MECLİS ÜYELERİ NEYİN HAVASINDALAR?

“Şeyh uçmaz müritler uçurur” diye bir söz vardır. Anlamı şudur: Bir kimseye bağlanan ve inananlar, onu olduğundan daha üstün görürler. Onda olağanüstü...

“Şeyh uçmaz müritler uçurur” diye bir söz vardır.

Anlamı şudur:

Bir kimseye bağlanan ve inananlar, onu olduğundan daha üstün görürler.

Onda olağanüstü değerler bulunduğuna inanır ve buna başkalarını da inandırmak isterler.

*

Bu sözü alın, siyasetin göbeğine koyun!

Cumhuriyet rejimine bağlı olarak yönetme erkinin halkın tercihleri doğrultusunda kişilere verildiği,

Ancak seçilmiş kişilerin zaman içerisinde Totalitarizme evrildiğini varsaydığımızda;

Halk tarafından seçilmiş bu kişiler gittikçe kendini şeyh gibi görürken, yanındakileri de müritleri olarak görmeye başlar.

*

Sonsuz itaat beklerler.

Her yönüyle övülmek isterler.

Hatta ve hatta yanlışları savunulsun isterler.

İyi yaptıkları şeylerin görüldüğünden çok daha fazla abartılmasını isterler.

Yani etrafında dalkavuklar ordusu olmasından hoşlanırlar.

*

Bunu niye anlattım?

CHP’ye ve de İzmit Belediyesi’ne geleceğim.

CHP’nin Kocaeli’de kazandığı tek belediye ve hedefte büyükşehir belediyesini kazanmak var.

Ancak buna rağmen CHP örgütünce olsun, yönetim kadrolarınca olsun, Fatma Kaplan Hürriyet’i yeterince sahiplenen, alıp uçuran müritleri yok!

*

Eski zamanları hatırlayın…

Sefa Sirmen ve Hikmet Erenkaya’nın başkanlık yaptığı o yıllarda yanında, sağında, solunda militan kadrolar ve siyasetçiler vardı.

Parti örgütlerindekiler olsun, belediye çalışanları olsun, başkanların haberi bile olmadan sokakta, girdikleri her ortamda onları ölümüne sahiplenirlerdi.

O başkanların altında görev yapan meclis üyeleri “A” takımı gibiydi.

Kimi sokağı iyi bilen, siyasetin kitabını yazmış, kimi mesleğinde rüştünü ispat etmiş kişilerdi.

*

Başkan ve örgüt ile idari kadrolar arasında iyi bir ahenk vardı.

Şimdiye baktığımızda ise aynı uyumun zerresini göremiyoruz.

Geçtik uyumu, seçilerek geldikleri kurumu sahiplenmekten bile acizler.

Söyler misiniz, İzmit Belediyesi meclis üyelerinden hangisi hafızanızda yer edindi?

Üstelik meclis üyeliğinin yanında çoğuna birer unvan daha verildi.

Hal böyleyken bu zatlar Bürokrat havalarına büründüler.

*

Meclis üyeliğinden belediye başkan yardımcılığına terfi eden Ünal Özmural, Dilek Yalçın, Nurettin Bulut,

Meclis üyesiyken SARBAŞ’ın başına getirilen Çetin Sarıca,

Koordinatörlük verilen Devrim Bal, Mehmet Baştürk ve Yaşar Kardaş gibi…

*

Bunların hiçbirinde topyekün bir sahiplenme göremiyoruz.

Belediyeyi ilgilendiren konularda kaos ve polemiklerde tek bir tanesi çıkıp bir cümle söz etmiyor.

O yapının içerisinde oldukları halde ağızlarını bıçak açmıyor.

Meclis grup başkan vekili Nejat Çakır asla polemiğe girmiyor.

Hadi polemiğe girmiyor, AKP’li mevkidaşı Muharrem Tutuş’a cevap bile vermiyor.

Cevap verme işi, Demokrat Parti’de hala görevi bulunan basın danışmanı Cem Şakoğlu’na kalıyor.

Cem Şakoğlu alınmasın, zira o hali hazırda görevini yapıyor, hatta fazlasıyla yaptığını bile söyleyebilirim.

Ancak Cem Şakoğlu’da çok iyi bilir ki, siyasette bunlar aranan ve beklenen şeylerdir.

Bu boşluğu bildiği için topa girmek zorunda kaldığına adım kadar eminim.

Yoksa belediyenin meclis üyeleri, grup başkan vekili varken, konulara vakıfken, neden her topa danışman girsin ki?

Gölkay projesini İBB’ye çizdirdi diyorlar, meclis üyesi Arsal Arısal tek kelime etmiyor.

Arsal Arısal bugüne kadar kaç kez konuştu, hatırlayan var mı?

Bal vermeyen arı gibi…

*

Aynı şekilde CHP örgütünde de durum iyi değil.

AKP İzmit İlçe Başkanı Ali Güney CHP’ye İzmit Belediyesi üzerinden yükleniyor

Ve ilçe başkanı mevkidaşı Hakan Çakar yerine ses yine basın danışmanından geliyor.

Ne oldu, politbüro iflas mı etti?

Artık Hakan Çakar’a açıklama yaptırılmıyor mu?

Veya Hakan Çakar ne istedi de vermediniz?

Benim bunlara aklım sırrım ermiyor.

Yıllardır Belsa’yı alacağız diyen CHP’liler, Belsa’yı aldıktan sonra adeta sırra kadem bastı.

*

Yazının başında demiştim ya, şeyh uçmaz müritler uçurur diye!

Bırakın müritleri, şöyle en harbisinden “Dalkavuklar” bile yok etraflarında.

Dalkavuklar olmadığı gibi, kurumunu sahiplenen meclis üyelerini de ara ki bulasın.

Kimi başkan yardımcısı, kimi koordinatörlük havasına girmiş.

Fatma Başkan umurlarında bile değil!

*

Umurlarında olsaydı o belediyede paralı trol ordusuna ihtiyaç olmazdı.

Adı üstünde bunlar trol ya;

Şaşkın ördek gibi suya tersten dalıyorlar.

Asıl işleri başkanın şehirdeki algısına olumlu yönde katkı yapmak iken

Onlar basında çıkan olumsuz haberlerin altına gazetecileri aşağılayan yorumlar yapıyorlar.

Dalkavuklukla maaşlı trollerin ayrımını da böylece anlamış olduk.

Zira dalkavukluk Allah vergisi bir özellik ve kişinin kendi tercihidir.

Trollük ise istem dışı olup, nakit karşılığında yapılır.

Yaptıklarını sağda solda anlatır.

Bilmem anlatabildim mi?

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları