Takiye…
Ona ne kadar dua etsek az gelir. Ama özellikle AKP iktidarı döneminde bırakın duayı; Atatürk’e hakaret etmek hatta küfretmek suç olmaktan çıkarıldı. Kıyıda...
Ona ne kadar dua etsek az gelir.
Ama özellikle AKP iktidarı döneminde bırakın duayı;
Atatürk’e hakaret etmek hatta küfretmek suç olmaktan çıkarıldı.
Kıyıda köşede ne kadar Atatürk düşmanı varsa saklandığı yerden çıkıp içindeki kini kustu, ağız dolusu küfürler etti.
Ve bu küfürbazlar, bu kendini bilmezler iktidar mensupları tarafından ne yazık ki itibar gördü.
“Eğer bir Müslüman Atatürk’ü seviyorum derse ya ahmaktır ya sahtekardır” diyen Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı “Fesli Kadir” gibiler adam yerine konuldu.
Hem de ne konulma…
Fesli Kadir ölüm döşeğindeyken Cumhurbaşkanı Erdoğan onu ziyarete gitti.
*
Sadece o mu?
Ömrü Atatürk düşmanlığıyla geçen Şevki Yılmaz gibiler hakaret davalarının hepsinden beraat etti.
‘‘Çatlasanız da patlasanız da ben Hizbullah'ım, Türkiye'nin yüzde 95'i Hizbullah'tır. Hizbullah olmayanlar Hizbul şeytandır''
Veya;
"Laiklik çoktan tarihin çöp sepetine gitmiştir. Laiklik yok ki elden gitsin. Zaten olsa da ihtiyacımız yok" diyen;
Belediye başkanlığı döneminde neden resmi bayramlara katılmadığını soranlara “Biz ata, ite, puta tapanlardan değiliz” şeklinde cevap veren,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne “pez….ler meclisi”, Atatürk’e “hayvan”, Türk askerine “Moskof ayısı” gibi sözlerle hakaret eden ŞEVKİ YILMAZ hala AKP’de hürmet gören isimlerin başında geliyor.
Hala hazine arazilerine çökmesine göz yumuluyor.
Ne acı, öyle değil mi?
*
O ki, Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik hukuk devletinde, yasaların verdiği izinle Şevki Yılmaz gibilerin oğlu bile milletvekili olabildi.
Israrla ret ettiği Cumhuriyetin nimetlerinden faydalanmasını bildi.
Benim Mehmet Akif Yılmaz’a herhangi bir sözüm yok!
Bugüne kadar kendisinden Atatürk aleyhine bir kelime duymuş değilim.
Onu babasının sözlerinden dolayı yargılayamam, yani suç şahsidir.
Sadece Atatürk’ün bize mirası olan Cumhuriyetin ne büyük fazilet olduğunun altını çizmeye çalıştım.
*
İstedikleri kadar ret etsinler istedikleri kadar yasaklasınlar…
Hani ne oldu? sonuç ne…?
Atatürk’ü yok etmeyi, bitirmeyi, unutturmayı başarabildiler mi?
Tabi ki hayır!
Son birkaç senedir iktidarda Atatürk hassasiyeti başladı.
Ama samimi ama takiye, orasını bilmem.
Bir vatandaş olarak bu benim çok hoşuma gidiyor.
Geç de olsa ülkenin kurucu liderine saygıya mecbur kaldılar.
Şimdi hepsi peşi sıra kutlama programları yapıyor.
10 Kasım’da Atanın huzuruna çıkıyor.
Hatta işi ileri götürüp, “ CHP Atatürk’ün izinden gitmedi, biz gittik” sözleriyle bizi şaşırtan bir Anayasa Komisyon Başkanı Bekir Bozdağ var.
Bugün de benzer sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan 10 Kasım anma programlarından birinde CHP’yi hedef alarak
“Şayet inanın, Gazi hayatta olsaydı emin olun bunları o partiden sopayla kovalardı. Eğer bu ülkede Gazi'nin, bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa, o da biziz" demiş.
İlginç değil mi?
*
İlginç olan bir şey daha var!
AKP Atatürk’e bu kadar soğuk yaklaşırken, ona hakaret edenlere kucak açarken CHP onu yeteri kadar sahiplenmedi.
Birkaç kınama sözünden başka bir şey yapmadılar.
Atatürk’ün bu vatan için ne ifade ettiğine dair iz bırakacak işler yapmadılar.
Hiç kızmasınlar darılmasınlar ama öyle!
Milli bayramlarda sabah çelenk koyma törenine gelenlerin sayısı bile bu konuda ipucu vermeye yetiyor, fazlasına gerek yok.
*
CHP, ne zaman lazım olursa o zaman hatırladı Atatürk’ü.
Mustafa Kemal’in
“Benim iki büyük eserim var. Biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” sözünün hakkını veremediler.
Kendi ideolojisindeki insanlara bile ideolojik değil, şahsi yaklaştılar.
Mesela Atatürkçü Düşünce Derneği…
Kim ne derse desin bu dernek CHP ile özdeşleşmiş bir dernektir.
Mesela ÇYDD…
Rahmetli Türkan Saylan’a yapılanlar ortadayken,
Bunların AKP içinde barınma şansları var mı, yok!
Ne çizgileri, ne ilkeleri, ne amaçları ne de o dernekteki insanların siyasi duruşu birbirini tutmuyor.
*
AKP ile doku uyuşmazlığı olan bu derneklerin ana çatısı aslına CHP’dir.
Ama CHP bu dernekler için sorun bakalım ne yaptı, hiçbir şey!
CHP’nin bunlar umurunda değilken AKP, TÜGVA için yapmadığını bırakmadı.
Ve CHP her zamanki gibi kendi yapmadıklarını değil, onların yaptıklarını konuştu.
Sanki adamlar inkar ediyor, sanki adamlar yaptıklarını kapalı kapılar ardında yapıyor.
Sen ne yapıyorsun hele bir de onu de!
Atatürk’ü, onun ilke ve inkılaplarını koruma ve yaşatma idealinde olan ADD için ne yapıyorsun?
10 Kasım’da ADD niçin CHP’ye değil de büyükşehir belediyesine gidiyor?
*
Evet, ADD Başkanı Taylan Bingöl’ün dediği gibi büyükşehir belediyesi kimsenin tapulu malı değil, bizim vergilerimizle vücut buluyor.
Ama kabul edersiniz ki bunlar sadece lafta kalıyor.
Ona rağmen büyükşehir belediyesi ADD’ye 10 Kasım programı için sponsor oluyorsa bu önemlidir.
Bu aynı zamanda mevzi kaybetmedir.
*
CHP’nin ve CHP’li belediyenin kapısını çalamayan bir ADD var bu kentte, fazlasına gerek var mı?
Nedenlerini niçinlerini varın siz düşünün…!
Düşünün ve kendinize sorun!
Bizim Atatürk sevgimiz ne kadar…?
*
Son bir şey…
2014 yılında CHP İzmit İlçe Eski Başkanı Mehmet Ümit Küçükkaya güzel bir iş yapmıştı.
10 Kasım’da Atamıza camide mevlid okutmuştu.
CHP’de bu neredeyse ilkti.
O günlerde bunu yadırgayanlar da olmuştu ama Mehmet çok anlamlı bir şey yapmıştı.
Kendisinden Allah razı olsun.
İşte orada takiye yoktu.
Devamında dönemin AKP İzmit İlçe Başkanı Hasan Ayaz da Küçükkaya’yı örnek alarak Atamıza mevlid okutmuş ve CHP’lileri davet etmişti.
CHP’liler ise o davete icabet etmemişti.
Takiyeden girdik ya, bu da kenarda dursun istedim.
*
Ve geldik bugüne…
CHP’liler İzmit Belediyesi şemsiyesi altında bugün Ataya mevlid okuttu, onun sevdiği yemekleri halka ikram etti.
Bu da iyi bir şeydi.
Ama göstermelikti.
Çünkü önemli bir gün olmadıkça Atayı kimsenin hatırladığı yok.
ADD ve ÇYDD örneğini de bu yüzden verdim.
AKP’liler kadar iğreti duruyor bazı şeyler.
Anlayan anladı sanırım…