14 Şubat’ta depremzedeleri sevgimizle ısıtmaya var mısınız?

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

En saf, en temiz duygularla birbirine kalbinin kapılarını açmaktır sevmek…

Merhamettir, şefkattir…

Bağlanmaktır…

Aynı yastığa baş koyabilmektir…

İyi günde, kötü günde yan yana olabilmektir…

Sırt sırta verebilmektir…

Engellerle, zorluklarla birlikte baş edebilmektir…

Üzüldüğünde birlikte üzülmek, mutlu olduğunda birlikte mutlu olmaktır…

İki kalbin birbiri için çarpmasıdır…

Fedakarlık ister, dürüstlük ister, sadakat ister…

***

Ömrüme ödül olan, hayatıma anlam katan, aşkla sevdiğim, bir ömrü birlikte geçirmeye kalbimle “Evet” dediğim sevgili eşime tüm bu duyguları bana yaşattığı için teşekkür ederim.

Benim için onunla geçen her gün özel olsa da yine de özel günler bir başka önemlidir bizim için. Asla es geçilmez. Lakin, bu kez, 14 Şubat Sevgililer Günü’nü es geçeceğiz.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan o büyük afet, tüm Türkiye gibi bizlerin de yüreğini derinden yaktı. Nice sevgililer, eşler, evlatlar, anneler, babalar kalmışken enkaz altında, henüz acılar çok tazeyken, yaralar sarılmamışken içi kaldırmıyor insanın bir kutlama yapmayı.

İşte bu yüzden sevgili eşim Nurşah Yaşar Karabıyık ile bir karar aldık, birbirimize hediye almak yerine, depremzedeler için bağışta bulunalım dedik…

Zaten elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince yanında olmaya çalıştığımız deprem bölgesindeki vatandaşlara, bir de Sevgililer Günü’nde sevgilerimizi iletmek istedik…

Bunu 14 Şubat günü yapacağız…

Milyonların bir olduğu, birlik olduğu, deprem bölgesindeki acıları yürekten hissettiği, herkesin elinden geldiğince yardımına koştuğu depremzedelere, yapılan ufak bir yardımı aktarmak değil niyetim… Farkındalık oluşturmak, bu ufak yardımı büyütmek için bu yazıyı kaleme aldım.

Başta da söylediğim gibi sevgi merhamettir, şefkattir, en saf, en temiz duyguları barındırır içinde… İnsanın bir kalbi olduğunu gösterir her şeyden önce. İşte bu yüzden kalbinize sesleniyorum her birinizin; gelin bu sevgiyi, bu merhameti depremzedelere gösterelim bu kez…

Daha önce bağış da yapmış olsanız, gelin Sevgililer Günü’nde de tekrarlayalım bunu…

Gelin, yakınlarını enkaz altında bırakan, yüreği yanan, dondurucu soğukta yaşam mücadelesi veren bu insanları sevgimizle saralım, ısıtalım. Onlara, bu özel günde yanlarında olduğumuzu bir kez daha gösterelim. Birbiri için atan iki kalbin vicdanının sesini duyuralım onlara… Bundan daha güzel hediye olabilir mi?

Birbirinize vereceğiniz herhangi bir hediye, bunun yerini tutabilir mi?

Hadi Türkiye, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde hediyeler (mont, battaniye, kazak vs…) deprem bölgesine…

---------------

Utanmanıza yetti mi?

Yaşamaya hakları olmadığını, bu dünyanın sadece size ait olduğunu mu düşünüyorsunuz gerçekten? Gerçekten toplayıp ormanlık bir alana bırakılmasını mı istiyorsunuz? Gerçekten eskisi gibi belediyelerce zehirlenmelerini mi istiyorsunuz? Gerçekten sahiplenilmeyen sokak köpeklerinin uyutulmasını mı talep ediyorsunuz?

