
Yüzde 52’inin güvenini boşa çıkarmamak, yüzde 48’in de gönlünü kazanmak, 85 milyonu mutlu etmek için planı, programı nedir?
İşte asıl konuşulması, tartışılması gereken bu artık…
Seçim geride kaldı…
***
Evet, deprem bölgesindeki halkın evlerinin yapılması ve kolay ödeme koşullarının sağlanması noktasında bir vaadi vardı Erdoğan’ın, evet memurun en düşük gelirini 22 bin liraya çıkarma vaadi vardı, asgari ücrete temmuz ayında zam sözü vardı, ilk telefon, bilgisayar alımlarında vergi indirimi vardı; bunları elbette ki takip edeceğiz, lakin asıl takip edeceklerimiz başka…
En çok merak ettiğim, babası merhum Necmettin Erbakan’ın son nefesine kadar eleştirdiği, ağır iddialarda bulunduğu Erdoğan’a, adaylıktan çekilerek destek veren Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın, bu destek karşılığında imzalattığı 30 maddenin ne olacağı!
Bu şartların içinde kadın haklarıyla ilgili tepki çeken maddeler de mevcut, tüm kesimlerin benimseyeceği ekonomik maddeler de…
Ben, bu 30 maddenin ekonomiyle ilgili kısımlarıyla ilgileniyorum…
Tüm kesimleri ilgilendiren bu maddeler, Erdoğan tarafından imza altına alındığı için her birini halka verilmiş bir söz, senet olarak görüyorum!
***
Neydi bu sözler? Şöyle sıralayayım:
“Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan yatırımların gözden geçirilmesi ve varsa haksız kazancı ortadan kaldırıcı ve önleyici tedbirlerin alınması.”
“Çalışanların ve emeklilerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırından aşağıda olmamasının temin edilmesi.”
“Mazottan vergi alınmaması.”
“Engellilerin maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkarılması.”
“İlave vergi ve zamlardan kaçınılması.”
“Çiftçi, esnaf ve üreten kuruluşların faiz borçlarının silinmesi, ana paranın faizsiz yapılandırılması”
“Üretim, istihdam ve ihracat ekonomisinin uygulanması.”
“Denk bütçe ve milli kaynakların harekete geçirilerek faiz yükünün azaltılması.”
“Enerjide yerli kaynakların kullanılması, yenilenebilir enerji santralleri ile üretim yapılması ve üretimde yerli ara malları ve hammadde kullanılmasının teşvik edilerek dış ticaret açığını düşürülmesi.”
“Çiftçilere arazi değil üretim desteği verilmesi.”
“Belediyelerin borçlanmasına ilişkin tedbirlerin alınması ve israfların önlenmesi.”
“Tarımsal kotaların kaldırılması.”
“TBMM'nin Hazine'yi fonlandırmasının önündeki engellerin kaldırılması.”
“Gübre fiyatlarına en az yüzde 50 sübvansiyon uygulanması.”
***
Müthiş değil mi?
Gerçekleştirilme imkanı var mı, yok mu bilmem ama Erdoğan, bu şartların altına imza attı!
Yani Yeniden Refah Partisi seçmenine bunu söyledi, iktidar da Erdoğan da yalanlamadı…
O vakit, bu sözlerin takipçisi olmak gerek değil mi?
Özellikle de “Çalışanların ve emeklilerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırından aşağıda olmamasının temin edilmesi” sözünün…
Bakın, yanlış okumuyorsunuz, “Açlık sınırı” demiyor, “Yoksulluk sınırı” diyor…
4 kişilik bir ailenin TÜRK-İŞ verilerine göre açlık sınırı 10 bin 362 lira…
En düşük işçi maaşı yani asgari ücret şu an 8 bin 500 lira…
En düşük emekli maaşı ise 7 bin 500 TL…
YRP’nin Erdoğan’a imza attırdığı rakam ise yoksulluk sınırı, yani 33 bin 752 lira…
Erdoğan için “Sözünün eridir” dediniz, “Onlar konuşur, AKP yapar” dediniz, o halde doğru adamdan imza attığı bu şartı yerine getirmesini, bu ülkedeki hiçbir haneyi yoksulluk sınırının altında bir maaşa mahkum etmemesini bekleyelim mi, ne dersiniz?
E haydi bekleyelim, doğru zamanda, doğru durakta mıyız; Erbakan, yoksulluk sınırını ne kadar zorlayabiliyor görelim!
Ha bu arada, o duraktan o otobüs geçmezse, bunun faturasını, Erdoğan’dan sonrası için hayal kuran Erbakan’a ödetirler, hayali suya düşer söyleyeyim…