CHP Arap saçı…
Cumhuriyet Halk Partisi İl Danışma toplantısı nihayet yapıldı. Ve tahmin edileceği üzere, yine çok ses çıkaran bir program oldu. CHP’de danışma kurulları hep...
Cumhuriyet Halk Partisi İl Danışma toplantısı nihayet yapıldı.
Ve tahmin edileceği üzere, yine çok ses çıkaran bir program oldu.
CHP’de danışma kurulları hep böyledir.
İsteyen istediğini söyler, istediği yöneticiyi eleştirir.
Hatta genel başkana bile o kürsülerden istediği mesajı yollar, sözüm ona siyasetin nasıl yapılacağını öğretir!
CHP’de çok istisna olmakla beraber, kimsenin konuşma özgürlüğüne müdahale edilmez.
Bu bana muhalifmiş, bu düşmanmış, bunun hesabı varmış, bakılmaz.
AKP’de mumla arasanız bulamayacağınız demokrasi CHP’de fazlasıyla mevcuttur.
Ama bazen fazla demokrasinin CHP’ye zarar verdiğini düşünüyorum.
Nasıl olsa biz çok sesli bir partiyiz diyerek, kendini demokrasi havarisi ilan edenler CHP’yi hırpaladıkça hırpalıyor.
Diğer bir tabir ile, demokrasiyle densizliği karıştırıyor.
Hal böyleyken, doğruları haykıranların sesi o densizlerin sesi arasında kaybolup gidiyor.
*
CHP’de bir nevi hesaplaşma anlamına gelen danışma kurulları
Dün de benzer bir hesaplaşmaya sahne oldu.
İl başkanı Harun Yıldızlı’nın ilk danışma kurulu olması sebebiyle sınav verdiği toplantının, onun açısından pekte iyi geçtiği söylenemez.
Yıldızlı adına iyi anlamda gördüğüm tek şey, gençlerle arayı düzeltmeye başlamış olmasıydı.
Rahmetli Tugay Adak’ın intiharıyla beraber başlayan gerilim, yerini sakinliğe bırakmıştı.
Harun Yıldızlı genç bir il başkanı olarak gençlerin gönlünü alma çabasına girişmiş.
Gençler de bunun farkında olarak getirdikleri eleştirilerde Yıldızlı’ya pek dokunmamaya çalıştı.
Daha çok Başkan Hürriyet’i hedef alan açıklamalar dinledik.
*
Gençlik kolları il eski başkanı Emre Andız ile şimdiki başkan Zeki Karakadılar’ın hedefinde başkan Hürriyet vardı.
Ancak Hürriyet her iki başkanın eleştirilerini duymazdan gelmeyi tercih etti.
İzmit danışma meclisinde olduğu gibi il danışma meclisinde de konuşma yapmamayı seçti.
Hürriyet’in gençlerin eleştirilerine cevap vermemesi siyaseten akıllıca bir karardı.
Genel merkez yöneticilerinin önünde polemiklerden kaçması, tartışamaya girmemesi belki de ona artı yazdı.
Çünkü İzmit Belediyesi ve Hürriyet ile alakalı eleştirilerin temelinde işe alımlarda CHP’lilerin dışlanması konusu var.
CHP Genel Merkezinin ise bu konudaki tutumu belli.
Onlara göre gençlerin isyanı haklı olmakla beraber, tek belediyenin herkese yetemeyeceği için bu eleştirilerin olması doğal.
Daha çok gence iş vermenin yolu ise belli.
Daha çok çalışıp büyükşehir belediyesini kazanın diyorlar.
Keşke bu kadar basit olsaydı.
Keşke gençlerin tek sorununun iş-aş olmadığını, asıl dertlerinin değer görmek, vefa duyulmak olduğunu bilselerdi.
*
Danışma kurulundaki izlenimlere devam edelim.
Bir kere şunu söyleyeyim.
O programa genel merkez yöneticilerini davet etmek iyi cesaretti.
Neden?
Çünkü Kocaeli örgütü hep problemliydi.
Genel merkeze en fazla şikayetin gittiği illerden biriydi.
Kocaeli Kılıçdaroğlu ve yöneticileri için klinik vaka halini alan kentlerin başında geliyordu.
Emeğin başkenti olmasına rağmen o emekçileri bünyesine katamayan bir örgüt yapısı vardı.
Bunun yanında parti içi kavgalar, koordine olamayan belediye ve örgüt ilişkileri vardı.
Genel merkez bunlardan haberdardı ve orada duyacakları olsa olsa malumun ilanı olurdu.
Öyle de oldu…
CHP’de ikinci adam sıfatındaki Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, dün o salonda umutsuz vakayı bir kez de yerinde gördü.
Başından sonuna kadar tüm konuşmaları sabırla dinleyen Oğuz Kaan Salıcı, en sonunda patladı!
CHP’de aklına geleni esirgemeden söylemesiyle tanınan eski yöneticilerden Cevahir Akyıldız’ın,
CHP Derince İlçe Başkanına “Tacizci” söyleminin ardından yükselen tansiyona Oğuz Bey daha fazla dayanamadı.