Savaşları çıkaran, inşaatlarda malzemeden çalıp canlarımızı elimizden alan, gasp eden, tecavüz eden, sarkıntılık sapıklık eden türlü türlü insana değil de gerçekten kafayı Allah’ın dilsiz kullarına mı taktınız?

Bunun için sosyal medyada platform kuracak kadar, bu platformda onların öldürülmesini talep edecek kadar mı döndü gözünüz?

Soğuk kış aylarında önüne bir tas yemek, bir tas su koymak yerine, katledilmesini istiyorsunuz açık açık bu masumların öyle mi?

Niye? Yanından geçerken havladı diye…

Niye? Üzerine doğru geldiler diye…

Niye? Toplu halde olduklarından yanlarından geçmekten korktun diye…

Tamam, köpek saldırıları olabiliyor, bundan insanlar, çocuklar, kadınlar zarar görebiliyor lakin bu tüm sokak köpeklerinin katledilmesini istemenize sebep mi?

Siz, insanlarla iç içe olan, insanların başını okşadığı, insanların beslediği tek bir köpeğin saldırdığını gördünüz mü? En fazla araçların peşinden koşup havlarlar, hepsi bu…

Ama siz “Öldürülsün” istiyorsunuz…

Siz, başka şehirde yaşayıp Kocaeli Üniversitesinde hastane içine giren köpekten bile rahatsızlık duyacak kadar düşmansınız bu canlara…

Konya’daki barınakta kafasına vurula vurula öldürülen köpeğin katillerinden ne farkınız var sizin? Bu nasıl bir vicdansızlık gerçekten anlamak güç!

***

Şimdi sizinle birkaç görüntü paylaşacağım…

Belki vicdanınız sızlar, belki kalbiniz yumuşar, belki ıslah olur yüreğiniz…

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıma sebep olan deprem, bizlere hem büyük bir acı yaşattı hem de tüm kavgaların, savaşların, kutuplaşmaların boşa olduğunu gösterdi. Kucaklaşarak, sarılarak daha insan olabileceğimizi gösterdi. Savaş aşamasında olduğumuz Yunan geldi, enkazdan insan kurtardı; “Katil” diye nitelediğimiz İsrail sahra hastanesi kurdu, düşman dediğimiz kim varsa yardımımıza koştu. Kimse sağcısına solcusuna, şu partili bu partilisine Kürt’üne, Türk’üne bakmadan canı pahasına enkazlara koştu. İnsanlar bölgeye yardım ulaşsın diye gece gündüz demedi çalıştı, çalışıyor. Az çok maddi manevi bir seferberlik, bir kucaklaşma var. Acıdan bir ders çıkardık bu depremle, insanın insana muhtaç olduğunu gördük…

Bu depremde sadece insanın insanı değil, her zamanki gibi köpeklerin insanları kurtardığına da şahit olduk. Arama kurtarma ekiplerince getirilen köpekler, enkazdan pek çok kişinin sağ çıkarılmasını sağladı. O birilerinin düşman bildiği canların, nasıl hayat kurtardığına şahit olduk… “Köpekler uyutulsun” diyenler, yetti mi utanmanıza?

Yine enkaz başında bekleyen köpekler gördük. Sahibi enkaz altında kalan ve onun çıkmasını, çıkarılmasını gözünden yaş akarak bekleyen köpekler. Vicdanınızı sızlattı mı bu görüntü, üzüldünüz mü? Yetti mi bu vefa, bu gözyaşı utanmanıza?

Ve bir görüntü var ki tüm sosyal medyada, haber sitelerinde dolaştı durdu… Görüp de boğazı düğümlenmeyen, hüzünlenmeyen oldu mu? Depremde büyük korku yaşadığı gözlerinden okunan bir köpek ve bir kedinin sarılışı vardı bu görüntüde. Hani sürekli didişen insanlara bazen derler ya “Kedi-köpek gibisiniz” diye… İşte bu görüntüde kedi ile köpeğin bile birbirine sarılabilmesi vardı…

Hani diyorsunuz ya “Sokak köpeklerini toplasınlar, sahiplendirsinler, sahiplenilmeyenleri acısız şekilde uyutsunlar…” diye, bir kediye bile zarar vermeyen, ona sarılan, korku dolu gözlerle bakan bu köpeğe kıymalarını isteyebilecek misiniz gerçekten?

