Sen neymişsin be ‘AHMAK’!
Atatürk’e türlü hakaretlerde bulunanlara itibar gösterenler…
Cenazesinde ön sıralarda saf tutanlar…
Rakiplerine; “Hain”, “Terörist”, “Zillet”, “Şerefsiz”, “Alçak”, “Zürriyetsiz” gibi sözler sarf edenler…
Ağızlarından hakaret eksik olmayan siyasiler…
Bunların hiçbiri yok bu ülkede, herkes birbirine çok kibar, çok seviyeli sözler sarf ediyor, her şey ak pak da bir Ekrem İmamoğlu’nun “Ahmak” sözü mü kirletti tüm siyaseti?
AKP’liler, “Bayağı kadın, o…pu” anlamına gelen “Sürtük” kelimesini, “Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan, zekâsı pek gelişmemiş” anlamına gelen “Ahmak” kelimesinden daha ağır bir hakaret olarak mı algılıyor, yorumluyor yoksa?
Nedir bu “Seviyeli siyaset” edaları…
Daha geçtiğimiz haftalarda İYİ Partili bir vekil, AKP’li bir vekil tarafından Meclis’te hastanelik edilmemiş gibi nedir bu örnek parti havaları?
Kimse hikaye anlatmasın bu konuda, al birini vur ötekine denecek durumdasınız hepiniz…
“Sokak ağzı, kahvehane ağzı” gibi benzetmeler yapmayın boşa, Soylu’nun da İmamoğlu’nun da nicelerinizin de kullandığı bu ve benzeri sözler artık “Siyaset ağzı” oldu…
Maalesef, seviye yok siyasette…
Ama ilginçtir ki “Sürtük”, “Şerefsiz”, “Hain”, “Alçak”, “Zürriyetsiz” gibi onca ağır itham varken, ki bunların içinde en ağır olanı, sinkaflısı “Sürtük” ifadesiyken, üstelik bu ifade bir kitleye yönelik kullanılmışken, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, İmamoğlu hakkında verilen kararı, “Biz isteriz ve dileriz ki tüm siyasi rakiplerimiz hakarete varan, davalara konu olan açıklamalar yapmasın. Ancak meydanlarda gümbür gümbür demokratik bir yarış yapalım” diye yorumluyor…
Ee insan da bu kadar toz kaldıran, AKP’ye siyasette seviye çağrısı yaptıran “Ahmak” kelimesi için, “Sen neymişsin be Ahmak?” demeden edemiyor(!)
***
Peki Ekrem İmamoğlu’na seçim yasağı getirtecek, ona hapis cezası verdirecek kadar ağır olan nedir?
“Ahmak” kelimesi, bir insanın siyasi hayatını bitirecek, onu hapse attıracak kadar ağır bir ifade mi?
Ki bu ifadeyi önce Bakan Süleyman Soylu, İmamoğlu’na yönelik kullanmışken…
Ki bu ifadeyi İmamoğlu, Soylu’ya iade etmek için sarf etmişken…
Hukuk profesörleri bu açıklamada muhatabın YSK değil, Süleyman Soylu olduğu yorumunu yaparken; İmamoğlu’na bu siyasi yasak, bu hapis cezası nasıl bu kadar basit verilebildi?
Yargının verdiği kararı “O verdirdi, şu verdirdi” gibi iddialarla, ithamlarla yorumlamayacağım…
Lakin kararı doğru bulmadığımı, ağır bulduğumu ve bu karara saygı duymadığımı net bir şekilde beyan ediyorum…
***
Peki bu karar, siyasette kime ne getirir, kimden ne götürür? Yani bu kararın siyasete yansıması ne olur, bunu ele almak lazım…
Çok değil, birkaç yıl geriye gidelim, 2019 yerel seçimlerini hatırlayalım…
Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur ittifakının adayı Binali Yıldırım’ın yarıştığı İstanbul’da, ajanslardan önce, Binali Yıldırım’ın önde olduğuna dair haberler geçilmiş, AKP’liler teşekkür afişlerini şehre asmaya başlamış ancak seçimin sonucu tam tersi olmuştu. İmamoğlu, az bir farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanmayı başarmıştı…
İBB Meclisi’nde Cumhur ittifakı üstünlüğü vardı, ilçelerde de tablo öyle idi, lakin mega şehir İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanlığı yıllar sonra CHP’li bir isme, İmamoğlu’na kaptırılmıştı.
