O hesabı size paşa paşa ödetirler!
Kendilerini size anlatmak için ellerinden geleni yaptılar, 2 milyon kişiyle alanlarda tarih yazdılar, görmezden geldiniz…
Yerel seçim öncesi “Bizi bizden dinleyin” diye defalarca kapınızı çaldılar, umursamadınız; sandık resti çektiler diye üzerlerinde “Siyasetin arka bahçesi” algısı oluşturup muhalefetin kucağına attınız, yerel seçim sonuçlarında sizlere artçı şoklar yaşattılar, “Seçim kaybetme pahasına yok” diyerek yüzlerine kapı kapatma cesaretini gösterdiniz…
Peki ne oldu şimdi?
Anketler önünüze geldikçe çıkış yolu olarak yine onları gördünüz…
Suratına kapı kapattığınız EYT’lileri, seçim yatırımı olarak gündeminize aldınız…
Ve ortaya şu sonuç çıktı…
Bu insanlar, sizin dediğiniz gibi türemiş değilmiş...
Bu insanlar yandaş kalemlerin dillendirdiği gibi köpük değilmiş…
Bu mesele, sizin dediğiniz gibi boş iş değilmiş…
Bu mesele sizin dediğiniz gibi Hazine’yi çökertecek bir yük değilmiş…
Demediğinizi bırakmadınız…
Şimdi tükürdüğünüzü yalıyorsunuz…
***
Hükümet cephesinde EYT’nin özeti bu.
Bir de işveren cephesine bakalım…
Şoktalar diyebilirim…
“OHAL’i grevleri bastırmak için kullanıyoruz” diyebilecek kadar işverenden yana taraf olanların, şimdi işçiden yana tavır takınmak zorunda kalmalarını idrak etmeye çalışıyorlar!
“Seçim kaybetme pahasına yoktan”, “Biz çözeriz”e geldiler!
Şaşırmamak elde mi?
Bu yüzden iş veren cephesi de EYT’yi konuşmaya başladı…
Önce Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, bugün de Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk, EYT konusunda açıklamalarda bulundu…
İkisinin de kurduğu cümleler aynı!
EYT meselesinin çözümüyle ilgili “İşletmeler için kıdem tazminatı yükü ve nitelikli eleman kaybı gibi yeni sorunlara yol açabileceğini düşünüyoruz” diyen başkanlar, her iki tarafın da mağdur edilmeyecek şekilde bu sorunun çözümünü talep etti…
Peki 1999 yılında, bir gecede yasa değişirken sesleri çıkmış mı?
AKP iktidarı döneminde aylık bağlama oranı düşürülürken sesleri çıkmış mı?
20 yılı aşkın süredir bu insanlar, “Kazanılmış haklarımızı geri verin” diye bağırırken bu çığlığa kulak veren olmuş mu?
Bir kısmı çalışanınız olan bu insanlara “Türemiş” dendiğinde, bir tanesi çıkıp da “Onlar bizim kalifiye elemanlarımız, emektarlarımız, türemiş diyemezsiniz” demiş mi?
Olmamış…
Susmuşlar hep…
Yıllarca onlar için çalışan, onların işlerini büyütmesine katkı sunan bu insanların yaşadığı mağduriyeti görmezden gelmişler…
Şimdi ise EYT’yi konuşuyorlar… Bir kere bile ağızlarına almadıkları “EYT” şu sıralar dillerinden düşmüyor…
Çünkü yaşatılan mağduriyetin yönü kendilerine doğru dönmeye başladı!
Aralık ayında TBMM’ye gelecek olan EYT düzenlemesi toplu tazminat ödemeleri nedeniyle bütçelerini zorlayacakmış…
Nitelikli (kalifiye) eleman kaybı oluşacakmış…
İki tarafın da mağdur edilmeden bu işin çözülmesi gerekiyormuş!
Hadi ya!
Yıllardır bir taraf zaten mağdur!
“Susma sustukça sıra sana gelecek” diye bağırdılar yıllarca…
Ve sıra size geldi…
Bugün “Nitelikli eleman” dediklerinize, dün “türemiş” denildiğinde susmanızın, çalışanınızın hakkını savunmamanızın bedeli bu…
Hesap birikirken “Nasıl olsa çözmezler” deyip, gözlerinizi, kulaklarınızı kapattınız…
Şimdi hesap kabarmış bir şekilde size kaldı!
Bu saatten sonra ne konuşsanız boşa!
O hesabı size paşa paşa ödetirler!
Bilirsiniz, kendi hatalarının bedelini başkalarına ödetmekten çekinmezler!