Var mı Cumhuriyete itirazı olan?

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı yürüyüş yolu projesi bitti, bitiyor. Kısa zaman sonra uzun yıllar kullanacağımız bu yolla alakalı herkes farklı...

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı yürüyüş yolu projesi bitti, bitiyor.

Kısa zaman sonra uzun yıllar kullanacağımız bu yolla alakalı herkes farklı fikirler beyan ediyor.

Kimi çok betonsu diyor, kimi araç trafiğine kapanmasından dert yanıyor.

*

Başka kentlerde çarşı merkezinde yayalar öncelenirken bizde ise tam tersi oldu bugüne kadar.

İlla her yere arabayla gireceğiz.

Dolayısıyla yürüyüş yolunu yayalaştırma fikri bizim kentimizden bakıldığında çok çılgınca bir fikirdi.

Başkan Büyükakın gelecek tepkilere aldırmadan işe koyuldu.

Yolun Hürriyet Caddesi kısmı trafiğe kapatıldı ve alt taraftaki Cumhuriyet Caddesiyle beraber büyük bir bulvar konumuna kavuştu.

Yürüyüş yolunun konforunu veya zorluğunu kullandıkça anlayacağız.

Ama ben hep şundan yanayım.

Bir idareci cesur olmalı.

Evet, kentin paydaşlarını işin içine katarak hareket etmeli fakat her kafadan çıkan sese de kulak vermemeli.

Böyle olduğu takdirde iş üremiyor.

Neticede sivil toplum kuruluşları olsun, siyasi partiler olsun herkes bir şekilde kendi siyasetini yapıyor.

On numara proje bile yapılsa öteki mahalleden bakanlar o projeyi al aşağı ediyor.

*

Aynı durum İzmit Belediyesi için de geçerli.

Siz hiç bugüne kadar İzmit’te muhalefete düşen AKP’nin,

CHP’li İzmit Belediyesi’nin bir projesini takdir ettiğini gördünüz mü?

Göremezsiniz çünkü amaç vatandaştan önce, CHP’yi İzmit’te yok ederek yeniden kazanma anlayışıyla yapılan siyasettir.

Yürüyüş yolu için de aynı bakış geçerli.

İyi Parti il başkanı Şanbaz Yıldız’ın betona boğdular dediği o yolla alakalı sırf siyaseten konuştuğu, iş işten geçince yaptığı yorumdan belli.

Yol bitene kadar neredeydiniz diye sormazlar mı adama?

Malum, kendisi kaç yıldır il başkanı olmasına rağmen İzmit’e giriş çıkışların yön tabelası ve yol kalitesinin kötülüğünü dahi yeni fark etti.

Geçenlerde o yolun önünde poz vererek basına açıklama gönderdi.

Şanbaz Başkan eski Real AVM’nin karayolu tarafından girilen o yolu her gün kullanıyor aslında.

Zira az ilerisinde il başkanlığı binası ve aynı adada kendine ait mülkleri var, yani Amerika’yı yeniden keşfetmek gibi bir durum söz konusu.

Fakat dedim ya, amaç siyaset yapmak, üzüm yemek değil.

İş olsun beri gelsin diyerek yapılan siyasetten ne kadar hayır gelirse o kadar hayrını görür bu millet.

*

Yürüyüş yoluyla başladık, oradan devam edelim.

Yakında kullanıma açılacak yolun yeni bir ismi olması tartışmaya açıldı.

Ancak bana göre burada tartışılacak bir yan yok!

Çünkü mantık çok basit…

Hürriyet Caddesi kapandı artık yok.

Cumhuriyet Caddesi ile bütünleşerek büyük bir bulvar haline geldi.

Dolayısıyla isminin “CUMHURİYET BULVARI” olması kadar doğal bir şey olamaz.

Aynı öneriyi benden önce değerli meslektaşım Cemalettin Öztürk de yapmış.

Çokta güzel izah etmiş.

Ben de aynı düşünüyorum.

Cumhuriyet kelimesi Cumhuriyetin 100. yılına girmeye az bir zaman kala daha bir anlamlı hale gelmişken,

O caddeye farklı isim arayışına girmek gereksiz bir kaostan başka bir şey değil.

