BU TEHDİT İSE BEN O TEHDİDİ ALDIM(!)

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Kocaeli iki gündür hem CHP hem de AKP’de deşifre olan FETÖCÜ gençleri konuşuyor.

Bu konuyu en başından beri dikkatle takip ediyoruz.

Özellikle Yuşa Erten’in il başkanı Mehmet Ellibeş’in fotoğrafçılığını yapacak kadar yakınına sızması, olayın vahametini gözler önüne seriyordu.

Yine FETÖ itirafçısı olan ve Kocaeli Üniversitesi’nde öğrenci konsey başkanlığına şaibeli biçimde seçtirilen Metin Geldeş de öyle…

Geldeş için dönemin il gençlik kolları olsun, ana kademe yönetimi olsun, adeta seferberlik ilan etmişti.

Hatta konsey seçimleri için Cumhur ittifakının paydaşı olan MHP ile karşı karşıya kalınmıştı.

MHP’li adayın kazandığı yarışı kılıfına uydurarak iptal ettiren siyasal iktidar,

FETÖCÜ Geldeş’in seçimi kazanmasını sağlamıştı.

Daha sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden Metin Geldeş’e çiçek falan takdim edilmişti.

Bunu Geldeş’in itiraflarından da okudunuz.

*

Diğer yandan il başkanı Ellibeş’in fotoğrafçılığını yapan Yuşa Erten,

il yönetiminin referansıyla İSU’nun taşeron firmasında işe sokulmuştu.

Yuşa Erten onun öncesinde AKP’nin üniversite teşkilatlanması olarak bilinen ÜNİAK’a girmeyi başarmıştı.

Burada kendini kanıtlayan Erten daha sonra AKP il gençlik kolu başkanı Emre Kahraman’ın yönetimine kadar yükselmişti.

Çünkü Fethullahçı terör örgütü her iki isme, AKP’de siyaset yapmaları talimatı vermişti.

Amaç, AKP’nin attığı adımlardan haberdar olmak.

Büyük fotoğrafta ise ülkeyi tümden kuşatmak.

*

CHP’ye sızan FETÖCÜ gençlerin de hikayesi bunlara benziyor.

FETÖ’nün dayatmasıyla CHP’nin içine sızıp, ilçe gençlik kolu başkan adaylığına yükselecek kadar kendilerini kabul ettirmeyi başarıyorlar.

Ne var ki, Ahmet Ömer Kavut seçimi kazanamıyor.

*

AKP ve CHP’de konumlanan FETÖCÜ gençlerin itiraflarını okuyunca insanın kanı donuyor.

Aslında hepsinin ortak noktası “yokluk”

Özellikle maddi durumu kötü olan ailelerin çocuklarına kan emici gibi yapışan

ve yapıştığı yerden kopmayan hain yapı, gençleri daha ortaokul ve lise çağındayken abluka altına alıyor.

Bu yapının hedefi o kadar büyük ki, o hedefe varabilmek için çocuk yaşta beyinlerine girdiği gençleri yetiştirip, örgüt elemanı olarak her tarafa yerleştiriyorlar.

*

Kendi adıma söyleyeyim, en başından beri darbe falan filan yaşanmadan da aynı yerden bakıyordum.

Eğer bir terör örgütü ülkeyi karıştırmak hatta yönetimi ele geçirmek istiyorsa;

Bunun tek yolu iktidar olan tarafı kuşatmak, oralarda etkin konumlarda olmak değildir.

Aynı biçimde muhalefeti de dizayn etmeleri gerekir.

Dizayn edemiyorlarsa bile, içeriye sızıp, hamleleri önceden haber almaları gerekir diye düşünürdüm.

Bunu söylediğimde o dönemler ne dediğimi anlamayanlardan bana kızanlar çok oldu.

“Vay sen AKP’liler gibi konuşuyorsun. Asıl FETÖCÜ onlar ama CHP’ye çamur atıyorlar, sen de bunlara fırsat veriyorsun” diyorlardı.

Oysa sadece mantığımı çalıştırıyordum.

Yıllar yılları kovaladıkça CHP bu gerçekle yüzleşmeye başladı.

Ondandır ki kripto FETÖCÜLERİN ortaya çıktığı ilk günden bu yana ne AKP’nin ne de CHP’nin ağzını bıçak açmıyor.

Her iki partinin mensupları birbirilerine sataşmaktan imtina ediyorlar.

Kimsenin kimseye çamur atacak hali yok.

Bu ihanet çetesi maalesef virüs gibi her tarafa yayılmış durumda.

Nasıl yayıldıklarını ise gazetemizde yer alan itiraf metinlerinde okudunuz.

*

Bu arada yine diğer basın kuruluşlarından önce o itirafları bularak tek tek haberleştiren muhabirimiz Merve Dişli’yi tebrik etmeden geçemeyeceğim.

İçindeki haber aşkı ile saat mefhumu tanımayan, haber yakaladığında gözleri ışıldayan, bu gazetenin rengine renk katan Merve, sadece CHP’nin itirafçılarını değil,

AKP’li itirafçıları da tek tek haberleştirdi, can alıcı noktaları okuyucuyla paylaştı.

Kamuoyu bu haberlere oldukça ilgi gösterdi.

Yalnız o haberlerden birine ayrı parantez açmak istiyorum.

*

AKP’li meclis üyesi ve eski il gençlik kolu başkanı Emre Kahraman’dan bahsedeceğim.

Biliyorsunuz, bu olaylar gün yüzüne çıktığında Emre ile telefonda mini bir röportaj yapmış, kendisini ifade etmesine yardımcı olmuştuk.

