Birbirlerinin ayağına basmıyorlar!
Son yılların terminolojisi olarak hayatımıza yerleşen ‘İttifak” kelimesi siyasi alanda tepe tepe kullanılıyor. İktidar mücadelesi veren bütün partiler oy...
Son yılların terminolojisi olarak hayatımıza yerleşen ‘İttifak” kelimesi siyasi alanda tepe tepe kullanılıyor.
İktidar mücadelesi veren bütün partiler oy oranlarına, ideolojik uyuma bakmaksızın aynı masa etrafında birleşiyor.
Dün, birbirine ağza alınmayacak sözler sarf edenler, bugün ‘beka’ adı altında ortak hareket edebiliyor.
Veya mayasında ‘Milliyetçilik’ bulunanlar terörle anılan partilerle dolaylı yoldan aynı masada buluşabiliyor.
Bunların hepsinin temelinde iktidar olma ya da iktidarda kalma mücadelesi var.
Hedefleri doğrultusunda masaya oturan partilerin kurduğu ittifakları milletçe izliyor, ülkemiz için hayırlı olan neyse onun gerçekleşmesini temenni ediyoruz.
*
Ama bir de gözle görülmeyen, küçük, kimseyi rahatsız etmeyen, mikro milliyetçiliğin de etkisiyle, istem dışı veya bile-isteye kurulan ittifaklar var.
İlk bakışta onları gözle görmek neredeyse imkansızdır.
Çünkü mikrodur.
Kentimizde de böyle bir durum söz konusu.
İktidar partisi AKP ile ana muhalefet partisi CHP’nin il başkanlarına bakınca ne demek istediğimi anlarsınız.
Anlam veremeyenler ise şöyle bir zihnini tarasın.
Siz hiç bu şehirde AKP il başkanı Mehmet Ellibeş ile CHP il başkanı Harun Yıldızlı’nın birbirine muhalefet ettiğini, direkt hedef aldığını, yaşanan polemiklerde topa girdiklerini gördünüz mü?
Sizi bilmem ama ben hatırlamıyorum.
Daha bir günden bir güne Harun Yıldızlı’nın çıkıpta Mehmet ağabeyine hitaben, onun sözlerine cevaben bir karşılık verdiğini duymadım.
Top ayağına geldiğinde bile o topu ayağında çevirip taca attığını fark ediyorum.
Örnek mi;
Mesela FETÖ itirafçıları konusu…
*
Biliyorsunuz FETÖ itirafçılarından biri, Mehmet Ellibeş’in fotoğrafçılığını yapıyordu.
Ondan önceki dönemde de partide fotoğrafçılık yaptığı ortaya çıkmıştı.
Ha keza, KOÜ Öğrenci Konsey Başkanlığına seçtirmek için AKP’nin topyekün devreye girdiği itirafçı mesela…
Bu şahsı Cumhurbaşkanının huzuruna götürenler Mehmet Ellibeş’in partisinden değil mi?
O adamlar nasıl oldu da enselerine kadar sızdılar?
İl başkanının yakınında ne işleri var?
İki itirafçı da büyükşehir belediyesinde işe yerleştirilmiş.
Peki, kimlerin referansıyla?
Orta yerde duran onca soruya rağmen Ellibeş suskunluğa büründü.
CHP il başkanı ise bu konuda Ellibeş’i teğet geçerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslendi.
Soylu da zaten hemen duydu, cevap verdi(!)
*
Harun Yıldızlı nedense Mehmet Ellibeş’e yüklenmekten imtina ediyor.
O yüzden soruların asıl muhatabını es geçip laf kalabalığı yapıyor.
Sadece FETÖ itirafçıları konusunda değil, bu her konuda böyle.
Harun Yıldızlı asla ve asla Mehmet Ellibeş ile söz dalaşına girmiyor, onun karizmasını çizmiyor.
Konu ne olursa olsun fark etmiyor. Çok sıkışırsa da susmayı tercih ediyor.
*
Mehmet Ellibeş farklı mı? Değil elbette.
O da Yıldızlı’yı hedefe koymuyor.
Ne kadar defosu çıkarsa çıksın asla adını ağzına almıyor.
Kılıçdaroğlu’nun “Beşli çete” dediği firmalara taşeronluk yaptığı ortaya çıktığı halde;
Harun Yıldızlı’ya tek kelime söz etmiyor.
“Siz beşli çete diyorsunuz ama sizin il başkanınız yandan malı götürüyor” demiyor, diyemiyor.
Dün demedi bugün de demiyor, yarın da demeyecek!
Belki de bunu yanlış bulmuyor.
*
CHP Rusların Mersin’de inşa ettiği Akkuyu Nükleer Santrale karşıyken;
Nükleer düzenlemesi kanuna ret oyu verirken;
CHP PM Üyesi Tahsin Tarhan bu konunun üzerine giderken
Harun Yıldızlı’nın nükleer santral inşaatında ‘Ruslarla çalışıyorum’ sözleriyle itirafta bulunmasına Ellibeş adeta kör-sağır ve dilsiz oluyor.
AKP il başkanlığı koltuğunda Ellibeş değil de bir başkası olsaydı Yıldızlı’yı hallaç pamuğuna çevirirdi.
Ama görüldüğü gibi Ellibeş hiç o toplara girmiyor.
O da Harun Yıldızlı’ya kıyamıyor, kıymıyor.
Hal böyleyken konu bir şekilde unutulup gidiyor.
*
Kısacası bu kentin iki zıt kutbunda bulunan AKP ve CHP il başkanları arasında örtülü bir ittifak var.
Ama Gürcü milliyetçiliğinden ama başka sebeplerden…
Ellibeş ve Yıldızlı kesinlikle birbirilerinin ayağına basmıyorlar.
Konu ne olursa olsun; karşılıklı söz düellosuna girmiyorlar.
Bu kadar iyi geçinen iki il başkanının ‘imrendiren’ ilişkisine teşkilatları ne not veriyor, bilmem!
Darısı Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun başına diyeceğim ama ‘Namümkün’ gözüküyor!