KILIÇDAROĞLU EZBERLERİ BOZDU!

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Genel seçimlere bir yıldan daha az bir zaman kaldı.

Herkes altılı masanın adayının kim olacağını merak ediyor.

Yapılan anketlerde Erdoğan’ın güç kaybına uğradığı, gittikçe aşağı doğru evrilen bir ivmesi olduğu görülüyor.

Fakat muhalefet açısından değerlendirirsek, Erdoğan’ın anketlerdeki düşüşü hala beklenen seviyede değil.

Bana göre bunun sebebi, millet ittifakının-altılı masanın adayının netleşmemiş olmasıdır.

O masadan çıkacak isimle birlikte Türk siyasetinde bambaşka şeyler olacak.

Erdoğan’ın hangi isimle yarışacağı, ortaya nasıl bir model konulacağı, hangi vaatler sunacağı, masadaki liderlerin ve temsil ettikleri partilerin ülke yönetiminin neresinde rol alacağı gibi konular hayati önem taşıyor.

*

Uzun süredir enformasyonu yönetme becerisini muhalefete kaptıran, gündem belirlemekte zorlanan,

Muhalefetin belirlediği gündemlerin peşine takılmak zorunda kalan bir iktidarla karşı karşıyayız.

Bu da Erdoğan’ın eskisi kadar rahat olmadığının bir kanıtıdır.

Nasıl rahat olsun ki?

Ekonomi almış başını gitmiş, açlık sınırı beş bin lirayı geçmiş, yoksulluk sınırı 15 bin liraya dayanmış, her şey ateş pahasıyken Erdoğan rahat konuşabilir mi?

Bu konuda ne kadar zorlandığını bayram tatili esnasında gördük.

Erdoğan herkesten sadece sabır isteyebildi, metanetli olmalarını bekledi.

Milletin sabredecek hali kalmadığını aslında o da görüyor ama ne yaparsa yapsın toparlayamıyor.

Zamanında içine düştükleri güç sarhoşluğu sebebiyle bugün hepimiz koca bir çıkmazdayız.

Türkiye’yi aile şirketi gibi yönetmeye kalkmalarının diyetini maalesef hep birlikte ödüyoruz.

Ekonomiyi düzeltsin diye sürekli paranın başına getirilen farklı isimlerden mucize bekliyoruz.

Fakat o mucize hala gerçekleşmedi.

Kısa vadede gerçekleşmesi de pek mümkün görünmüyor.

*

Bunlar olurken bir taraftan da hayat devam ediyor.

Bir şeyler yapmak lazım!

Sadece erken seçim olsun, getirin sandığı demekle olmuyor.

Bu memleket hepimizin, hepimiz aynı gemideyiz, dolayısıyla iktidarı doğru işler yapmaya zorlamak gerekiyor.

İşte bu noktada Kemal Kılçdaroğlu’na ayrı bir paragraf açmak istiyorum.

*

CHP Lideri Kılıçdaroğlu son zamanlarda vatandaş adına alkışlanacak hareketler yapıyor.

Erdoğan’ın direttiği pek çok konuda olumlu adım atmasını sağlıyor.

Bunlardan en önemlisi asgari ücret konusu idi.

Kılıçdaroğlu’nun ısrarla üstüne gitmesiyle asgari ücrete tarihi zam yapıldı.

Yetmedi altı ay sonra bir daha yapılması konusundaki ısrarını sürdürdü.

Ha, asgari ücrete yapılan zam yeterli mi, tabiki değil ancak muhalefet bastırmasaydı, seçim kaybetme korkusu olmasaydı bu kadarını bile yapmaya niyetleri yoktu.

İşte biz buna hayalimizde olan “yapıcı muhalefet” diyoruz.

Taşeron işçilere kadro verilmesi konusu da öyle…

Ha keza emekliye bayram ikramiyesi,

TRT Katkı Payının faturalardan kaldırılması,

3600 Ek Gösterge ve şimdi de öğrencilerin KYK borçlarının faizlerinin silinmesi…

*

Vatandaşa az da olsa nefes aldıran bu hamlelerin hepsinin gerçekleşmesi için Kemal Kılıçdaroğlu iktidara adeta tazyik yaptı.

Göreve geldiklerinde sosyal devlet olacaklarının işareti olan adımların atılmasını sağladı.

Ve öyle sanıyorum ki sırada EYT’nin çıkması var!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çift dikişçiler” diye adlandırdığı ve asla hoş bakmadığı EYT konusu adım adım sonuca gidiyor.

Durum buyken Kılıçdaroğlu halktan taktir görüyor.

Sosyal medyada Kılıçdaroğlu’na yağan teşekkürlerden ise AKP’liler rahatsız oluyor.

Belli ki zorlarına gidiyor.

CHP’yi AKP’nin icraatlarına çökmeyle, diğer bir ifadeyle; sahiplenmeyle suçluyor.

*

Aslında onları da bu konuda anlamak lazım.

Karşılarında bambaşka bir Kemal Kılıçdaroğlu görüyorlar.

“Bay Kemal” diye alay ettikleri o Kemal, iktidarı söylemleriyle köşeye sıkıştırıyor, dahası eylemselliğe zorluyor.

Haliyle alışık oldukları bir durum değil.

Eskiden ne derlerdi?

Erdoğan’ın varlık sebebi olarak Kılıçdaroğlu’nu görürlerdi.

Şimdi aynı şarkıyı söyleyemiyorlar.

Kılıçdaroğlu Türk siyasetine yön veren, farklı fikirlerin bir masada toplanmasını sağlayan,

Bütün kibirlerinden arınmış temiz bir siyaset adamı olarak AKP açısından tehlike olmaya başladı.

Dolayısıyla o masadan Kılıçdaroğlu’nun ismi çıkarsa buna hiç şaşırmayacağım gibi;

Hakkı olduğu kanaatini taşıyorum.

Zaten Kılıçdaroğlu aday olmadığı taktirde iktidar kanadı bu kez geçmişte olduğu gibi Kemal Bey’i korkaklıkla suçlayarak siyasi prim elde edecektir.

Bunda da son derece haklı olduklarını düşündüğümü belirteyim.

Onca şeyi yapan bir insan neden adaylıktan çekinsin?

*

Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler.

Önemli olan isimler değil, o isimlerin memlekete faydaları ve zararları.

Kılıçdaroğlu son zamanlarda memleket adına faydalı işlerin olmasına katkı sağlıyorsa milletçe bunu yok sayamayız.

Bugüne kadar kendisine karşı yapılan “çamur siyaseti” miadını doldurdu.

Bambaşka bir Kılıçdaroğlu profili izliyoruz.

Bakalım neler olacak?

--------------------

Dip Not:

Önümüzdeki hafta başına kadar buralarda olmayacağım.

Geldiğimde aynı hızla devam…