Emre ne dediyse aynen yer vermiştik.

Onun yönetiminde görev alan ve il başkanının fotoğrafçılığına kadar yükselerek partide ayağına yer edinen Yuşa Erten’in ilk olarak ÜNİAK’tan yönetime dahil olduğunu anlatmıştı.

Elimde bir FETÖ ölçer yok ki diye eklemişti.

Gerekli güvenlik soruşturmalarını yaptıklarını ancak bu kadarına gücü yettiğini ifade etmişti.

Derken, Yuşa Erten’in ifadesi ortaya çıktı.

O ifadede AKP’ye nasıl sızdığını anlatıyor uzun uzun.

Yuşa Erten ne diyor, önce onu dikkatle okumanızı istiyorum:

--------------

“……Üniversite Öğrenci Konseyi seçimi yapıldı. AK Parti gençlik kollarının desteklediği Metin Geldeş yapılan seçimi kazanamayınca seçimler BİR ŞEKİLDE İPTAL EDİLDİ.

Ethem kod isimli şahıs benim kaldığım cemaat evine gelerek ÜNİAK’a neden gitmediğimi sordu ve bundan sonra ÜNİAK’a sürekli gitmemi ve görev almamı istedi.

Ben bu durum üzerine ÜNİAK’a gittim ve iptal edilen öğrenci konsey seçimlerinde görev almak istediğimi ilettim.

Bunun üzerine üniversitede Metin Geldeş’e oy toplamak için çalışmalar yapmaya başladım. Ben o dönem çok çaba sarf ettim.

Daha sonra üniversitede yapılan Öğrenci Konseyi seçimlerini Metin Geldeş kazandı.

Benim seçim süresinde sarf ettiğim çaba sayesinde AK Parti Gençlik Kolları dönem başkanı (Emre Kahraman’dan bahsediyor) beni beğenerek yanında fotoğrafçı olarak çalıştırmaya başladı.

Sürekli dönemin AK Parti Gençlik Kolları başkanının ziyaretlerinde ve gezilerinde yanında fotoğrafçı olarak bulundum.”

*

Bu ifadeye dayanarak, Muhabirimiz Merve Dişli “YUŞA ERTEN’İ EMRE KAHRAMAN BEĞENMİŞ” başlıklı haber yaptı.

Sen misin bu haberi yapan!

Efendim neymiş, hedef saptırıyormuşuz.

Birilerinin ona söylemediklerini biz söylüyormuşuz.

Ne güzel değil mi?

Ama bir konuda Emre çok haklı!

Birileri onun yüzüne diyemiyor fakat kendisi hakkında acayip bir kanaate sahipler.

O da bunun farkında olacak ki, dile gelip aynen olanı yazmış.

Fakat o birilerinin Emre Kahraman hakkında ne düşündüklerini biz daha buraya yazmadık!

Yazmayız da…

*

Ayrıca Emre’nin paniğini anlayabilmiş değilim.

Bence Emre değil, Ellibeş düşünsün.

Yuşa Erten’e işe girmesi için referans olan il yönetimi düşünsün.

Çiğ yemediysen niye karnın ağrıyor ben anlamadım sevgili Emre?

Sana bir itham yok, ifadelerden alıntı var.

Neymiş içinden cımbızla çekmişiz.

Gazeteci tam da bunu yapar Emre!

Kamuoyunun merak ettiği, ilgi göstereceği kısımları alır manşete çeker.

Kime yarar kime zarar diye bir hesaba girmez.

İçeriğinde herhangi bir suçlama, hedef gösterme, karalama varsa eyvallah.

Ama sadece şahsın ifadesinden yola çıkarak haber yapılmışsa bir zahmet bunu hazmedeceksin.

Sonuçta o kriptoyu partiye getiren sensin!

Bu gerçekle yüzleşsen iyi olur.

Partiye getirdin diye seni suçluyor falan da değiliz, bu hainleri anlamak tanımak zaten mümkün değil.

Ama sen ne yapıyorsun, atarlanıp gider yapıyorsun.

*

Sana bir tavsiye…

Sosyal medyadan destan gibi yazdığın yazı gibi benzeri şeylerle bizi itibarsızlaştırmaya çalışma!

Öyle üstü kapalı tehdit mesajı falan da atma, ki ben o mesajı aldım.

Attığın mesajda yazan “Bu yapılan haber için sadece yazıklar olsun, elbet bir gün gelecek” demekle neyi kastediyorsun?

Beklediğin gün ne Emre Kahraman?

Güç ise güç sizde.

Güç ise gücün tam ortasında ve etkin konumdasın.

Daha nasıl bir güç bekliyorsun da bize gözdağı veriyorsun?

Bizimle ne zaman hesaplaşacaksın?

Yoksa kara listeye mi alındık?

Eğer öyleyse söyleyeyim.

Bu işler öyle portakal bıçaklamaya falan benzemez!

Çok alındıysan adam gibi arar lafını ederdin.

Ama bazen şaşkın ördek misali suya tersten dalmak ilahi adalet olarak yorumlanır.

Bizim ne seninle ne de bir başkasıyla şahsi meselemiz olmaz.

Şahsi meselen olan kişiler varsa bile -ki var; onlar bizi kullanamaz.

İfade orada orta yerde duruyor.

Senden önce hesap vermesi gerekenler varken bu neyin telaşı?

Keşke boyundan büyük laflar etmeden önce iyice bir düşünseydin.

Maksadın bizi tehdit etmekse ben o tehdidi aldım(!)

Bil istedim…