Tüm bu görüntülerde vefa, merhamet ve masumiyet var… İnsanların malzemeden çaldığı, insanların onay verdiği, insanların rant elde ettiği binaların yıkılması sonrası enkaz başında sahibi için bekleyen, ağlayan; deprem sonrası yaşadığı korkudan kediye sarılarak onu koruma altına alan ve enkazda insanları kurtarmak için arama yapan köpeklere düşman olmaya devam mı hala? Yetti mi, utandınız mı, vazgeçtiniz mi bu merhametsizlikten?

------------------

Teşekkürler AHBAP!

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan deprem, bize insanlığın ölmediğini bir kez daha gösterdi. Hala fırsatçılık peşine düşenler, hırsızlık, yağma yapan bazı alçaklar, ahlaksızlar olsa da bunlar, yaşanan güzel şeylere gölge düşüremedi.

Yıkılan binaların enkazlarından sağ çıktıkça insanlar, kendi yakınını kurtarmışçasına sevinenleri gördük. Enkazlardan çıkan cesetlere kendi yakınıymış gibi kahrolanları gördük. Düşman bildiğimiz ülkelerin yardımımıza koştuğunu, enkaz başında canlarını tehlikeye attığını, hayat kurtardıklarını gördük. İsrail’in Tel Aviv’de binaya Türk bayrağı yansıtarak Türkiye’ye “Yanındayız” mesajı verdiğini, savaş aşamasına geldiğimiz Yunan’ın enkazdan vatandaşlarımızı kurtardıktan sonraki sevincini gördük. Dünyanın dört bir yanından gelen yardımları, arama kurtarma ekiplerini gördük. Biz bu depremde sağcının, solcunun, Alevi’nin Sünni’nin, Kürt’ün, Türkün, Laz’ın, Çerkes’in, Arap’ın, İngiliz’in, İsraillinin, Yunan’ın, Ermeni’nin, kısacası tüm insanlığın birbirine muhtaç olduğunu, yeri geldiğinde birbirine düşman edilenlerin nasıl kardeş olduğunu, nasıl birbirinin yardımına koştuğunu gördük.

Canımız yanıyor, yüreğimiz kanıyor, büyük bir acıya, büyük bir yıkıma şahitlik ediyoruz… Lakin bu acının içinden umut çıktı. Bu acı, bize insanlığımızı hatırlattı. Bu yıkım bize kutuplaşmanın değil, sarılmanın, düşmanlığın değil kardeşliğin bizi ayağa kaldırabileceğini hatırlattı. Bir zaman sonra belki unutacağız yine bu güzel duyguları, yine kavga edeceğiz birbirimizle, yine düşman kesilecek ülkeler birbirine lakin bu büyük yıkımın enkazından sağ çıkan umut, hep yaşayacak.

***

Bu güzellikler içinde artı parantez açmak istiyorum Haluk Levent ve AHBAP’larına… İyiliği AHBAP’ları ile yaydı tüm topluma. Nerede biri düşse gidip o kaldırdı. Nerede bir muhtaç varsa yardımına koştu. Siyasete bulaşmadı, dik duruşundan hiç taviz vermedi. Bunca kutuplaşma, güvensizlik içinde tüm kesimlerin tek güvendiği isim oldu. Emekleri, çabası, iyilikleri ile ne kadar güzel bir adam olduğunu tüm dünyaya gösterdi. ABHAP’ların ile birlikte çok yaşa sen Haluk Levent. İyi ki varsın.


14 Şubat’ta depremzedeleri sevgimizle ısıtmaya var mısınız?


Kahramanmaraş deprem