Kötürüm bırakana, tekerlekli sandalye teşekkürü!

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

8 bin 500 lira…

En az 3-4 bin lirası kira…

En az 1500 lirası fatura…

Geriye kaldı 3 ya da 4 bin lira…

Bozdur bozdur harca!

Özelleştirdiniz…

Devlete ait fabrika bırakmadınız?

Niye?

Petkim’den, TÜPRAŞ’tan zarar mı ettiniz?

Şeker fabrikalarını kapattınız?

SEKA Kağıt Fabrikası’nı kapattınız?

Niye?

Çalışmıyorlardı”, “ATM personeli gibiydiler” gibi gerekçeler sundunuz SEKA’yı kapatırken; çalıştıramaz mıydınız, disiplini sağlayamaz mıydınız?

Cumhuriyet kazanımlarını satarken hazıra dağ dayanmayacağını düşünemediniz mi? Saraylarla, lüks makam araçlarıyla itibar olacağını kim söyledi size?

Sadece vergiyle geçinmenin sancılarını yaşayacağımızı akıl edemediniz mi?

Özel sektörün insanlara en azı verebileceğini, çoğu işverenin cömertliğinin asgari ücreti aşamayacağını bilemediniz mi?

Asgari ücret ya da biraz üzeri bir maaşla çalışan milyonlarca insan varken bu durumun diğer sektörleri de etkileyeceğini öngöremediniz mi?

Para dönmediğinde esnafın da emlak sektörünün de diğer pek çok sektörün de sıkıntıya düşebileceğini anlayamadınız mı?

Evet, dönmüyor para piyasada…

8 bin 500 lira olarak şubatta cebe girecek olan asgari ücretin en az 3-4 bin lirası kiraya gidecek, en az bin 500-2 bin lirası faturalara gidecek. Yani sadece bu iki kalemdeki gider, en az 4 bin 500-6 bin lira arasında… Geriye kalan 2 bin 500-4 bin lira ile gelir mi ayın sonu?

Bu vatandaş bırakın ev, araba almayı, hatta bırakın dengeli beslenmeyi, yaşayabilir mi bu para ile? Ya ek iş yapıyor, gece gündüz çalışıyor ya da hanesinde ikinci biri daha çalışmak zorunda kalıyor. Lakin, o bile dengeli beslenmeye, ayın sonunu doğru düzgün getirmeye yetmiyor…

Hani Türkiye’yi eski ve yeni diye kategorize ediyor ya AKP iktidarı; bakın eski Türkiye’ye atıp tutan amcalara, teyzelere; “Sürekli telefonunu çıkar, tutumlu ol, ayağını yorganına göre uzat” diye gençlere, vatandaşlara çıkışıp, ülkedeki ekonomik gidişata laf ettirmiyorlar…

Sürekli yağ kuyruğundan, hastane kuyruğundan ve benzeri şeylerden söz ediyorlar.

Bu amca ve teyzeler, eski Türkiye’de yapmışlar birikimlerini, iyi bir primden yüksek aylık bağlama oranıyla emekli de olmuşlar; eee ulaşım da ücretsiz; onlara ne var ki?

Evet, zamanında belki de soğan ekmekle, çayla simitle, sosyal hayat yaşamadan gün tüketti, ay tüketti, yıl tüketti bu insanlar… Lakin çok büyük bir kısmı bunu maaşları yetmediği için yapmadı; ev sahibi olabilmek, araba sahibi olabilmek için yaptı, çocukları için yaptı. Evi ya da evleri var pek çoğunun… Hatta çocuklarına dahi ev alanlar, araba alanlar var. Çocuklarına iş kurabilecekleri sermayeyi sunanlar var. Üstelik bunu büyük bir kısmı tek maaşla yaptı. Bugün ortalık araçla doluysa, insanlar hala ev alabiliyorsa; bu eski Türkiye’de çalışanların çocuklarına sundukları imkanların yansıması…

Keşke sizleri savunurken bunların bilincinde olmayan o amcalar, teyzeler gibi siz iktidar sahipleri de Cumhuriyet yatırımlarını satmak yerine üzerine koyabilseydiniz… Keşke tarım ve hayvancılık ülkesinde en azından tarım ürünleri ve et, bu denli pahalı olmasaydı. Keşke insanlar, eski Türkiye’de olduğu gibi devlet garantisi altında çalışabilme şansı yakalasaydı. Keşke o amcalar, teyzeler gibi tutumlu davrandığında birikim yapabilecekleri çalışma şartları olsaydı yeni Türkiye’dekilerin de. Sattınız, özelleştirdiniz, özel sektörün insafına bıraktınız yeni Türkiye’de vatandaşı…

3 çocuk yapın” diye nasihat edip, kendini geçindiremeyen insanların bu çocuklara nasıl bakacağını hesaplamadınız. Bu çocuklara iyi bir gelecek sunacak imkanları aldınız insanların elinden…

Aylık bağlama oranını yüzde 28’e düşürüp, emeklilik yaşını 65 yaparken; hayatı boyunca asgari ücret ya da bir tık üstünde çalışmak zorunda kalacak insanların, emekli olduktan sonra daha da rezil şartlarda bir hayat süreceğini umursamadınız…

Bugün en düşük emekli maaşı alan insanlara 5 bin 500 lirayı reva gördünüz, bu insanların hayatını nasıl idame ettireceğini tınlamadınız…

Bu ülkede büyük iş adamlarına; geçilmeyen köprünün garantisi var, geçilmeyen otoyolun garantisi var, uçulmayan havaalanının garantisi var, kur korumalı mevduatın garantisi var ama emekliye çalışmadan yaşamanın garantisi yok!

İnsan doğar, önce emekler, sonra yürümeye ve koşabilmeye başlar… Yeni Türkiye’deki çalışma hayatı ve emeklilik sistemi, sürekli emeklemeyi ve sonrasında da sürünmeyi garanti ediyor! Yapılan sosyal yardımlar ise kendi ayakları üzerinde durması, kötürüm bırakılarak engellenen vatandaşa, kötürüm bırakan tarafından tekerlekli sandalye vermeye ve vatandaştan teşekkür beklemeye benziyor!

Peki ne yapsın vatandaş böyle ‘Yeni’yi?