“Gazeteci” olmak bakın kaç para!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

2000’li yıllarda internet kafeler yaygınlaştı…

Sonrasındaki yıllarda bilgisayarlar evlere girmeye başladı…

Ardından akıllı cep telefonları girdi hayatımıza…

İnsanlar cep telefonlarından televizyon izleyebiliyor, film seyredebiliyor, haberleri okuyabiliyor, alışveriş yapabiliyor, resmi işlemlerini e- Devlet üzerinden halledebiliyor, hastaneden randevu alabiliyor, tren-otobüs-uçak bileti temin edebiliyor…

Yani o küçücük cihaz, bizi dünyaya açıyor…

Bilgisayarın yaygınlaşması ve akıllı telefonlarla tanışmamız, biz gazetecileri de yakından ilgilendiriyordu. Basılı gazeteler, artık internet gazeteciliğine de yönelmeye başlamıştı. Akıllı telefonlar yaygınlaştıkça internet gazetelerinin sayısı da artıyordu.

Bir zaman sonra basılı gazetesi olmayan gazeteciler de internet gazeteleri kurmaya koyuldu. İnternet gazeteciliğine burun kıvıran basılı gazete patronları dahi internet sitelerine ağırlık vermeye başladı.

Çünkü basılı gazetelerde yayımlanan haberin tazeliği kalmıyordu. Haber, internet gazetelerinde çoktan yayınlanmış, okunmuş, gelişmeler anbean verilmiş oluyordu. Bunun yanı sıra basılı gazetelerde yer sınırlıydı, yazılar özetlenmek, fotoğraf sayısı düşürülmek zorundaydı. Ancak internet gazetelerinde böyle bir sınırlama yoktu. Basılı gazetelere olayı anlatan videoların eklenme şansı olmazken internet sitelerinde insanlar her türlü görsele ulaşabilir duruma gelmişti.

Bu durum basılı gazetelere ilgiyi azalttıkça azalttı, tirajlar diplere indi. Pek çok basılı gazete, ilandan pay almak için Resmi İlan Kurumu’nun şartlarını kendi imkanlarıyla yerine getirmeye başladı, yani şart koşulan tiraja ulaşmak için kendi gazetelerini bayilerden satın alır duruma geldi.

Bu durum yıllardır böyle…

Yani basılı gazetelerin yerini çoktan internet gazeteleri almış durumda.

Ama gelin görün ki devlet, tirajları doğal olarak yerlerde sürünen basılı gazeteleri, gazeteden sayarken dijital çağa ayak uyduran internet gazetelerini gazete olarak görmedi.

20 yılı aşkın süredir iktidarda olan AKP, internet gazetelerini basılı gazetelerin gerisine attı, gerekli düzenlemeleri uzun yıllar yapmadı.

Basın örgütlerinin yıllardır süren baskısı daha yeni yeni sonuç veriyor.

1 Nisan itibariyle düzenleme yürürlüğe girecek, sonrasında ise başvuran internet gazetelerinin şartlara uyumluluğuna bakılacak.

Tüm şartlar uyar ve başvuru kabul görürse artık bizlerin çalıştığı bu gazeteler, gazeteden sayılacak! Artık bizlerin de sigortamız 212’den yani basın sigortasından yatacak, bizlere de sarı basın kartı hakkı verilecek. Gerekli şartlar oluştuğunda internet gazetecileri resmi ilandan pay alabilecek.

Peki geç de olsa bir şeyler yapıldı, buna da şükür” diyebileceğimiz bir düzenleme mi bu?

Maalesef değil…

Ortada bir haksızlık, adaletsizlik söz konusu.

1 Nisan’da yürürlüğe girecek olan düzenleme sonrası, basılı gazetelerin halihazırdaki internet siteleri, şartları uygunsa başvurusunu yapar yapmaz Resmi İlan’dan pay almaya başlayabilecek.

Basılı gazetesi olmayan, sadece internet üzerinden yayın yapan gazetelere ise 2 yıl bekleme süresi konulacak. İşte haksızlık burada…

Yıllar önce yapılması gereken bu düzenleme gecikmeli bir şekilde hayata geçiriliyor ve bu gecikmenin faturası yıllardır internet gazeteciliği yapanlara kesiliyor.

Bakın mevcutta bir yasa olsa ve internet gazeteleri Resmi İlan Kurumu’na başvurmasa tamam lakin mevcutta böyle bir yasa yoktu. Doğal olarak da başvuru şansı yoktu. Yıllardır hakkı teslim edilmeyen internet gazetelerini, belli sayıda personel çalıştırma, günlük şu kadar okunma ve benzeri şartlara uyduğu halde 2 yıl bekletmenin mantığı ne o zaman?

Bir yerel internet gazetesine 8 personel çalıştırma şartı koymanın, gazetenin imtiyaz sahibini bu kapsamın dışında tutmanın mantığı ne?

Elbette ki bir site kurup, bir tane dahi personel çalıştırmadan bir ofisi dahi olmadan bu işi yapanlar ile kurumsallaşmış, tek eksiği basılı gazete olan internet gazetelerini ayırt edecek önlemler almak gerek lakin şu haliyle bu şartlar adalet barındırmıyor içinde… Bu haliyle bu düzenleme sermaye sahiplerinden yana, gazetecilerden değil.

***

Uzun yıllardır bu mesleği sürdürüyorum.

Kocaeli Barış gazetesine gelene kadar hep 212’den yattı sigortam. Çünkü basılı gazetelerde çalıştım hep. Sarı basın kartım vardı, Gazete Barış’ta başlayınca geri yolladım. 8 yılı aşkın süredir sarı basın kartı sahibi değilim. 8 yılı aşkın süredir 212’den yatmıyor sigortam. Çünkü devlet, internet gazetelerini gazete olarak saymadı.

Saymadı derken yanlış anlaşılmasın, kısmen saydı(!)

Mesela yargılanırken gazeteci olarak sayıldık!

Tekzip gönderilebildi, mahkeme kararlarıyla haberler kaldırtılabildi.

Tekzip yayınlamayanlara hapis, para cezaları verilebildi.

Basın açıklamalarına çağırıldık, mitingler için akreditasyonlar alabildik…

Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olabildik.

Kurum ve kuruluşlardan reklam alabildik…

Yani aslında basılı gazetelerden pek farklı görülmedik bu konularda ancak Resmi İlan’dan pay alamadık, 212’den sigortalanmadık…

212’den sigortalı olmadığımız için sarı basın kartına başvuramadık, 212’den sigortalı olmadığımız için yıpranma payına dahil edilmedik. Bu sigortanın sağladığı haklardan yararlanamadık.

Şimdi mevcut iktidar bir düzenleme ile geldi karşımıza…

Düzenlemenin 1 Nisan’da yürürlüğe girmesinin ardından kabul süreci tamamlandığında; sigortamız 212’ye dönüşecek…

Daha önce sarı basın kartı sahibi olduğum için çalıştığım kurum sürece dahil olabilirse sarı basın kartına bir iki ay içinde tekrar kavuşacağım. Daha önce sarı basın kartı olmayanlar ise sıfırdan başvurdukları için mezuniyet durumlarına göre 1-2 yıl bekleyecek.

Çalıştığım gazete de 9 yılı aşkın süredir faaliyette olmasına rağmen, gazete sayılabilmesi için haddinden fazla personel çalıştırmak zorunda. Bunu yaparsa da 2 yıl daha resmi ilandan pay alabilmek için beklemek zorunda.

Oysa 2 yıl bekletileceğine, Resmi İlan’dan pay alabilir duruma getirilse bu gazeteler, aldıkları bu pay ile daha fazla gazeteciye, mezuna istihdam kapısı olabilir ya da çalışanlarına daha iyi imkanlar sunabilir. Lakin bu haliyle tüm bunlar zor görünüyor…

***

Bakın basılı bir gazete kurulduğunda Resmi İlan’dan pay alabilmek için başvuru yapıp 2 yıl beklemek zorunda ancak başvurmasa bile, Resmi İlan’dan pay almasa bile basılı gazetelerde çalışanların sigortası 212’den yatıyor. Bu gazetelerde çalışanlar sarı basın kartı alabiliyor, basın sigortasının artılarından yaralanabiliyor.

Lakin internet gazeteleri için mevcutta bir yasa yok, olmadığı için de yıllardır bu imkanlardan mahrumlar. Yıllardır gazete olarak görülmüyorlar. Şimdi önlerine bir fırsat çıktı lakin şartları çok ağır. Bu şartları Kocaeli’de yerine getirebilecek kaç internet gazetesi var? Bir ya da iki tane…

Ülkede ağır bir ekonomik kriz var, her şeye zam gelirken reklamlara gelmiyor. Firmalar, giderlerinden kısacağında akıllarına ilk reklam giderleri geliyor. Sadece gazetecilik yapıp 8 personele maaş ödeyebilmek bu yüzden imkansıza yakın.

Bir basın emekçisi asgari ücret dahi alsa çalıştığı kuruma maliyeti, içine yemek de eklendiğinde 13 bin lira… 8 asgari ücretli basın emekçisinin maaliyeti aylık 104 bin lira ediyor. Yardımcı personel de bunun üzerine eklenirse sadece işçi maaliyeti yaklaşık 120 bin lira oluyor. Kirası, faturası derken maaliyet 140 bin lirayı geçiyor.

Peki ne olacak? Birçok internet gazetesi bu düzenleme sonrası Resmi İlan Kurumu’na başvuramayacak. Başvursa bile şartları yerine getiremeyecek. Ve bu durum çalışanları etkileyecek.

