KRİPTO FETÖCÜ ELLİBEŞ’İN ENSESİNDEYMİŞ!

Kripto…

Sözlük anlamı; siyasal inancını gizleyen kimse, demek.

Bu sözcüğün literatürümüze girişi, FETÖ ile başladı.

Bir zamanlar cemaat adıyla din sömürücülüğü yaparak, ülkemizde hava estiren yapının terör örgütüne evrildiğini fark ettiğimizde artık çok geçti.

FETÖCÜLER, ne yazık ki her tarafımızı sarmış, neredeyse devleti ele geçirmek üzerelerdi.

15 Temmuz’da ilk kalkışmayı gerçekleştiren FETÖ terör örgütü;

Sağcısıyla solcusuyla, dincisiyle, marjinaliyle tek yürek olan Türk milletinin de feraseti sayesinde amacına ulaşamamıştı.

Ulaşamadı ama hala daha pes etmiş değiller.

Bugün bile “KRİPTO FETÖCÜ” diye tanımladığımız kişiler,

Bağlı oldukları yapıya bir şekilde hizmet etmeye devam ediyor.

Hemen her siyasi parti içerisinde konumlandırılan KRİPTO FETÖCÜLER,

Örgüte taşıdıkları bilgilerle, yürüttükleri gizli çalışmalarla emellerine doğru gitmekteler.

*

Biz bugüne kadar FETÖCÜLERİ hep AKP ile bütünleştirdik.

Neden?

Çünkü AKP’nin tek başına iktidar olmasında ve iktidar kalmasında FETÖ’nün etkisi büyüktü.

Kaldı ki bunu kendileri de inkar etmiyorlar.

“Ne istediniz de vermedik” diyorlar.

İstedikleri her şeyi verdikleri halde kavga bitmeyince, üstüne darbe teşebbüsü gelince bu kez de “Kandırıldık” diyorlar.

“Biz cemaatin aslında silahsız ama azılı terör örgütü olduğunu anladığımızda, her tarafa temizlik yaptık” diyorlar.

Doğrudur!

Ama doğru olması bir şey değiştirmiyor.

*

AKP’nin FETÖ ile olan ilişkisi bu memlekette kapanmaz yaralara sebep oldu.

Ayıldıklarında, gerçeklerle yüzleştiklerinde ise olan olmuştu.

Evet, artık AKP ile FETÖ’nün herhangi bir organik bağı veya yol arkadaşlığı (şimdilik) kalmadı.

FETÖ, şimdilerde hedefini başka yerlere doğru çevirdi.

Örgütlenme modelinin bir ayağı olan “Hücre evlerinden” “Hijyen evlerine” geçişleri takip edin, ne dediğimi anlarsınız.

Ama bu demek değildir ki AKP’yi tamemen terk ettiler!

Böyle bir şey yok, olmaz da…

*

FETÖ çok güçlüyken de böyleydi.

Yani örgüt üyelerini, kriptoları sadece AKP’ye değil, muhalefetin de önemli noktalarına yerleştirmişti.

Çünkü başka türlü o kötü emellerine ulaşamazlar.

Bir taraftan iktidarı yönetirken, devletin bütün kurumlarında yapılanırken;

Öbür taraftan kurulan düzen devam etsin diye muhalefeti de kontrolde tutmaya çalıştılar.

Ne kadar başardılar onu bilmemem.

Ancak bilinen bir gerçek varsa o da FETÖCÜLERİN hala siyasi partilerde yuvalanmaya devam ettikleridir.

Hem de enselerine kadar sızarak…

*

Bakın, bugün ilimizde ortaya çıkan haberde bunu anlamak mümkün.

AKP’de İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Kahraman döneminde il yöneticiliği yapmış Yuşa Erten isimli bir genç,

FETÖ İTİRAFÇISI oldu.

Yuşa Erten’in hikayesi nerede başlıyor açıkçası öğrenemedim.

Emre Kahraman’ın yönetimine nasıl girdi, kimler referans oldu, bilen yok.

Öyle ya, il gençlik kolları yönetimine girmek için baya bir aşamadan geçiliyor.

Önce başvurular alınıyor, sonra o başvurular üzerinden görüşmeler ve referanslar devreye giriyor.

Acaba diyorum, Yuşa Erten’i oraya kimler monte etti?

Eğer Emre Kahraman telefonumu açsaydı kendisine soracaktım ama açmadı.

Ararsa ve bir cevabı olursa aynen paylaşacağım.

*

Devam edeyim…

Yuşa Erten il yönetimine girmekle kalmıyor, aynı zamanda Emre Kahraman’ın siyasi çalışmalarında fotoğrafçılığını üstleniyor.

Bakıldığında Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Kamu Yönetimi gibi, önemli bir branştan mezun olan Yuşa Erten;

İl gençlik kolu başkanının fotoğraflarını çeken sıradan bir parti üyesi konumunda Emre Kahraman’ın peşinden ayrılmıyor.

*

Yuşa Erten’in aynı zamanda AKP il eski başkanı Abdullah Eryarsoy’un da fotoğrafçılığını yaptığını duydum.

Bilgi teyidi için Abdullah Bey’i aradım.

Abdullah Bey, Yuşa Erten’in daimi fotoğrafçısı olmadığını, kendi fotoğrafçısı hastalandığında çok kısa süreliğine yardımcı olduğunu ifade etti.

Ağzından başka bir laf alamadım, yorum yapmaktan epey kaçındı.

Devamında öğrendik ki, Yuşa Erten hali hazırda şimdiki il başkanı Mehmet Ellibeş’in de fotoğrafçılığını yapıyormuş.

İşte bu bilgi beni hepsinden daha fazla şaşırttı!

Siyasal Bilimler ve Kamu Yönetimi mezunu olan bir genç, ısrarla parti içinde kalmayı sürdürmüş. Neden?

Çünkü onun görevi, AKP il başkanına yakın olmak, dolayısıyla parti içerisinde olan bitenden örgütü haberdar etmek.

*

Birkaç ay öncesine kadar KRİPTO FETÖCÜ olarak kimseye bir şey belli etmeden görevini yapan örgüt üyesi,

Daha sonra İSU’nun müteahhit firmasında işe başlamış.

Oraya kendi isteğiyle mi gitti, yoksa gönderildi mi bilinmiyor.

Çok geçmiyor ve Yuşa Erşen bir zaman sonra etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için FETÖ İTİRAFÇISI oluyor.

Artık durduk yere mi itirafçı oldu yoksa yakayı ele verdi de ondan mı oldu orası meçhul.

*

İtirafçı olarak neler anlatacak kim bilir?

Ne anlatır ne yapar bilmem ama görünen bir gerçek var.

FETÖ hala bu ülke için çok büyük bir tehlike.

Öyle kılık değiştirerek aramıza sızıyorlar ki, anlamak ifşalamak mümkün değil.

Yuşa Erten’i bile kaç yıldır anlamamışlar baksanıza…

Anlamamışlar diyorum çünkü Mehmet Ellibeş’in

bile isteye yanında, dibinde, gittiği her yerde bir KRİPTO FETÖCÜ ile gezeceğini aklım kesmiyor.

Ellibeş’in FETÖCÜLERLE işi olmaz falan demiyorum, yanlış anlaşılmasın.

Demek istediğim şu:

Ellibeş ürkek siyasetçidir, korkar.

Adam partisi için bile açıklama yaparken bu devran değişirse diye bin dereden su getiriyor.

Konuşma metnine bağlı kalmayıp irticalen konuştuğunda tribünlere oynuyor.

Kısacası öyle riskli işlere gelemez.

Bu yüzden de Mehmet Ellibeş’in Yuşa Erten’den polisle birlikte haberdar olduğuna dair bir yargım söz konusu.

*

Amma…

Bu noktadan sonra Mehmet Ellibeş bu işin peşini bırakırsa işte o zaman o noktada bir soru işareti doğar.

AKP il başkanı olarak o kriptoyu oraya kim soktu, kimlerle muhabbeti vardı, onun fotoğrafçılığını yapmasını kim söyledi, nelere tanık oldu, hepsinin peşine düşmeli.

Polisin yapacağı iş başka Ellibeş’in ki başka.

Ben olsam didik didik eder, bu arada varsa başka kriptolar, onları da yuvasından çıkarırdım.

Baksanıza Ellibeş’in ensesine kadar gelmeyi başarıyorlar.

Neredeyse iki buçuk yıldır il başkanını adım adım izlemiş.

Hala çok organize hala güçlü ve hala pes etmiş değiller.

O yüzden bu iş sıradan bir şeymiş gibi geçiştirilemez!