Sarılalım mı?

Saadet Sevinç Doğan

Saadet Sevinç Doğan

Tüm Yazıları

Sarılmanın insana iyi geldiğine dair pek çok açıklama var. Çocuklar için ebeveynlerinden ve sevdiklerinden gelen olumlu sarılmalar da onlar için gereklidir diyor çocukla ilgili çalışanlar. Bugünkü yazıya konu olan kitabımız da küçük bir kaktüsün sarılmayı istemesinden kaynaklanıyor. Çok sevimli, küçük bir kaktüs olan Ponçik sevildiğini hissetmek istiyor sadece. Taze Kitap basımı üslenmiş ve Simona Ciraolo yazmış. Türkçe’ye çeviren de Zeynep Sevde.

Her açıdan iyi bir aileye doğduğunu düşünen kahramanımızın ihtiyacı olan şey birinin ona sarılması, kucaklaması ama bunu aile bireyleri pek sevmiyor. İlişkilerini daha mesafeli yaşamayı tercih ediyorlar ve Ponçik de bu durumdan rahatsız. Okuduğumuz her kitap bizde farklı çağrışımlara sebep olur ve alımlama denilen şey de aslında böyle bir şeydir. Ortaya konulan şeye verdiğimiz tepkilerin toplamıdır işte. Ben okurken çocuklarına mesafeli davranan babalar geldi aklıma. Neden baba diyorum; çünkü bu toplumda bir dönem babaların çocuklarına mesafeli olmaları bir otorite aracı gibi algılanmıştı. Hatta annelerin de. Bir çeşit disiplin ve yüzgöz olmama hali gibiydi. Garip bir algı ile, sevilen çocuğun şımaracağı ve kural tanımayacağı söyleniyordu. Hatta bazı çocuk kitaplarında da ebeveynlerinin kendilerini sevdiğini anlamaları bekleniyor çocuklardan. Oysa bence, çocuk bunu anlamak için çabalamak yerine, o sevgiyi doyasıya yaşayabilmeli. Yani bir eşya veya davranış üzerinden değil de, gerektiğinde o sevgiyi bir sarılmayla da hissedebilmeli. Son dönem ebeveynlerinde sanırım durum değişti biraz daha ve çocuklarıyla ilgilenen büyükler sevgilerini sözcüklerle, davranışlarıyla, öpücüklerle ve sarılmalarla gösterebiliyor. Elbette tüm bu söylediklerimde olumlu olan tarafıyla konuyu ele alıyorum, yani çocuk istemediği halde onu sevmeye çalışmaktan bahsetmiyorum, tutup zorla öpmeye çalışmaktan da bahsetmiyorum. Sadece, tıpkı bu kitapta bahsedildiği gibi bir ihtiyaç ve büyümede gerekli olduğu kısmıyla bahsediyorum. Ponçik sevildiğini hissedebilmek için bu sarılmaya ihtiyaç duyuyor ve bunu ailesinde göremediği için dışarıda arıyor. Hadi bakalım geldi mi size de çağrışımlar. Ponçik için hoş olmayan anılar kalıyor geriye. Bir balona sarılan Ponçik dikenlerinin balona batması ve balonun patlamasıyla suçlu ilan ediliyor ve herkes tarafından dışlanıyor. Bir sayfada “Ve bu haldeyken bile ailesinden kimse onu kucaklamıyordu. Biri sarılsaydı kendini çok iyi hissedecekti halbuki” cümleleri geliyor. Ben bu satırları yazarken parkta oynayan Şakir’in (bizim evin 3,5 yaşındaki ufaklığı) yanına gidip ona sarılmış mıyımdır sizce? Evet evet kesinlikle yaptım ve sanki elimdeki kitabın kahramanına sarılmışım gibi hissettim. Neyse kitaba geri dönecek olursak, resimler oldukça iyi ve anlatımı destekler tarzda. Zaten resimli kitaplarda resim, metinden daha çok şey anlatır bence ve daha etkilidir izleyicide, dinleyici de.

Kitabımızdaki ana karakter Ponçik’in başına gelenler, onun yalnızlığı ve bocalaması sonrasında kendisiyle benzer ihtiyaçta olan birini bulması ile tatlı bir son bekliyor okur olarak bizleri. Ayrıca yine biz büyüklere çocuk dünyasını daha fazla anlama niyeti bırakıyor. Belki de son olarak sevdiklerimize, değer verdiklerimize sarılmanın ağrıları azalttığı, mutluluğu arttırdığı da ortadayken, fiziksel olarak olamasa da bir şekilde onlara sevgimizi hissettirebilmemiz için çağrı yapıyordur. Ben mesela bu yazıyla sarılıyorum çocuktan yana tavır koyan herkese.

Sarılalım mı?