Bir Ebeveyn Çılgınlığı Olarak İnternet

Epeydir kafamda olan bir konu son hafta aniden bizlerin de gündemine geldi. 9 yaşındaki kızım okuldan gelince sınıf arkadaşlarından bazılarının Squid Game...

Epeydir kafamda olan bir konu son hafta aniden bizlerin de gündemine geldi. 9 yaşındaki kızım okuldan gelince sınıf arkadaşlarından bazılarının Squid Game adlı bir diziyi izlediğini ve içeriğini merak ettiğini söyledi. Diziyi o güne kadar izlememiştik. Önce üzerine okuduğumuz yazılar ve dinlediklerimiz üzerinden kısaca bu dizinin kendisine ve yaşına uygun olmadığını söyledik. Sonra oturup diziyi izledim ve ülkeler bazında bunca yaygara koparan dizinin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Henüz birkaç bölüm izlememle 4.sınıf öğrencilerinin nasıl olup da bu diziyi izlediklerine dair şaşkınlığa düştüm. Üstelik çok daha üzücü olan yanı da şu; çoğu çocuk bu diziyi ailesiyle, yani anne veya babasıyla beraber izlemiş. Bundan daha büyük bir saçmalık nasıl olabilir bilmiyorum sahiden. Hangi anne ve baba çocuğuna bilerek bu kötülüğü yapabilir...

Dizi ile ilgili yetişkin bir izleyici olarak görüşlerimi bu yazıda paylaşmayacağım. Sadece üzüldüğüm ve sorumsuz ebeveyn tarafında olanlar açısından yazmak istiyorum bu yazıda. Üzerinden 18 yaş üstü diye uyarı bulunan, şiddet, cinsellik ve olumsuz görüntülere dair uyarısı yapılan bir dizi nasıl olur da ilköğretim seviyesine kadar düşer. Epeyce düşündüm üzerinde. Anne ve babalar olarak çoğu durumda güya çocuklarımız için elimizden geleni yapıyoruz. Mesela ek gıdaya 1. ya da veya 3.ayda başlanabiliyor mu? Elbette hayır. Başladığınızda çocuğunuzun biyolojik yapısı buna uygun olmadığı için; ya bağırsaklarında, ya midesinde veya başka bir yerde sorun çıkacak. Bu kısmı belki de şanslı olunan yanı olur; çünkü muhtemelen bebek boğulur ve bu denemeniz hüsranla sonuçlanır. İşte, vaktinden önce izlenen, maruz kalınan görseller de çocuklar için benzer şeylere sebep oluyor. Bu yazıyı okuyanlar “Benim çocuğumu yetiştirme şeklimden size ne!” diyebilir ama bizler aynı toplumun parçalarıyız. Tek başına kendi çocuğumla ilgili yapmam gerekeni yapsam bile maalesef oluşacak zararı toplum olarak hepimiz ödüyoruz. Birbirini döven, şiddet uygulayan ve patlamaya her an hazır bir neslin içinde çocuk büyütmek kolay iş değil. O nedenle herkesin elini taşın altına koyma vakti diye düşünüyorum. Mesele sadece bu dizi değil elbette. Bu diziye gelene kadar sayısız içerikle karşı karşıya kalıyor çocuklar. Çoğunda da maalesef kontrolsüz bir şekilde o görseller çocukların hafızalarına yerleşiyor. Oyunlarda, filmlerde, dizilerde; yaşına, ruhsal durumuna, duygu durumuna uygun olmayan içerikle karşılaşan çocuğun yaşayacağı zarar da maalesef hem onu ve ailesini, hem de çevresini etkiliyor. Bazı ülkeler bu diziyle ilgili uyarılar yaptı, bazı okullar velilere uyarı yazıları yolladı. Sosyal medyada pek çok psikolog ve uzman konu ile ilgili görüşlerini iletti. Tüm bunların yanında ve bunlarla birlikte ben hala bir çocuğun bu diziyi nasıl olup da ebeveyn ile izlediği kısmındayım. Sahiden kaç gündür bu dönüyor zihnimde. Neden anne ve babalar çocuklarına bu zararı verir? Bunu yaparken hiç mi görmez yanındaki küçük bedeni, ruhu. Hiç mi izlemez sonrasında yaşadıklarını?

İnternetin araçsal olarak kullanılmadığı durumlarda nasıl sorunlar ortaya çıktığına dair alanın uzmanlarıyla farklı platformlarda biraraya gelip konuştuk; bunları açık erişime de sunduk. Bununla birlikte çocuğa uygun içerikler ile ilgili paylaşımlar yapan, bu konuda kitap çıkaran çok değerli isimler var; ilk aklıma gelen Burak Göral. Örneğin onun seçtikleri ile bir önizleme yapılabilir. Ben kendisiyle iki kez çalışmaları hakkında bilgi paylaşımında bulundum. Kısacası çocuğunuza uygun ve onun hayal dünyasına denk düşen yayınları bulmak konusunda aslında daha şanslı bir dönemdeyiz. Bununla beraber tam tersi de mümkün. Çocuğu sınırsız bir şekilde ekrana maruz bırakmanın türlü zararları olduğunu uzmanlar kendi alanlarından örneklerle zaten söylüyor. En basiti dil gelişiminde gerileme, konuşma bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite de artış, korku, endişe, anksiyete ve bir ton şey. Pandemi boyunca kişisel olarak çocuğa dair hemen her konuda içerik paylaşımında bulunmaya çabaladım ve hala devam ediyorum. Çocuğa uygun içerik sadece görsel değil, aynı zamanda basılı olarak da oluyor ve ben bu yazılar çerçevesinde “nitelikli” diye bildiğim kitaplar üzerine yazarak azıcık da olsa bir şey yapmaya çabalıyorum. Başka kişiler de kendi alanlarından benzer telaşlarda. Söyleşilerle, videolarla, yazılarla, görsellerle, kitaplarla “çocuğa göre”, “çocuğa uygun” konularına değiniyorlar. Sayısız ve uygun olmayan içerikle çocuğu baş başa bırakmak ve belki de canımı daha da acıtan kısmı ile onunla beraber bu uygunsuz içerikleri izlemek ve bunu hiç önemsememek boğulmak üzere olan çocukla yan yana durmaktan farksız. Biraz dozunu aşan veya sert gelen bir yazı olabilir ama yine de söylemek istiyorum; çocuk büyütmek bu değil. “Belki” ile başlayacaktım cümleme ama çok bocaladım; o nedenle şöyle başlıyorum; aslında ilk önce kendimizi eğitmemiz gerekiyor, çocuk kısmı bundan sonrasında… ayrıca ve son olarak da çocuğunu sevmek onun iyiliğine çabalamak ve bu konuda en çok kendinle mücadele etmekle oluyor sanırım.

SON DAKİKA HABERLERİ

Saadet Sevinç Doğan Diğer Yazıları