İKİ İLÇE BAŞKANI İKİ FARKLI MUAMELE…

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

İki siyasi parti, iki ilçe başkanı ekseninde size farklı bir pencere açacağım.

Siyasette emeğin, hakkaniyetin geri planda olduğuna kanıt sayılacak iki farklı davranış biçiminden söz edeceğim.

İlk örneğimizde CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar var…

*

Haberlerimizi takip edenlerin bileceği gibi, İzmit Belediyesi’nin İBB ile ortaklaşa gerçekleştirdiği

Kiptaş İzmit Çınar Evler Projesinin kura çekilişi sırasında

CHP’li İzmit Belediyesi’nin CHP’li ilçe başkanı Hakan Çakar’a “protokol saygısızlığı” yapılmıştı.

Çakar, Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı kura çekilişi organizasyonunda o ilçenin örgüt başkanı olarak protokole oturtulmadı.

Son anda ön sıranın en sonuna bir sandalyede yer bulan Çakar’a yapılan bu muamele muhabirimiz Merve Dişli’nin gözünden kaçmamıştı.

Yaptığımız haber üzerine Hakan Çakar’dan anlayan için çok sitemli, adrese teslim bir cevap gelmişti.

Çakar o mesajda neler demişti, önce onu bir hatırlayalım:

*

“İlçe Başkanlığım süresince partililerim, İzmit halkı ve değerli basın mensupları bilir ki; birçok zaman, evimden, ailemden, özel hayatımdan feragat ederek yaptığım çalışmalarda İzmit halkı ile yan yana olmaya, birçok zaman protokol yerine halkımın içinde yer almaya gayret ettim.

İzmit Belediyesi’nin kazanıldığı dönemde uykusuz geceli gündüzlü çalışmalarımızda da bu böyleydi, sonrasında da değişmedi.

Bazen protokolde organizasyon sebepli sıkıntılar olmadı mı? Evet, oldu. Bazen protokolde yer almak amacı ile koşarak koltuk kapanlar olmadı mı? Oldu elbette ama hiçbirinde ‘kalk, orası benim yerim’ demedim, demem. Bunun, kötü niyetli olduğunu da düşünmüyorum, zaman içerisinde herkesin protokol kültürünü öğreneceğinden eminim. Önceliğim koltuk değil elbette. Ama bazı makamlara gelmiş insanların da nerede oturacağını, bilmesi gerek.

Bu durum acziyetim veya köşeye atılmışlığımdan değil, nezaketimdendir. Aynı şekilde halk içerisinde konuşma kürsüsünden ‘SEVGİLİ HAKAN’ hitabını tercih eden ve yıllardır siyasetin içerisinde olan şahısların bu tarzını da, nezaket kurallarını bilmediklerinden değil, sevgisinden olduğu şeklinde yorumluyorum.”

*

Hakan Çakar’ın bu sözlerinden anlıyorum ki, haberimizde en ufak bir yanlış yok!

Olması da mümkün değil zaten.

İzmit Belediyesi’nin önemli bir organizasyonunda o ilçenin örgüt başkanına protokolde sandalye ayrılmıyorsa, orada ciddi bir sorun ve siyasi saygısızlık var demektir.

Çakar’ın yaptığı açıklamaya baktığımda ise o saygısızlığın sadece protokol konusuyla sınırlı kalmadığını görüyorum.

Başkan Çakar aynı zamanda kendisine “Sevgili Hakan” diye hitap eden siyaset fukaralarını, üstten bakışlı bürokratları, hiyerarşiden bir haber olanları da deşifre ediyor.

*

Kim ne derse desin, Çakar bu muameleyi hak etmiyor.

Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz.

15 yıldır kazanılmayan İzmit Belediyesi, Hakan Çakar’ın ilçe başkanlığı döneminde kazanıldı.

Bu başarıyı sadece adaya bağlayanlar, örgütü yok sayanlar var mı evet var.

Ama CHP örgütü olmasaydı o seçim biraz zor kazanılırdı.

Düşünsenize…

Adayıyla kavgalı, adayını sahiplenmeyen bir ilçe başkanıyla seçime girilse ne olurdu?

O seçim bağıra bağıra giderdi.

Bana göre İzmit belediyesinin kazanılmasında CHP ilçe örgütünün adayı top yekün sahiplenmesinin büyük etkisi vardır.

Ama kerameti kendinden menkul görenler ne ilçe başkanını ne ilçe örgütünü saymıyor.

Seçim kazanılmasında payı olan ilçe başkanına itilmiş muamelesi yapılıyor.

Sıkıştıklarında ise “Sen ilçe başkanısın, al şu açıklamayı oku” deniliyor.

Bu haksızlık değil de nedir?

*

Gelelim ikinci örneğimize…

Bu örneğimizdeki isim ise AKP İzmit İlçe Başkanı Ali Güney…

Kocaeli’nde AKP 15 yıldır 13-0 skorunu elde ediyordu.

Fakat 2014 yerel seçimlerinde büyü bozuldu ve CHP İzmit’te bir gedik açtı.

O günlerde yıldızı hayli parlak olan Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’i aday gösteren CHP,

İl ve ilçe örgütlerinin sahiplenmesiyle ve pek tabi adayın çalışkanlığıyla seçim kazandı.

AKP Kocaeli’nde ilk kez muhalefete düştü.

AKP Adayı Sibel Gönül, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “size emanet ediyorum” diyecek kadar önemsediği biri olmasına rağmen;

Teşkilat bir türlü Sibel Gönül’ü içselleştiremedi.

Hoş, Sibel Gönül de teşkilattan bağımsız hareket etmeyi seçmişti.

Ancak ne olursa olsun teşkilat olanca gücüyle seçime asılmalıydı.

Fakat o iş öyle olmadı.

En nihayetinde AKP İzmit’i kaybetti ve bu kaybediş il başkanının başına patladı.

Bizzat ilçesinden sorumlu olan ilçe başkanı Ali Güney ise yerini korumayı bildi.

*

Bu olay belki de AKP tarihinde ilkti.

Kaybedilen bir ilçenin ilçe başkanına dokunulmayıp il başkanına diyet ödetilmesi kafalara yatan bir şey değildi.

Normalde ya her ikisinin de görevden alınması veya ilçe başkanının alınması gerekliydi.

Öyle ya;

İl başkanı geri kalan 11 ilçeden ve büyükşehirden de sorumlu değil mi?

Bir ilçe için bedel ödettiriliyorsa aynı bedeli neden ilçe başkanı ödemedi?

Orada hangi saikle hareket edildi bilmiyorum.

Ama nasıl oluyorsa seçim kaybedilen ilçenin ilçe başkanının parti içindeki saygınlığı ve yükselişi dikkatleri çekiyor.

Ali Güney adım adım milletvekilliğine koşuyor.

İzmit ilçe danışma kuruluna ise AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Mehmet Özhaseki geliyor.

Aynı zamanda akrabası olan Özhaseki ile Ali Güney sükse üstüne sükse yapıyor.

Genel merkezin kıymet gösterdiği ilçe başkanına teşkilat üyeleri saygısızlık etmiyor.

*

AKP’de Hakan Çakar’a yapılan muamelenin onda birini Ali Güney’e yapabilirler mi acaba?

İşte anlatmak istediğim tam da bu!

Ben Ali Güney neden Milletvekili olacak, hakkı değil falan demiyorum!

Bu AKP teşkilatlarının kendi taktiridir.

Sadece siyasetteki acımasızlığı, vefasızlığı, nezaketsizliği, AKP-CHP farkını örneklemeye çalışıyorum.

Emin olun CHP İzmit’i kaybetseydi Hakan Çakar’ın (zaten çok uzun olmayan) politika serüveni çoktan kapanıp gitmişti.

Adam seçim kazandıran ilçe başkanı olduğu halde ne belediyesinden ne örgütün üst kademesinden değer görmüyor.

Bir ara görevden almaya bile çalıştılar ama o kadarını başaramadılar.

*

Siyaseten yorumlamam gerekirse; Çakar’dan örgüt başkanı olur diyemem.

Ama nihayetinde siyaset de bir matematiktir.

Sonuca gidip gitmediğinize bakar.

Ve sonuç ortada.

İzmit’i CHP saflarına katan bir ilçe örgütü var.

Bu noktada Hakan Çakar’ın kendini bu kadar ezdirmesini, danışmanların yazılı metinlerini emir telakki etmesini siyasi düstura bağlayamıyorum.

İlçe başkanı lazım olunca kullanılan, olmadığında ise itibar edilmeyen bir makam değildir.

Hakan Çakar bunu anladığında temsil ettiği makamın farkına varacaktır.

Bu haliyle Ali Güney’e laf yetiştirirken, ona cevap verirken kendisini ciddiye alamadığımı üzülerek ifade edeyim.

*

Kendisine bir kez de ben hatırlatayım:

Sen ilçe başkanısın Hakan Çakar!

İzmit senin döneminde kazanıldı, farkında mısın?

Seçimi sen değil, AKP kaybetti!

Bu kadar ürkek olman, kendini geri plana atman çok anlamsız değil mi?