Çıktılar, “Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu” gibi ilginç bir söz sarf edip, seçimlere itiraz ettiler…
Arada çok fazla bir oy farkı yok, olabilir, itiraz edebilirler…
Başka kentlerde muhalefetin itirazları kabul olmasa da AKP’nin İstanbul’daki itirazları haklı bulundu,
kabul edildi, seçimi yenileme kararı alındı…
Ancak zarfın içerisine 4 pusula atılmıştı, nasıl olmuştu da 3’ü geçerli 1’i geçersiz sayılmıştı…
İşte kafa karıştıran, garipsenen buydu…
Tepkilerin sebebi buydu…
Peki ne oldu?
23 Haziran’da seçim yenilendi, 31 Mart yerel seçimlerinde 30 bine yakın olan oy farkı, 23 Haziran’da 800 bini aştı…
Neden? Çünkü vatandaş 4 pusuladan 3’ünü geçerli, birini geçersiz kılan kararı adaletli bulmadı. Bunun faturasını da Cumhur ittifakına kesti…
“Çaldılar” iddiasının bir iftira olduğu da böylece ortaya çıkmış oldu!
“YSK bağımsız, tarafsız karar verdi, AKP’nin bu işte bir suçu yok” diye yorumlasaydı vatandaş bunu, İmamoğlu, “Mağdur” görülmeseydi vatandaş tarafından belki de Yıldırım bu seçimi kazanabilirdi ya da yine 30 bin civarı bir oy farkıyla kaybederdi.
İşte bu yüzden vatandaşın dün İmamoğlu için verilen hapis ve siyasi yasak kararını nasıl yorumlayacağı hem Cumhur hem de Millet ittifakı için büyük önem arz ediyor…
Ülkeyi kim nasıl yönetirse yönetsin, kim kendini ne kadar güçlü görürse görsün, güç her zaman milletindir. Asıl olan millettir. Vekil olanlar, ellerindeki gücü nasıl milletten alıyorsa, o güç millet tarafından geri de alınabilir… Bundan sebep vatandaşın yorumu, dünkü mahkeme kararını, AKP’nin ya da muhalefetin nasıl yorumladığından çok daha önemli…
“Sen ahmaksın diyene, ‘Hayır ahmak sensin’ demek nasıl siyasi yasak getirir, nasıl hapis cezası getirir milyonların oyuyla başa gelmiş bir belediye başkanına?” diye sorabilir vatandaş, olayı bu bakış açısıyla yorumlayabilir…
Çok basit bir sebepten bu denli ağır bir cezanın verilmesini garipseyebilir vatandaş, buna öfkelenebilir…
Anketlerde İmamoğlu isminin öne çıktığını, Cumhur ittifakının İmamoğlu’nun önünü bu şekilde kesmek için yargıyı baskıladığını kafasında kurabilir vatandaş…
İşte bu, olayı bu şekilde yorumlayanların gözünde İmamoğlu ve Millet ittifakını “Mağdur” yapar…
Tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi…
Halkın kafasında oluşacak bu yorum, Cumhur ittifakının lehine olmaz…
***
Olayı, “Yargı bağımsız karar verdi, hakaretin bedeli buydu” şeklinde yorumlayanlar da elbet var, lakin 23 Haziran’da yenilenen seçimlerde de bu yorumu yapıyordu bu insanlar. Diğer türlü yorumlayanların sayısının çok daha fazla olduğu, seçim sonuçlarında ortaya çıktı…
Bu yüzden mahkemenin vermiş olduğu karar, olası Yargıtay onayı ile kesinleşmeden AKP’lilerin Millet ittifakından daha çok tepki göstermesi gerekiyordu bu karara… Bir “Ahmak” kelimesiyle siyasi yasak, hapis cezası oluşmaması gerektiğini savunması gerekiyordu. Ama ilk açıklamalar böyle olmadı, “Bağımsız yargı kararı” deyip geçtiler! Üstüne bir de “Siyasette temiz dil” dersi verdiler!
AKP için daha da tehlikelisi; tabandaki fanatik isimlerin bu karar sonrası karardan duydukları sevinci paylaşımlarına yansıtması, İmamoğlu ile dalga geçen paylaşımlar yapması oldu…
Bu paylaşımlar, kendi partilerinin ayağına sıkmaktan başka bir şey değil!
Bu mahkeme kararını doğru bulup, tepkileri üzerlerine daha da fazla çekmekten başka bir şey değil!
Bunu yenilenen İstanbul seçimleri sürecinde anlamaları gerekirdi…
Anlamamışlar!
Ne diyeyim; anladıklarında iş işten geçer, bize de “Geçmiş olsun” demek düşer!