Kapanış konuşması için kürsüye çıkan genel başkan yardımcısı;
“Burası kişisel hesapların yeri değil. Böyle iktidar olunur mu? Siz iktidar olmak istemiyor musunuz?” diyerek sinirli şekilde kürsüden indiği ifade edildi.
Yani Harun Yıldızlı’nın “daha az eleştiri alırız” düşüncesiyle genel merkez yöneticilerini davet etmesi, onun yararına olmadı.
Genel merkezin gözünde şu an bir tarafta bitik, paramparça bir Kocaeli örgütü varken,
Diğer tarafta problemli örgüte rağmen bir şeyler yapmaya çalışan belediye başkanı var.
İster hoşlarına gitsin ister gitmesin, Ankara’dan görülen fotoğraf böyle.
Fatma Kaplan Hürriyet’in genel merkez kredisi hala çok yüksek.
Yapılan şikayetlerin hepsini aynı potada değerlendiriyorlar.
15 yıldır kazanılmayan ilçeyi kazanan başkan var, gerisi boş diyorlar.
*
CHP Derince İlçe Başkanı Birkan Koçak’a geleyim…
Koçak ile ilgili taciz suçlamalarını aylardır duyuyor ve biliyordum.
Fakat bu suçlamaların doğruluğundan çok ortaya çıkma zamanını ve şeklini usul itibariyle doğru bulmadım.
Suç şahsidir. Varsa ortada böyle bir suç, bunun şikayet merci bellidir.
Yok, ben şikayet etmem, bundan utanç duyarım, duyulsun istemem diyorsanız ona da saygım var.
Fakat adli makamlara yapılmayan şikayetin parti yönetimine yapılması bana pek samimi gelmiyor.
O zaman akıl der ki, Birkan Koçak’a bilinçli operasyon var!
Varsa bir yanlışı gider gerekli mercilere suç duyurusu yaparsınız.
Oraya gitmeyip partiye geliyorsanız iş başka bir noktaya taşınıyor.
Bu olay bana geldiğinde de aynı düşündüm.
Kardeşim tacize uğrayan kişi adli makama gitmiş mi, hayır!
Haber yapalım isteniyorsa o zaman gelecek açık açık olanı biteni anlatacak. Biz kimsenin tetikçisi değiliz dedim.
Herkesin ailesi çoluk çocuğu var. Suç isnat edilen kişiden çok ben o ailenin düştüğü duruma bakarım.
Dolayısıyla bu tartışmanın yeri il danışma kurulları değil.
Harun Yıldızlı’nın şimdiye kadar bu konuya nokta koyamamış olmasını ise anlamıyorum.
Aylardır herkesin dilinde olan bir konu neden hala bir sonuca bağlanmadı?
Birkan Koçak suçlu mu değil mi?
Suçluysa neden görevde kalmaya devam ediyor?
Değilse niçin konu bir türlü kapanmıyor?
İlla ulusal basına mı çıkmalı?
Bunun başka yolu-yöntemi yok mu?
*
Devam edelim…
CHP il danışma toplantısı çok geç başladı.
Toplantı önüne konulan plaket, sunum, vs gibi şeyler gereksizdi.
Belli ki burada da ayrı bir politika güdülmüş.
İnsanlar beklemekten sıkılıp gitsin, kalan sağlar bize yeter denilmiş.
Kısmen de öyle oldu.
Toplantının sonlarına doğru salon boşalmaya başlamış.
Ama az kişiyle çok gürültü çıkmasının önüne geçilememiş.
*
Danışma kurulunda konuşma yapmasını beklediğim isimler vardı, onlar konuşmamış.
Mesela Hurşit Güneş. Mesela Hikmet Erenkaya. Mesela Mehmet Hilal Kaplan, Cengiz Sarıbay, Fahri Örengül, Sertif Gökçe.
Ha keza yakın zaman önce ihraçtan geri dönen Darıca belediye başkan adayı Yakup Törk!
Yakup Törk’ün hiç mi söyleyecek sözü yoktu?
Bu gibi isimlerin konuşmaları hiç kuşkusuz önem arz ediyordu ama nedense konuşmadılar.
Neresinden bakarsanız bakın vasat bir toplantıydı.
Tek iyi yanı, salonun dolu olmasıydı.
Özetle…
Genel anlamda CHP’nin algısı gayet iyi ama Kocaeli’de değişen bir şey yok.
Üç milletvekilini öpüp başlarına koymaya,
Dördüncüsü için ise hayal kurmaya devam etsinler.
Ben bu manzaraları çok gördüm.
İktidar olacağız, Kocaeli’den en az beş milletvekili çıkaracağız diyenlerin kendilerinin dahi listeye giremediklerini hatırlasınlar.
Diyeceğim o ki, yatsınlar kalksınlar Kılıçdaroğlu’na dua etsinler.
CHP’yi iktidar yapacaksa yukarısı yapacak.
Bizim buradakilere kaldıysa vay CHP’nin haline…