Yeni Baro Başkanından “Can Atalay” vurgusu

Kocaeli Barosu Genel Kurulu bugün KOTO Burhan Kasım Toplantı Salonunda gerçekleşiyor. Kurulda konuşan Kocaeli Barosu Başkan Adayı Caner Karakadılar şunları söyledi: “Değerli meslektaşlarım başka insanların çoğunluğunun düşüncelerinden bağımsız hareket eden tek şey insanın vicdan hepimizin malumu olduğu üzere anayasamızın 153’üncü maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Diğerlerinde ise Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmaması veya tanınmaması gibi bir tavır veya tutum düşünülemez. Ne yazık ki günümüzdeki iç savaşı yüksek yerde kadar ulaşmıştır. Öyle ki yerel mahkemelerle mahkeme kararları uygulanmamakta yüksek yargı organları ise Anayasa Mahkemesi kararlarını yok hükmünde sayabilmektedir.

116 NOKTADA YER ALMAKTADIR

Elbette ki Anayasa Mahkemesi kararları dahil, tüm yargı kararları eleştirilebilir. Ancak anayasal nurunu dahi eksiksiz bir biçimde uygulanmaması, yurttaşlar nazarında kanunların herkese eşit uygulanmadığı algısı yaratmaktadır. İşte tam bu yüzden ülkemiz hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ilçe arasında 116 noktada yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarının mahkemeler tarafından emsal dosyalarla göz ardı edildi.

ANAYASA ASKIYA ALINDI

En son uygulanması gereken tutuklama tedbirlerinin şartları oluşmadığı halde bir cezalandırma aracı olarak uygulanması örnekleri başta ifade hürriyeti ve adil yargılanma hakkı olmak üzere yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işlerinden uzaklaştırmaktadır Anayasanın askıya alınması, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması, sonuç olarak da hukuk devletinin ve demokrasinin fiilen yok edilmesi ülkemiz açısından ne yazık ki üzülerek söylüyorum, bir ana hukuksuzlaştırma faaliyeti olarak karşımıza çıkmakta olup bu durum son derece saygı vericidir.

BİRDEN ÇOK KARAR OLMASINA RAĞMEN

Anayasa Mahkemesi kararların uygulanmadığı bir ortamda yeni anayasa ihtiyacı da ne yazık ki samimiyetten uzak durulmaktadır. Hatay milletvekili seçilen meslektaşımız avukat Can Atalay'a Anayasa Mahkemesi'nin birden çok ihlal kararı olmasına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekili yemin yaptırılmamış akabinde ise milletvekilliği düşürülmüştür. Bu durum kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali olması ötesinde seçme ve seçilme hakkının da ihlali olarak hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir.”