Bir köprüde fırtına koparan bu kent bu kez aynı krize yakalanmamalı.

Gazeteci Çetin Emeç üst geçidinde yaşananlar yürüyüş yolunda yaşanmamalı.

Nasıl ki Perşembe pazarı alanını zamanın ruhuna uygun olarak değiştirip, “Milli irade meydanı” yapıldığında kimse ses çıkarmadıysa,

Burada da aynısı olacaktır.

Genel kabul göreceğine inanıyorum.

Tabi idarecilerin kafasında başka tilkiler dolaşıyorsa onu bilemem.

O zaman şöyle soralım:

Var mı Cumhuriyete itirazı olan…?

SİBEL GÖNÜL'DEN TEŞKİLATA İKİNCİ GOL..!

AKP’de ilginç şeyler oluyor.

Kurulduğu günden bu yana Kocaeli’de 13-0 skorunu elinde tutan AKP,

İlk kez seçim kaybediyor ve kaybedilen yer Kocaeli’nin kalbi sayılan İzmit oluyor.

Fakat ona rağmen seçimi kaybeden adaya Cumhurbaşkanlığı çatısı altında önemli bir görev veriliyor.

*

Peki, Cumhurbaşkanı tarafından verilen bu görevlendirmeyi siyaseten nasıl okumak lazım?

Kendime göre siyaseti az da olsa okuma kabiliyetine sahibim.

Sibel Gönül’ün atama haberini duyduğumdan bu yana AKP’yi gözlemliyorum.

Gönül’ün ataması, medyada sıradan bir haber gibi yer alırken,

AKP’li başkanları, milletvekilleri ve teşkilat mensupları tarafından yok farz edilmesi dikkatimi çekti.

Hatırlarsanız Karaosmanoğlu Etik Kurul Üyeliğine getirildiğinde Mehmet Ellibeş’ten tutun Tahir Büyükakın’a ve vekillere kadar tebrik mesajları yağdırıldı.

Sibel Gönül’ün Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikalar Kurulu Üyeliğine atanmasında ise bunların hiçbiri olmadı.

Kısacası mevcut yönetimin Gönül’ün atanmasına sevinmedikleri gibi rahatsız olduklarını söyleyebiliriz.

Öyle ya… bu işlerde en keskin tavır, tavırsızlıktır, yani sessiz kalmaktır.

Bu sessizlikten de anlıyorum ki, AKP’de çatlak çok daha büyük.

*

Sibel Gönül’ün Erdoğan’ın gözündeki yerini yerel seçimlerde görmüştük.

Yol arkadaşım diye bahsettiği ve Kocaeli teşkilatına emanet ettiği Gönül, İzmit’te yeteri kadar sahiplenilmedi.

Ama bundan sadece teşkilatı sorumlu tutamayız.

Gönül’ün seçim kaybetmesine sebep olacak başka başlıklar da vardı.

Birincisi; rakibinin çok iyi tanınması, yükselen bir yıldız olması.

İkincisi; Sibel Hanımın çalışma azmi, hırsı, propaganda şekli Hürriyet’in gerisindeydi.

Üçüncüsü; teşkilatı geri plana atıp, kendi iş yerinde kendine yakın isimlerle program yapmasıydı.

Dördüncüsü; meclis üyeliği listesi hazırlanırken teşkilatla ortak zeminde buluşulamamasıydı.

Beşincisi; kadın kolları genel başkanlığı yaptığı halde kadınları yeteri kadar işin içine katamamasıydı.

Bunların hepsi alt alta konulduğunda ortaya büyük bir zafiyet çıkıyor.

Ama Sibel Gönül’e göre kaybetmesinin tek sorumlusu teşkilattı.

*

Seçimlerin hemen ardından hazırladığı dosyayı götürdü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne koydu.

Herkesi şikayet etti, sorumlu ben değil, bana sahip çıkmayanlardır dedi.

Gelinen noktada kaybın faturası dönemin il başkanı Abdullah Eryarsoy’a yani teşkilata kesildi.

Ancak İzmit ilçe başkanı Ali Güney o teşkilattan sağ çıkmayı bildi.

