Mutlu SON’lar sadece masallarda kalmasın..

Küçükken hiç sıkmayan masalları ne büyük bir keyifle dinlediğimi hatırlıyorum. Kötü kalpli cadının, acımasız devin veya burnu havada kralın entrikalarından...

Küçükken hiç sıkmayan masalları ne büyük bir keyifle dinlediğimi hatırlıyorum. Kötü kalpli cadının, acımasız devin veya burnu havada kralın entrikalarından illa bir yol bulup kurtulan iyi oğlan ya da kızın inişli çıkışlı yolculuklarını takip ederdim hevesle..

Küçük kalbim hep kahramanlardan yana olur, onların bütün düşmanları alt edeceğinden şüphe duymazdı. Çünkü en zor sahnelerde sihrini kullanan iyilik perilerinin, adaletli ve iyiliksever kahramanları asla yalnız bırakmayacağını bilirdim.

Tüm dert ve tasaya son verip, kahramanların ümitlerini gerçekleştirip sonsuza kadar mutluluk içinde yaşadıklarında içim nasılda sevinçle dolardı..

Büyüdükçe yaşamın “gerçekleri” ile tanışıp güzel olan masal dünyamın silinmeye başladığını ve muhteşem masal kahramanlarını hafızamın arşivine kaldırdığımı fark ettim..

Çünkü sonu güzel biten hiçbir hikayenin karşılığı yoktu bugünümüzde..

Her gün, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde vahşice katledilen, yüzleri ve isimleri değişen kadınlarımızı gördük..

Her gün yeni bir ürüne yapılan zamlarla birlikte artan hayat pahalılıklarını gördük..

Her gün yaşama savaşı veren, ekmeğinin peşinde mücadele gösteren kayıtlı- kayıtsız emekçilerin haklarının nasıl sömürüldüğünü gördük..

Sağlıkta şiddeti, eğitimde şiddeti, aile içi şiddeti, trafikteki şiddeti, parktaki şiddeti, hayvanlara şiddeti gördük..

Gözümüzün gördüğü ama aklımızın hiçbir zaman almadığı öfkeyi, nefreti, kini gördük de gördük..

Ne mi görmedik?

Yoksulluk, sefalet, şiddet, haksızlık karşısında duran kahramanları, o kahramanlara sihirleriyle eşlik edecek bir periyi..

Her gün biraz daha azalan umutlar, artan çaresizlik, ağırlaşan belirsizlik ve ne olacak hissiyle geçen onlarca günün içinde bulduk kendimizi..

İçten içe yapılan isyanlar, sessiz çığlıkların her yeri kapladığı kasvet artık çok tanıdık gelmeye başladı herkese..

Duydukça, gördükçe, yaşadıkça duyarsızlaşamadık sebep olanlara, olduranlara, bunları bize layık görenlere.. tam aksi fazlalaştı taşımak zorunda olduğumuz yükler..

Stresimiz beş kat arttı, üzüntümüz acıya dönüştü, hayallerimiz suya düştü..

Çıkış yolu aramadıkça, durup kendimizi sorgulamadıkça, var olana sadece sitem edip yerimizde durdukça hiçbir şey değişmeyecek..

Ne mi gerek??

Unutmayalım ki, beklediğimiz kurtarıcı, uyandığımızda görmek istediğimiz mucize kendi içimizde saklı..

Onu görmek, ortaya çıkarmaksa inancımızda, çabamızda, motivasyonumuzda..

İnsanı bu hayatta mutlu eden en büyük şey inandığı dava için gösterdiği mücadele ve kazandığı zaferdir..

İnsanın kıymetini ortaya çıkaran da bu yolda karşılaştıkları zorluluklardır..

Kötülüklerle dolu o zifiri karanlıkta toz bulutunun arasından çıkıp gelen, her yeri aydınlatacak iyilik perisi SENSİN..

Haksızlığa, tecavüzlere, cinayetlere, zulme izin vermeyen; yitip gitmek üzere olan inancı yeniden yeşertecek de SENSİN..

Yeter ki iste..

Ne demiş şarkısında Sezen Aksu; “ ne olur gerçek olsa masallar, ya da biz masal olsak”.

Mutlu SON’la biten masallarımızı yazmak dileğiyle..

Sevgiyle kalın..

SON DAKİKA HABERLERİ

Betül Arıkan Diğer Yazıları