Gebze’de kadınlar def ve sloganlar eşliğinde 8 Mart’ı kutladı
Gebze Kadın Platformu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan basın açıklamasında, “Bizi yok sayanlara sizin yerli ve milli, ‘kutsal’ duvarlarınız bize dar gelir diyor, tüm kadınları erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz” denildi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Gebze Kadın Platformu tarafından bugün bir yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı. Gebze tarihi Eskiçarşı Çeşme önünde toplanan kadınlar sloganlar eşliğinde Gebze Kent Meydanı’na kadar yürüyüş yaptılar. Gebze Kent Meydanı’na gelen kadınlar adına basın açıklamasını Eğitim-Sen Kocaeli 2Nolu Şubesi Kadın Sekreteri Alev Çalımbay yaparak, “8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nün tarihi, 1857’de Amerika Birleşik Devletleri’nde bir tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 40 bin kadın emekçinin, eşit işe eşit ücret ve daha iyi koşullarda çalışma talepleriyle örgütlenerek greve gitmesi, polisin bu greve müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadının hayatını kaybetmesiyle başlar. 8 Mart, örgütlenen, talepleri için direnen ve bu uğurda hayatını kaybeden kadınlara atıfla kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biridir.
“Sözümüzü örgütlüyoruz”
O günlerden bu yana tüm dünyada kadınlar adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesini yükselterek, her 8 Mart’ta emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı sözünü dile getiriyor, meydanları dolduruyor. Bizler de bu yıl 8 Mart’ı, bugünün sağ, muhafazakâr ve gerici iktidarlarının yoksulluk, istikrarsızlık, şiddet; daha çok kriz getiren ırkçı patriarkal kapitalizmine, savaşlarına ve nefret söylemlerine isyanımız ve öfkemizle mücadeleyi yükselterek, aynı kararlılıkla geleceğe taşıyoruz. ‘Aile değil Kadınız’ diyerek tüm kadınları erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz. Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan AKP-MHP iktidarının 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan etmesine, bu söylemle ve beraberindeki politikalarla kadınları eve, aileye ve erkeğe tabi kılmanın zemini oluşturmasına karşı sözümüzü örgütlüyoruz.
“Cinsiyetçi düzenlemeleri”
Son günlerde adını sıkça duymaya başladığımız nüfus politikalarıyla iktidar, bakım emeğimizden daha yüksek verim alabilmenin, böylece kendi sorumluluğunu bizlerin sırtına yüklemenin hesabını yapıyor. Yani AKP-MHP iktidar bloğu bize aile dışında var olma seçeneği tanımıyor. Sözde bizler düşünülerek gündemde tutulan yeni çalışma modellerinin bizlerin değil; bakım evleri, kreşler açmayan, analık izni ve ebeveyn izni gibi düzenlemelerin, ilgili uluslararası standartların ve kadınların istihdam olanaklarını artıracak gerçek politikaların hayata geçirilmesi için hiçbir girişimde bulunmayan iktidar için olduğuna şüphemiz yok. AKP'nin, yerlilik ve millilikle kuşatılmış tek tip bir aile anlayışı dayatan geleneksel cinsiyet rollerini ve eril tahakkümü pekiştiren cinsiyetçi düzenlemelerine, ‘aile yılı’ adı altında kadınların emeğini ve kimliğini görünmez kılmaya çalışmasına; bakım emeğinin sorumluluğunu kadına yükleyen çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımının sosyal devletin sorumluluğu olduğunu kabul etmeyen politikalarına.
“Yaşamlarımızı derinden etkiliyor”
‘Kadınların iş ve aile yaşamını uyumlulaştırması’ adı altında güvencesiz, kısmi, uzaktan, esnek çalışmayı esas alan istihdam politikalarıyla ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlamayı hedeflemesine; Şiddete maruz kaldığımızda ‘aile birliği’ni koruma adına sessiz kalmamızın beklenmesine karşı çıkıyoruz. Esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri istiyoruz. Çalışma yaşamında ucuz, yan, yardımcı çalışan olarak görülmek değil, sendikalı, güvenceli iş ve insanca yaşayacak ücret istiyoruz! Çocuk bakımının kadının değil, ebeveyn sorumluluğu olduğunu, her iş yerine, her mahalleye ücretsiz, 7/24 açık, nitelikli kreşler açılmasının gerekli olduğunu hatırlatıyoruz ‘Kadın Bakanlığı kurulması konusundaki ısrarımızı yineliyor; 22025 aile yılı’ değil ‘kadın yılı’ diyoruz. AKP/MHP iktidar bloğunun cinsiyetçi politikalarının yanında ekonomik krizler, anti demokratik uygulamalar, tüm yetkinin tek elde toplanması, hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar yaşamlarımızı derinden etkiliyor.
AKP-MHP iktidarının “yeni Türkiye’sinin bizi yaşama, barınma gibi temel haklarımızdan mahrum bıraktığını, seçme ve seçilme hakkımızı gasp ettiğini görüyoruz. Bir yanda işsizlik, tam zamanlı ve güvenceli iş bulmanın zorluğu, hakkını arayan, sendikalı çalışmak isteyen işçilerin haksız yete işten atılması, patronlar kârlarına kâr katarken, küçülme bahanesiyle işçilerin işten atılması, meslek edinme sınavlarındaki şaibeler, liyakatsizlik ve ‘adam’ kayırmacılık, diğer yanda dayanaksız ve itiraz hakkı dahi verilmeden işten çıkarmalar ve ilişiği kesilenlerin adeta fişlenerek herhangi bir geçim kaynağına erişmesini engelleyen KHK rejimi ve tüm bunların yanında yükselen enflasyon karşısında eriyen ücretler ve gün be gün pahalılaşan hayatla barınma, hayatı idame etme hakkımız tırpanlanıyor. Biz kadınlar şiddetsiz bir yaşam istiyoruz! Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz.
“Her yerde direniyoruz”
2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi. Kadınların aileleri içinde, evde, sokakta ve işyerlerinde güvende olması için İstanbul Sözleşmesine dönülsün ve kadını şiddet ve istismardan, ayrımcılıktan koruyacak uluslararası standartlar hayata geçirilsin, 6284 uygulansın, ulusal mevzuat buna göre düzenlensin istiyoruz! İşyerinde şiddet ve tacizin önlenmesini düzenleyen ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun ve sözleşmeyle ilgili düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulsun diyoruz. Bugün kadınlar tüm zorluklara karşı, eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam için her yerde direniyor.
“Politikalarınızı kabul etmiyoruz”
Bölgesel kayyıma karşı, Antep’te ucuz iş gücüne, Temel Conta’da, Tkıs’da, belediyelerde insanca yaşamak ve güvenceli çalışmak için, As Kaynak’ta sendika hakkına sahip çıktığı için direniyor. Gebze Kadın Platformu olarak, bizi yok sayanlara sizin yerli ve milli, ‘kutsal’ duvarlarınız bize dar gelir diyor, tüm kadınları erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz. Kadın emeğini görünmez kılan, savaşlarla yoksullaştıran, güvencesizleştiren ve yaşam hakkını elinden alan, otoriter politikalarınızı kabul etmiyoruz. Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim. Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde dünya değişir!” dedi.