*

O gün bugündür Sibel Gönül Kocaeli’ye adeta küstü!

Teşkilat programlarına katılmıyor, ortalıkta pek fazla gözükmüyordu.

Bir ara boşlukta adı il başkanlığı için anılsa da Mehmet Ellibeş ile “ağabey” modeli tercih edildi.

Gönül’ün il başkanı olması teşkilat için ayrı bir sıkıntıydı çünkü.

Erdoğan da bunu gördüğü için tercihini Ellibeş’ten yana kullandı.

*

Erdoğan Sibel Gönül’ü teşkilatın başına getirmeyecek kadar siyaset kurdu bir isim.

Ama yol arkadaşım dediği kişiyi yok sayacak kadar da vefasız olmadığını gösterdi.

Son hamlesiyle Sibel Hanım’a bir anlamda iade-i itibar yaptı.

Erdoğan’ın bu hamlesine sevinmeyi bir yana bırakın;

Kızan, deliren, hatta saçlarını yolanlar olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yok.

Fakat emir büyük yerden olunca işte böyle kimse ses çıkaramıyor.

Neden?

Çünkü burası AKP…

*

Peki, bundan sonra ne olur?

Sibel Gönül Karaosmanoğlu’na benzemez.

Aldığı görevi iş olsun diye almadığına eminim.

Sırf protokolde oturayım veya burayı dümen tutarak çoluk çocuğuma, eşe dosta rant devşireyim demez!

Kaldı ki aldığı görev, içeriği itibariyle de önemli.

Yerel Yönetim Politikaları Üyeliği…

Adından da anlaşılacağı gibi, yerel bazda siyasetin nasıl yapılması gerektiğine dair söz sahibi olacak.

*

Kısacası Gönül, güçlenmiş bir şekilde geri döndü.

Seçim kaybeden bir aday olarak ortalıkta dolaşan değil,

Seçim kaybettiği halde Erdoğan tarafından sahiplenilen biri olarak arzıendam edecek.

Mehmet Ellibeş ve teşkilat üyeleri Sibel Gönül’ü ne kadar dinler, orasını bilmem.

Bildiğim bir şey varsa, Sibel Gönül yerel seçimlerde olduğu gibi yine işini yukarıdan halletti.

Ellibeş, Büyükakın ve diğerlerinin bu atamayı medyadan öğrendiklerine, kendilerine sorulmadığına adım kadar eminim.

Erdoğan bakanları bile atarken kimseye sormayan, aklına estiğini yapan bir siyasetçiyken,

Kalkıpta bizim buradakilerden icazet alacak değil!

Erdoğan’ın mesajı çok açık:

“Sibel Gönül benim için önemlidir. İşinize gelirse…”

Ha, işlerine gelmeyecektir orası net.

Ama elden ne gelir?

Sibel Gönül AKP içerisinde protokole yeniden yerleşmiş ve yok sayılamayacak bir statüye kavuşmuştur.

Patron değil ama patronların muhataplık seviyesince dikkate alınacak konuma gelmiştir.

İlk golünü yukarıdan aday olarak atmıştı, bu da ikinci golü oldu.

Bundan sonrası onun bileceği iş.

Sibel Hanım intikamcı bir anlayışla mı hareket edecek yoksa hatalardan ders almış olarak mı?

*

Sibel Hanım’ın görüşlerini almak için aradım bugün.

Toplantıya girmek üzereyken denk geldi.

Hayırlı olsun dedim, Kocaeli teşkilatı nasıl karşıladı, tebrik için arayanlar oldu mu, diye sordum.

“Arayan tebrik eden oldu tabi” demekle yetindi.

Teşkilat kısmında ise “Ben daha şehre inmedim, şehre inip şehrin nabzını tutacağım, sizlerle de (basınla) bir araya geleceğim, ne oldu nasıl oldu, detaylıca anlatacağım” dedi.

Ben de kendisine ısrar etmedim.

Belli ki Sibel Hanım kafasında programını çoktan yapmış.

Yakın zaman sonra nasıl bir giriş yapacak, neler anlatacak, geçmişin muhasebesiyle ilgili neler diyecek, hep beraber göreceğiz.

------------------

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları