Vedat Küçük: Tarafsız değillerdi!

Genel İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Vedat Küçük gazetemize verdiği röportajda, Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe ve Karamürsel Belediye Başkanı Ahmet Çalık’ın sendika tercihi noktasında tarafsız davranmadıklarını işçiye tercih bırakmadıklarını söyledi

Yorucu bir yerel seçimi geride bırakırken, yaz sıcağı çalışmaya devam edenlere yorgunluk atmasında pek yardımcı olmasa da bizim işimiz bu. Her koşulda, her şartta üretmek, üretmek, üretmek… Ancak röportaj denince öcü görmüş gibi davrananlar nedeniyle ara verdiğim serimi bu kez devamlı olması ümidiyle başlatmış bulunuyorum. CHP Genel Merkez heyetinin miting daveti için Lastik İş Sendikasına gittiğimde Genel İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Vedat Küçük ile küçük bir sohbet etme şansımız oldu. Kendisiyle haber için telefonlaştığımızda ‘Bu demeçleri, röportaja dökelim’ dedim. Sağ olsun beni kırmadı.

2011’den bu yana sendika başkanlığı yapan Vedat Bey ile hem ülke gündemini değerlendirdik hem de örgütlü olduğu belediyelerin durumunu konuştuk. Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe ve Karamürsel Belediye Başkanı Ahmet Çalık’tan dertli olan Küçük, sendika tercihini işçiye bırakmadıklarını, tarafsız kalmadıklarını söyledi. Ser verip sır verme konusunda oldukça başarılı olan Küçük, aynı zamanda akrabası da olan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’i kayırıp kayırmadığıyla ilgili de konuştu.

Küçük ile iki bölümden oluşan röportajımızın birinci bölümüyle sizleri baş başa bırakıyor, keyifli okumalar diliyorum…

“SORUNUMUZU HALLETTİK”

Asgari ücrete zam yapılmıyor ancak enflasyon tırmanıyor. Alım gücü yükseliyor. Bu hani asgari ücrete bakılmadan, toplu sözleşmelerin dışına çıkan bir zam talebiniz olacak mı belediyelere?

-Bizim şu anda İzmit Belediyesi'nde zaten ocak ayında kadrolularla yaptığımız bir toplu sözleşmemiz vardı, mart başında imza altına almıştık. Orada ilk altı ay için yüzde 66 tüm parasal maddelere, 1 Temmuz’da geçerli yüzde 20 bir kazanılmış hakkımız var. Aynı zamanda BEKAŞ ve SARBAŞ şirketlerine de aynı tarihte yevmiyelerine yüzde 15 ek zam aldık. Yani biz Mart ayında bugünleri görerek İzmit Belediyesi ile bu sorunumuzu halletmiş olduk. Şu anda Dilovası'nda da yine aynı şekilde kadrolarda ocak ayında yapmış olduğumuz bir toplu sözleşme vardı. DİLBER şirketiyle de yetkisi daha dün geldi. Muhtemelen ağustos başında yer-gün tespit yapıp eylül ayı içerisinde toplu iş sözleşmesine başlayacağız. Yani o anlamda bizim şu anda örgütlü olduğumuz iş yerlerinde bu ekonomik mağduriyetle ilgili kısmını devam ederek çözdük. Yeni başkanlarla da yeni dönem içerisinde halledeceğiz.

“FAİZ YÜKSELTTİKÇE ALTTA TUTTULAR”

Genel olarak nasıl görüyorsunuz piyasayı? İşçilerden toplu sözleşmeye rağmen çok şikayet alıyor musunuz?

Ben geçinebiliyor muyum? Hayır geçinemiyorum. Bu kadar net. Çünkü artık ekonomi rayından çıkmışım. Ülkede ne yazık ki ta damadın bakanlığından başlayan bir ekonominin kasıtlı olarak bozulma operasyonu var. İşte daha sonra Nebati diyeceğim onunla başlayan kasıtlı bir proje var. Özellikle bu kur korumalı mevduat sistemi bu ülkeye yapılan en büyük ihanettir. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde ve AKP iktidarının faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur meselesi de tam tersi. Şu andaki iktidar her zaman ‘Biz kapitalist sisteme göre ekonomiyi yönetiyoruz’ der. Bu nedenle eğer enflasyonist bir ortam başlamışsa önce faizleri yukarıya doğru çekersiniz. Piyasaları konsolide etmek için. Fakat bu iktidar tam tersini yaptı. Faiz enflasyon yükseldikçe faizi en altta tuttular ama piyasa faizini tutamadılar tabii. Ne oldu? Bütün göstergeleri bozdular. Sadece bu ülkede ballı ihaleler alanlar rahat bir yaşam sürüyor yoksa emeğiyle geçinen küçük esnaf, emekli, küçük tarımcı zaten onların hiçbiri geçinemiyor, geçinemezler. Bu sistem içerisinde geçinme şansı yok.

“KURUMLARA KARŞI SİLAH OLARAK KULLANILACAK”

Tasarruf tedbirleri sizce etkili olur mu bu anlamda?

