Hediye Tohum
Gilles Abier’in kaleminden mizah dolu, okurken kıkır kıkır güleceğiniz bir kitap var elimde. Türkçe’ye Elif Aksu Kaya çeviriyor ve resimleyen de Çağla Yiğit. Hediye Tohum’daki ana karakter olan İgor doğum günü için oldukça heyecanlı birisi ama dedesi bu heyecana ortak olunca işin rengi değişiyor.
İgor aslında tüketim kültürünün içinden bir çocuk. Belki de okuyan herkes için maalesef artık “sıradan”laşan davranışlar ve cümleler geliyor ondan. Ancak bireyselliğin artık bencilliğe dönüştüğü bu karakterde etrafındakiler de zarar görmeye başlıyor. İşte tam bu noktada dede devreye giriyor. İgor’un sabırsızlıkla beklediği hediyelerin hepsini toplayıp kendi evine taşıyor ve geride ona sadece bir tohum bırakıyor. Bu tohumun büyüyüp meyve verdiğinde hediyelerini geri getireceğini söylüyor. Hayal edin İgor’un öfkesini ve hayallerinin nasıl yıkıldığını. Toprakla ilgili olanların bileceği gibi, rutinde yürütülmesi gereken işler vardır ve bunları aksatmak elinizde büyüyen canlıya zarar verir. İşte zamane çocuklarının beklemek, sabretmek konularındaki sıkıntıları bu kitapla sanki gün yüzüne çıkıyor. İgor haliyle bu tohumun bir bitkiye dönüşme ve sonrasında meyve verecek hale gelmesini beklemek istemiyor. Ancak karşısında oldukça kararlı bir dede var ve geri adım atacak gibi de durmuyor.
Böylece macera başlıyor. İgor elindeki ata yadigari tohumun bakımı üstlenirken yavaş yavaş değişip dönüşmeye başlıyor. Elbette bu süreçte küçük kız kardeşinin de etkisi oldukça fazla. Çabalamak, emek sarfetmek, karşılıksız bir şeyler yapmak İgor için yeni deneyimlenen şeyler arasında yer alıyor. Böylece günden güne tohumun bitkiye dönüşmesi ve en sonunda meyve verdiği ana ulaşıyor ana karakter. Tam da aynı gün dede eve geri geliyor ve hediyelerini veriyor İgor’a ama İgor bu bitkiden ayrılmak istemiyor. Böyle yazdığım gibi birkaç cümle ile değil de bolca heyecanlı olay ve kahkaha eşlik ediyor okumamıza. İgor’un öfkesi, patlamaları, heyecanı, kızgınlığı satırlardan yanımdaki dinleyicilere bulaşıyor. Öylesine içine alan bir kitap yani. Kitabın arka kapağına da bu dinleyicileri de benzer sürece dahil eden tohumlar eklenmiş. Evde bir şamata koptu haliyle. İçinde; domates, biber, kavun, karpuz, kabak ve roka tohumları var ve hepsi de yerli, ata tohumları. Küçük Cadı heyecanla babasına koştu, malum bizde toprağa daha yakın olan o. Ben sevme kısmında daha aktif rol alıyorum galiba. Neyse mesele bu değil, mesele vakti geldiğinde o tohumların toprakla bütünleşeceği ve benzer sürecin bizim evde de yaşanacak olması. Bakalım İgor gibi; bizimkiler de mutlu sona ulaşabilecek mi? Ben de meraktayım. Çağrışımları, aktarmak istediği ve sürükleyiciliği ile size ve yanınızdaki dinleyicilere iyi gelecek kitaplardan Hediye Tohum. Bir de yaşı kaç olursa olsun; bence bir kitabın sayfalarında beraber gezinmek oldukça güzel bir şey, hele hele kahkahalarınız benzer yerlerde yükseliyorsa hayattaki mutlu anları yaşıyorsunuz demektir. Beraber okumanın bana artısı bu oluyor işte. Uyurgezer Kitap’a bu güzel hediyeleri için teşekkürler, hem kitabın basımını üstlendikleri, hem de hediye tohumları için.