Basılı gazetelerde, Resmi İlan’a başvurulmasa dahi çalışanlar, basın sigortasına tabii olabilirken internet gazetelerinde çalışanlar, Resmi İlan’a başvurulmadığında ya da şartlar yerine getirilemediğinde basın sigortasından yararlanamayacak.

Yani bir internet gazetesindeki basın emekçisi gazeteci sayılırken bir başka gazetedeki basın emekçisi gazeteci sayılmayacak!

Bir gazeteci, 8 personel çalıştıracak imkana sahip değil diye internet gazetesi, gazete sayılmayacak ama sermayesi, parası olan, 8 ya da daha fazla personel çalıştırabilecek imkanı bulunanın internet gazetesi, gazete statüsü kazanacak! Yani gazeteci olabilmen, patronun zenginliğine bağlı! Çalıştığın kurumun gazete, senin ise gazeteci olmanın aylık maliyeti en az 140 bin lira…

Adalet, hakkaniyet bunun neresinde?

Patronun gücü yetmezse bu şartları yerine getirmeye, burada çalışanın suçu, günahı ne?

Böyle olmaz, olmamalı…

***

Bu kadarla da kalmıyor yasa…

Bu ağır şartların yanında düzenlemede gazetecileri otosansüre itecek maddeler de söz konusu…

Başvuru yapıp 2 yıl bekleyen ve Resmi İlan almaya hak kazanan gazetelerin, gazete statüsünü kaybedebileceği ağır yaptırımlar söz konusu. Tabii bu da yine çalışanları doğrudan etkiliyor.

Lakin olayın bu kısımlarını çok uzatmayacağım.

Amacım bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek…

Önümüz seçim…

14 Mayıs’ta ya bir değişim olacak ya da çoğunluk, mevcut iktidara devam diyecek…

Her iki durumda da gazetecilerin seçim sonrası iktidar koltuğuna oturacak olanlardan beklentileri var.

Çünkü mevcut iktidarın önümüze koyduğu düzenleme bu haliyle kabul edilebilir değil. Yumuşatılması lazım.

6’lı masanın ise “Basını özgürleştireceğiz” vaadini unutmaması, seçilmesi durumunda sesimize kulak vermesi gerek.

O halde, iktidar koltuğuna oturacak olanlara beklentilerimizi şöyle sıralayayım…

1- İnternet gazeteleri için yapılan düzenlemede şartlar yumuşatılmalı, 8 personel şartı 4-5 personele düşürülmeli…

2- Uzun yıllardır faaliyet gösteren kurumsallaşmış köklü internet gazetelerine 2 yıl bekleme şartı konulmamalı.

3- İnternet gazetelerinin imtiyaz sahipleri, Resmi İlan Kurumu’na başvurmasa dahi, personel sayısı ve tıklanma anlamında şartları yerine getiremeseler dahi, bu gazetelerin çalışanları “Gazeteci” olarak sayılmalı, 212 basın sigortasından yararlanabilmeli, sarı basın kartı sahibi olabilmeli.

4- Devlet internet gazetelerinin çalışanlarını gazeteci olarak resmen tanımasa da bizler gazetecilik yaptık, başka bir mesleği icra etmedik. Bizlere bu geçen süredeki kaybolan haklarımız geri iade edilmeli. Yani gazetecilik mesleğini internet gazetelerinde ya da televizyonlarda icra edenlerin geçmiş yıllardaki sigortaları, 212’ye dönüştürülmeli.

5- Yanlış bilgiyi yayma gibi ucu açık bir maddenin gazetecileri otosansüre iteceği aşikar. Ayrıca bu tarz bir haberden dolayı internet gazetesinin gazete statüsünden çıkarılması gibi bir ceza çok ağır. Bu cezanın sadece gazeteye değil, tüm çalışanlara kesilmiş bir ceza olması hakkaniyetli değil. Bu ucu açık madde tekrar gözden geçirilmeli ve çalışanları mağdur edecek kapsamdan çıkarılmalı.

6- Her önüne gelenin, canı sıkılanın internet gazetesi açarak Resmi İlan’dan pay almasını, hakkı olanın payını bölmesini engelleyecek kurallar, şartlar olmalı elbet ancak gazetecilik mesleğini icra edenler, bu işin okulunu okuyanlar, bu işin alaylısı olanların önü tıkanmamalı. Gazetecilik sermayeye değil, gazetecilere yaptırılmalı.

Kısacası geciken yasanın faizini bize ödetmeyin. Geciken yasanın olumlu yanlarını geriye dönük işletin, kaybolan haklarımızı iade edin. 8 personel çalıştırma mecburiyeti koymak yerine basın emekçilerinin daha iyi imkanlarda çalıştırılacağı düzenlemeler getirin. Ve korkuya, otosansüre neden olacak düzenlemeleri değil, gazetecileri maddi bağımsızlığına kavuşturacak, onları tarafsız ve özgür kılacak düzenlemeleri getirin.

Unutulmasın ki gazetecisi bağımsız ve özgür olmayan bir ülke, ileriye değil, hep geriye gider…