Benim ekonomi uzmanlarından aldığım bilgilere göre üç yıllık tedbirlerin 100-150 milyar bir tasarruf olduğu söyleniyor. Fakat bütçe açığımız şu anda sadece 5 ayda 700 küsur milyar bütçe açıyorlar. Öbür iki yılda ne olacağını şu anda öngöremiyoruz. Böyle bir ortamda bu tasarruf tedbirlerinin bize nasıl bir katkı sağlayabileceğini şu anda öngöremiyorum. Çünkü eksiğiniz varsa eksiği kapatmak için önce bütün giderlerinizi en alta indirmeniz lazım. Ki o aradaki farkı kapatmanız lazım ama görüyoruz ki ülkemizde ne yazık ki bu yıl özellikle de bu tasarruf genelgesinin kanunlaştırılmasının da bir siyasi yarınlar için bazı noktalarda, bazı kurumlara karşı bir silah olarak kullanılacağını öngörüyoruz. Özellikle yerel yönetimlere karşı.

“BELEDİYELERİ BATAKLIĞIN İÇİNE ÇEKMEYE ÇALIŞIRLARSA…”

Bu tedbirlerin işçilere olumsuz bir karşılığı olur mu?

İller Bankası payı şubat, mart, nisan, mayıs ve haziran ayında neredeyse yarı yarıya geldi. Bir tek bu ay Ocak’ın biraz üzerinde geldi. Geçmişte özellikle seçim zamanları ve yas dönemlerinde belediyeler çalışsın diye iktidar Haziran başında Eylül sonuna kadar İller Bankası paylarını kesmeden yollardı belediyelere hizmet üretsinler diye. Ama son 3 yıldır ne yazık ki bu da yapılmıyor. Ve korkuyorum iller bankasının şu andaki o 2002’de çıkan kanunla belli bir oran dışında kesinti yapılmaması belediyeleri biraz nefes aldırmıştır. Muhtemelen onunla ilgili de tuzak kanunlarının çıkabileceğini öngörüyorum. Çünkü geçmişte iller bankası payının dışarıdan 3-4 ay gelmediğini biliyorum. Sıfır geldiği dönemleri biliyorum. O nedenle tekrar belediyelere o bataklığın içine çekmeye çalışırlarsa burada sadece halk zarar görür. Çünkü zaten bu tasarruf genelgesiyle ve ekonomik krizle beraber birçok şu anda yerel yönetimin eli kolu bağlanmış durumda.

“ÖZGÜR ÖZEL HALKIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR”

Biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gebze’de eylem yaptı. ‘Ya geçim ya seçim’ sloganı ortaya çıktı. Sizce etkili oldu mu o miting?

Şimdi ben bunları kartopu gibi görüyorum. Toplumun sağduyusuna erişmek kolay değil. Medyanın iletişim ağının şu andaki kontrol mekanizması Türkiye genelinde manipüle edildiğini hepimiz biliyoruz. Şimdi böyle bir ortamda halkla buluşmanın iki yolu vardır. Bütün medya organlarında ya yer alacaksınız ya da alana çıkıp alandan ifade edeceksiniz. Zaten şu anda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in yaptığı da bu. Yani halkın şu anda yaşadıklarının sözcülüğünü yapıyor. İşte biz de DİSK olarak yıllardır bu ülkede emeğiyle geçinen insanların kıdem tazminatına saldırıldığı zaman sokağa bir tek risk çıkıyor. Asgari ücretle ilgili eğer o dönemler geldiğinde bir tek alanda bunu gündeme taşıyan DİSK oluyor. Yani her temel sorunda iş hayatıyla ilgili, emekçinin sorunlarıyla ilgili nasıl biz bunu gündeme getiriyorsak şu anda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı da bunu yapıyor. Ben bunların tabii bir adım olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplumun bunu anlaması da çok önemli ve sahiplenmesi. Hep örneğini veririm. 15-16 Haziran 1970 İşçi sınıfı direnişi İzmit’te başlamıştır ve o dönemki işçi bu kadar iletişimin olmadığı bir yerde sırf yeni çıkacak iş kanunu yasasında DİSK'in kapatılmak istenmesine büyük bir tepki vermişti. O algıyı tekrar oluşturabilmek önemli. Kaos istemiyoruz hiçbirimiz. Çünkü bu ülkede hepimiz mutlu ve birlikte yaşamak istiyoruz. Sadece kazanımların eşit paylaşılmasını istiyoruz. Başka bir derdimiz yok ve bunu da devamlı diyoruz. Eğer bir ülke işte büyüyor deniyorsa bunların herkes hakkını eşit alsın. Sadece bazı güçler bunu kendi konsolide edip de kendi içerisinde eritmesinler.

“TERCİHİ İŞÇİYE BIRAKMADILAR”

Biraz da Kocaeli'ye gelelim. Malumunuz Vedat Bey, Derince'yle Karamürsel Belediyesi CHP'ye geçtikten sonra dediler ki ‘Buralara Genel İş gelir.’ Ama yeni başkanlar tercihi işçiye bıraktı. Buralarda bir çalışmanız olacak mı? Örgütlenme ne durumda?

Şimdi ben iki belediye başkanını da ziyaret ederek ‘Hayırlı olsun tebrik ediyorum’ dedim. Bir tek şey söyledim. ‘Lütfen tarafsız kalın’. Sadece tarafsız kalın dedim ama işçiye tercih bırakmadılar. Öyle bir şey yok.

“TARAFSIZ DEĞİLLERDİ”

Nasıl yani?

Öyle bir şey yok. Ben bu kadar söylüyorum. Sadece tarafsız kalın dedim. O kadar. Çok daha ileri gitmiyorum. Neden gitmiyorum? Çünkü ben kimseye suç atacak yapıda bir insan değilim ama oradaki koşulların bu yıl için oluşmadığını gördüm çünkü tarafsız değillerdi. Ama ben 2019’da da İzmit Belediyesi'nde örgütlenirken aynı şeyi İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet'e de söyledim. İşte o tarafsız kaldı gerçekten sendikalı örgütlenmemize hiçbir müdahalesi olmadı.

“BELEDİYE BAŞKANISIN YARGILAMA ŞANSIN YOK”

Ama siz de o belediyede çalışıyordunuz zaten, işçiyi biliyordunuz öyle değil mi?

Evet, benim zaten 30 yılım yatıyor belediyede. Başkan daha mazbata almadan önce kadrolu arkadaşlar direkt geçti. Ve daha 1,5 seneleri vardı toplu iş sözleşmesinin bitmesine. Ben daha 1,5 sene önceden orada yetkili sendika sayısal anlamda olmuştum zaten. Şirkette de kendimi şantiyelerde zaten birçoğu tanıyordu eski dönemden kalanlar. İş yerlerine çıktığımda ‘Arkadaşlar kimsenin siyasi görüşü beni ilgilendirmez. Ama burada kimse siyaset yapmayacak’ dedim. Ben hep söylüyorum belediyelerin en temel sorunu bu. Tabii ki belediye başkanlığını bir parti rozetiyle seçiliyorlar. Ama mazbatayı aldıktan sonra artık belediye başkanısın. Senin şucu, bucu diye bir yargılama şansın kalmaz.

“İŞÇİLERE KİTAPÇIKLARI GÖTÜRDÜM”

Derince ve Karamürsel’de başkanlar ikna olmadı mı?

Dediğim gibi Derince’yi de Karamürsel'i de birer kere ziyaret ettim. Her ikisine de söylediğim sadece şuydu. Lütfen tarafsız kalın. Yanımda şahitlerim de var. Hiçbir zaman yalan konuşmam. Ama koşullar öyle gelişmedi. Demek ki bizim de eksikliğimiz varmış. Bakın hiçbiri yapmadı bunu. Ben bugüne kadar imzalamış olduğum, şu anda fiilen aktif olan iş yerlerindeki toplu sözleşmenin kitapçıklarını götürdüm işçilere. Bakın, inceleyin, kararınızı öğrenelim dedim. Ben de orada alttan, tavandan bir ilişki kurdum. Ama ne yazık ki işte bu dedim ya işte baskı, korku insanlarda bazen işte kendi görünümündekini yapmayı engelliyor.

“SİYASETİ SENDİKAL MÜCADELEYE KATMAM”

Bu duruma şaşırdım sonuçta aynı görüşte olduğunuz için ben de Derince ve Karamürsel’in Genel İş’e geçmesini bekleyenlerdenim.

Bir defa bakın sendikal mücadele ve siyasi mücadele ayrı bir şey. Şimdi DİSK'in en temel ilkesi devletten bağımsız, sermayeden bağımsız, tüm siyasi partilerden bağımsız sınıf örgütüdür. Şimdi tabii ki benim bir dünya görüşüm ve üye olduğum bir siyasi parti var. Evet, ama sendikal mücadeleye asla bunu katmam. Hiçbir zaman da katmadım. E tercihlerimizi yaparız. Tarafımızı da belli ederiz. Çünkü tarafı olmak lazım. Zaten bu ülkeden çekiyorsa tarafsızlıktan çekiyor. O yüzden tarafımızı belli ederiz. Ama asla sendikamızı işaret etmeyiz.

“POLEMİĞE GİRMEK İSTEMİYORUM”

Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe ‘İşveren eliyle kurulan sendika sarı sendikadır’ demişti. O yüzden hani tercihi işçilere bırakmış. Siz burada mı bir anlaşamadınız?

Hayır. Şimdi o sözü bir defa yanlış bir şey. Eğer öyle olduysa bu ülkede yıllar önce Amerika'nın kurduğu sendika da var. Adı kalmıştır oradan. Bu iktidarın eliyle güçlendirilen hem kamuda hem işçilerde konfederasyonlar var. Bunlar var zaten yani. Şimdi bence orada çok polemiğe girmek istemiyorum. Çünkü daha örgütlenme süreci de devam ediyor aslında yasal süre olarak. Ama şunu söylüyorum. Bu konudaki konuşma hakkımı sonraya saklıyorum çünkü etik değil.

Genel İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Vedat Küçük
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber