Artık UTANIN…!
İnsan hayatının şakaya gelmeyeceğini bir türlü anlamıyorlar.
Her şeyi siyasete alet ediyorlar.
Birinin ak dediğine diğeri mutlaka kara diyor.
Doğruya göre değil, doğruyu söyleyenin kimliğine göre hareket ediyorlar.
Son yaşanan büyük felakette gördük ki, siyaset maalesef bizi tümüyle esir almış.
Binlerce vatandaşımızın enkaz altında can vermesinin tek sorumluları siyasetçiler olmuş.
Ne acı…
Ve bunca acıya rağmen hala daha akıllanmıyoruz.
Yaşanan felaketin faturasını birbirimize yıkmaya çalışıyoruz.
Deprem bölgesinde özellikle ilk iki gün müdahalede geç kalan hükümet yetkililerini köşeye sıkıştıran muhalefet, sanki o felakette hiç payı yokmuş gibi çıkıp iktidar mensuplarını halka şikayet ediyor.
Aynı şekilde, felaketten bir gram bile kendini sorumlu tutmayan, tek bir yetkilinin dahi istifa etmediği iktidar, adeta depremde can verenlerin muhalefetin kurbanı olduğunu yaymaya çalışıyor.
***
Birkaç gündür iktidara yakın medyada CHP’li milletvekillerinin, belediye başkanlarının “kentsel dönüşüme” karşı çıktıkları konuşma videoları, eylemleri ve söylemleri konu ediliyor.
Özellikle İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in, milletvekiliyken yaptığı konuşma ulusal basında gündeme getiriliyor.
Hürriyet o konuşmasında depremle mücadelenin çok yavaş yürüdüğünü ifade ederek kentsel dönüşümle ilgili dikkat çeken yorumlar yapıyor.
Kocaeli’de yaşanan depremin bir araç olarak kullanıldığını ve bu sayede kentsel dönüşüm adı altında yeni rantlar doğduğunu söyleyerek kentsel dönüşüme karşı çıkıyor.
Hoş, Hürriyet bu konuda gayet istikrarlı bir yol izliyor.
Belediye başkanı olduktan sonra Cedit Kentsel Dönüşüm projesini kucağında bulan Hürriyet, “Ben bu işte yokum” diyerek Cedit’i üzerinden atmıştı.
Yani milletvekiliyken söylediğinin aksi yönde hareket etmedi.
Hürriyet’in zaten kentsel dönüşüme karşı olduğu biliniyordu.
***
Ha keza CHP Milletvekili Tahsin Tarhan da aynı.
O da bundan sadece birkaç ay önce Yalova Bağlarbaşı Mahallesi’nde Roman vatandaşların yaşadığı bölgenin kentsel dönüşüme alınması yönündeki karara karşı gelmişti.
Devleti vatandaşa işkence yapmakla suçlamıştı.
Yüz yıllardır atalarının babalarının yaşadığı topraklardan onları çıkarmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini bağıra bağıra haykırmıştı.
Üstelik “Genel başkanımızla sizin yanınızdayız” diyerek bunu CHP Lideri Kılıçdaroğlu adına yapmıştı.
Yıkımın yaşandığı Hatay’da da durum aynı.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da en çok can kaybının yaşandığı Emek Mahallesi’nde, belediye başkanı olmadan önce kentsel dönüşüm karşıtı miting düzenlemişti.
O da kentsel dönüşüme rant olarak bakmıştı ama şimdi inkar ediyor.
Etse ne olacak? Bu devirde teknoloji varken istediğin kadar inkar etsen de her şey ortada…
***
Kısacası deprem siyasetçilerin hiçbir zaman önceliği değildi.
Ama işin “RANT” kısmı hepsinin önceliği oldu.
İlk baktıkları yer orasıydı. İktidar, dönüşümü gerçekleştirirken yeni kendi zenginlerini yaratma derdindeyken, muhalefet o rantın kimlere gideceğiyle ilgilendi.
Hakikat ikisinin de umurlarında değildi.
İktidarsan rantçısındır, muhalefetsen ranta karşı çıkansındır.
Bunun ‘A’ partisi, ‘B’ partisi falan yok!
Yarın CHP iktidara geldiğinde rantçıları kovalayan AKP olacak.
Maalesef kafalar bu şekilde çalışıyor.
Ülkeyi düşünen yok.
***
Asırlarca ders çıkarılacak nitelikte bir felaket yaşamış olmamıza rağmen bizim siyasiler hala suçlu aramakla meşguller.
Neymiş, muhalefet kentsel dönüşüme karşı çıkmış da ondan bu haldeymişiz.
Evet… Eskiyen, çürüyen, 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan yapıların hızla dönüşmesi, depreme dayanıklı konutlar yapılması şart!
Buna karşı çıkanların savunulacak en ufak bir tarafı yok.
Ancak sırf muhalefet karşı çıktı diye depremin faturasını onlara kesemezsiniz.
Sanki muhalefeti çok dinliyorsunuz.
Sanki bu ülkede her şey katılımcı demokrasiyle yürüyor.
Biraz olsun bilimi ve aklı önceleseydiniz, kentsel dönüşüm işini gönüllü olmaktan çıkarıp mecburi hale getirirdiniz.
Bunun için kaynak ayırırdınız.
Mehmet Cengiz gibiler bağış yapsın diye beklemezdiniz.
Boş konuşuyorsunuz.
Hem iktidarın hem muhalefetin insanların acıları üzerinden siyaset yapması artık midemi bulandırıyor.
Medyanın bir güruha hizmetkar olması midemi bulandırıyor.
Duruma göre şekil ve duruş değiştiren dönek siyasiler midemi bulandırıyor.
İnsanların acıları daha taptaze.
Öyle büyük dramlar yaşanıyor ki, her birinin hikayesi alıp bizi başka yerlere götürüyor.
Kimi yitirdiklerine ağlıyor, kimi kararan hayatlarına.
Bunlar varken siz nasıl oluyor da bu kadar profesyonel siyaset yapabiliyorsunuz?
***
Evet hiçbir acı ilk günkü gibi kalmaz, kalsa yaşam olmaz.
İyi de kardeşim ayıp, yazık, günah ya!
Zamanında bir doğru etrafında buluşamadığınız için utanıp kafanızı eğeceğiniz yerde yüzsüz yüzsüz konuşuyorsunuz.
Alın işte size Cedit Kentsel Dönüşüm Projesi örneği.
CHP kentsel dönüşüme rantsal dönüşüm olarak bakıyor ve Cedit’i size bıraktı.
Peki siz ne yaptınız?
Oranın bitmesi için daha kaç yıl beklememiz gerekiyor?
Çevre Bakanlığı pandemiyi bahane etti, ihaleleri bahane etti Cedit kabak gibi ortada kaldı.
Şimdi de depremi mi bahane edecekler?
Demek ki sorun sadece muhalefetin karşı çıkışı değilmiş.
Onlar zaten anlayıp dinlemeden her şeye karşı.
Yıllardır iktidar olamadıkları için bir onu biliyorlar.
Asıl sorun ne biliyor musunuz?
Sorun, siyasilerin hesapları arasında insan hayatının en sonlarda bile yer almaması.
Maalesef bizim ülkemizde siyaset ‘BEN’ merkezli dönüyor!