Sıfır’ın Yaz Tatili
Rahşan İnal’ın kaleminden çıkan “Sıfır’ın Yaz Tatili” kitabı bir niyetle yola çıkmış. Bu ilk sayfalardan itibaren belli zaten. Didaktik değil ama bir sorunu...
Rahşan İnal’ın kaleminden çıkan “Sıfır’ın Yaz Tatili” kitabı bir niyetle yola çıkmış. Bu ilk sayfalardan itibaren belli zaten. Didaktik değil ama bir sorunu çocuk dünyası için sorun olmaktan çıkarıp keyifli hale getirmeye çabalıyor. Normalde başından konu ve niyetini anladığım kitaplara biraz mesafeli duruyorum, öncelikle bunu itiraf etmeliyim. Yani “bence” çocuk edebiyatı eğitimsel bir araç niyetiyle yola çıktığında tadından kaçıyor bazı şeyler. Bununla beraber sahiden de keyifli bir yolculuk bekliyor okuru. Ayrıca maalesef matematik konusu bizim gibi toplumlarda hayatın bir parçası olarak görülemiyor. Hayatın içindeki her şeyde matematiksel bir dengenin olduğu göz ardı ediliyor ve daha da ötesi öğrenme süreci eğlenceli bir hale gelemiyor. Dolayısıyla bu anlamda çocuklardan yana bir çabada olan yazarın niyeti sevimli hale geliyor bana. Müjde Başkale’nin resimleriyle daha da güzelleşen kitap İletişim Yayınları’ndan çıkıyor.
Yazarın konuya olan hassasiyeti her sayfada kendini gösteriyor. Haklı da bir duruş aslında. Örneğin yaz tatili boyunca açılmayan matematik defterinde sıkılan Sıfır rakamı gibi. Daha önce okuduğum bir araştırma yazısında yaz tatillerinde özellikle sosyokültürel açıdan geri bölge ve ailelerdeki çocukların okul ve okulda öğrenilenlerle olan bağının koptuğu ve akranlarına göre yeni dönem başladığında daha geride oldukları yönündeydi. Yani bütün bir yazı öğrenme sürecinden mahrum geçiren bu çocuklar ile diğerleri arasındaki makas sürekli ve özellikle yaz tatillerinde açılıyordu. Öğrenmek sadece oturup matematik çalışmak değil elbette ve zaten araştırma da bunu söylemiyor. Öğrenme, hayatın bir parçası ve onu hayatın içinde işler hale getirebilmek önemli. Sanırım yazar da biraz buradan yol alıyor. Bu anlamda yetişkin okur olarak hepimizi uyarıyor yazar. İyi de yapıyor. Ada adındaki kız çocuğu, karşısında bir anda Sıfır rakamını görüyor ve onunla birlikte sohbete dalıyor. Böylece onunla beraber okur olarak bizler de aslında konu tekrarı yapıyoruz ama en eğlenceli haliyle. Güzel bir gün geçiren ve keyfi yerinde olan Sıfır da deftere geri döndüğünde diğer rakamları da aynı deneyime alıştıracak ve yeni maceralar okuru bekleyecek gibi.
Matematik ile ilgili sorunu masaya yatıran ve bunu edebiyat ile harmanlayıp çocukların önüne sunan bazı kitapları daha önce okumuştum. Bunlar içinde Haritada Kaybolmak ve Kraliçeyi Kurtarmak romanlarını özellikle anmak isterim. Harika bir kurgu ile yazar kendi çocuğunda yaşadığı sıkıntıyı tüm çocuklar adına çözme niyetine girmişti. Vladimir Tumanov bu anlamda çok güzel bir örnek ama elimdeki kitaptan daha büyük çocuklara hitap ediyor ve türü farklı. Elimdeki kitap ise daha küçük yaş grubuna, ilköğretimin ilk yıllarına tekabül ediyor. Resimli kitap olarak ilk defa denk geliyorum bu tarza. Bu anlamda bence iyi bir başlangıç. Bir de yukarıda da değindiğim gibi öğrenme sürecini çok hızlı rafa kaldıran ve uzun tatil dönemlerini her açıdan tembelliğe bırakmaya meyletmiş toplumlar için de bence uyarıcı olmuş. Gezerek, görerek, yorumlayarak, kısacası hayatın her alanındaki öğrenme sürecini okullarla birleştirebilirsek, ya da okulda öğrendiklerimizi hayatın içinde uygulayabilirsek her şey daha kalıcı hale gelecektir. Şimdi yazarken aklıma geldi; kızımın öğretmeni de kesirleri işlerken “Bunu ekmekle, meyveyle ve diğer şeylerle tekrar edin ve ona sorarak kalıcı hale gelmesini sağlayın” demişti. Galiba yazar da benzer düşüncelerden yola çıkıyor. Bu anlamda güzel ve değişik bir deneyim oldu bana da. Bakalım seri olarak devam edebilecek mi? Merakla bekliyorum.