SEÇİMLER YENİ BİR DEPREMİ TETİKLER Mİ?

Arzu Yalçın

Arzu Yalçın

Tüm Yazıları

06.02.2023 tarihi pek çoğumuz için milat oldu. O gece sabaha karşı 04:17 de kimi depremle sarsılarak büyük bir korkuyla uyandı, kimi hiç uyanamadı…

Deprem bölgesi dışında olanlar o sabah uyandıklarında Türkiye’nin güneyinde kopan kıyametin vahametine inanmakta güçlük çektiler. Sabah ilk görüntüleri izlediğimde gerçek olmamasını diledim.

O günden önce de millet olarak zor günlerimiz, gecelerimiz oldu.

Ama o günden sonra hayat eskisi gibi olmadı, olmayacakta…

Bölgede çadırlar kuruldu, başka şehirlere gitmeyen insanlar kapalı bir yere girdi derken bu defa da sel vurdu, çadırlar sular altında kaldı. Adıyaman, Kahramanmaraş, İskenderun, Şanlıurfa sel felaketini de yaşadı.

İnsanlar mağdur, mahcup, gariban, perişan, yaşamanın bir yolunu ararken felaketlerin sonu gelmiyordu.

Bir yandan da erken seçim kararı ve seçim tarihinin belirlenmesi ile beraber ülkede gündem bir anda seçimlere odaklandı.

Aslında deprem öncesinde gidişat hiç de hayra alamet değildi.

Bir yanda kötü giden ekonominin yanlış politikalar ve faiz indirimi diye diretilmesi neticesinde daha da kötüye gitmesi ve dibe vurması,

Diğer yanda ekonomi yönetiminin başındaki gözlerindeki ışıltılardan bahseden Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin cümlesinde “neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşımı” ile hepimizi bir kez daha anlamsızlık ve umutsuzluk deryasına salıvermişti.

Sorun sadece ekonomi değildi elbette…

Yıllardır süren/sürdürülen adalet sistemindeki çöküş, yargının iktidarın sopası haline gelmesi/getirilmesi, hakim savcı kadrolarının yandaş ve liyakatsiz isimlerle doldurulması, adalate olan baskının açıkça gözler önünde yapılması, adalate olan inancın ve güvenin azalmasına neden oldu.

Eğitim derseniz son yıllarda üzerinde en çok oynanan, yapboz tahtasına dönen ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı ilgilendiren en önemli konu iken, sürekli yapılan müfredat ve sınav sistemi değişiklikleri ile hepimize gına geldi.

Çocuğunuzu devlet okulunda okutabilmek için imam hatip liselerinden başka seçenek bırakılmayacak hale gelindi. Özellikle lisede çocuğunuzu devlet okulunda okutmak istiyorsanız, çok az sayıdaki sınavla girilen fen lisesi dışında doğru düzgün seçenek bulunmuyor. Fen lisesine ve diğer sınavla kazanılan okullara girebilen çocuk sayısı da %10 luk dilimle sınırlı olunca geriye kalan çocuklar ve aileleri ne yapacağını şaşırıyor.

Üniversite deseniz evlere şenlik, her yerde üniversitemiz var çok şükür. Ancak bu üniversitelerin verdiği eğitim nitelik ve nicelik olarak dünya standartına uygun mudur tartışılır. Sorgulamayan, araştırmayan, özgürlük nedir bilmeyen, demokratik haklarını kullanmak istediğinde dövülen sövülen üniversite gençliğimiz var…Oysa üniversiteler her türlü fikri tartışmanın ve kişisel gelişimin yaşanması gereken aynı zamanda bilimle donatılmış kurumlar olmalılar…

Her durumda ilk olarak üniversite eğitimine ara verilmesi, uzaktan eğitime geçilmesi hiç makul değil.

2019 da üniversiteyi kazanan gençler nerdeyse uzaktan eğitimle mezun olacaklar…

Sene olmuş 2023 hala bir deprem olduğunda bütün devlet sistemi çökebiliyor,

Yardımlar geç, yetersiz yapılıyor, aksayabiliyor, çadır bile zor bulunuyor,

Dalga geçer gibi sallanan yerlerde göstermelik temeller atılabiliyor,

Bunlara yıllardır tahammül etmeye çalışan Türk milleti olarak artık ;

Liyakat ve hakikat sahibi dürüst yöneticilerle her anlamda güçlü,

Ekonomik sorunlarını aşmış,

Adaletin hüküm sürdüğü,

Teknolojik gelişmeleri yakalamış, eğitim sistemini oturtmuş donanımlı,

İnsan hayatını önceleyen ve önemseyen,

Çağdaş, bilimle, sanatla iç içe bir yönetim anlayışıyla yönetilmek istiyoruz.

Parti ayırmadan her görüş ve kesimde bu kan değişimine acil ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yıllardır siyaseti adeta meslek edinmiş, üst üste yıllardır meclis sıralarında oturmuş ve memleketin bu durumda olmasında mutlaka payı olanların artık meclis sıralarını işgal etmemesini diliyorum.

TBMM, milleti temsil ederken, aynı zamanda

Milleti refaha, adalete, güvenli, demokratik bir ülkeye sahip kılmak için var gücüyle çalışmak gereken çatıdır.

Sadece o etikete sahip olup, elini indirip kaldırdığın yer değildir.

Milletvekili aday adaylığında her partide talep çok fazla, buna sevinmek gerek. Adayların içinde liyakate ve adalete uygun olarak gerçekten milletine şevkle hizmet edebilecek fikren ve ruhen dinamik adayların seçilerek belirlenmesini temenni ediyorum.

Aday belirleme süreçlerinde demokratik usuller ne kadar çok uygulanırsa o kadar iyi adaylar belirlenir. Tabanın sesine kulak vermek gerek.

Eğer seçimlerle mevcut durumda değişiklik olmazsa, çoğunluğu aynı isimlerden oluşan bir yapı devam ederse, kan değişimi yaşanmazsa, umut filizleri yeşermez.

Yaşayacağımız çöküş en az 6 Şubat depreminin sonuçları kadar ağır olur…