Minik Ayı Vadu Babam Beni Seviyor mu?

Galiba insan yaş aldıkça düşünceleri de değişime uğruyor. Elimdeki kitabı birkaç yıl önce okumuş olsaydım, farklı düşünebilirdim ama şimdi okuduğumda beni...

Galiba insan yaş aldıkça düşünceleri de değişime uğruyor. Elimdeki kitabı birkaç yıl önce okumuş olsaydım, farklı düşünebilirdim ama şimdi okuduğumda beni farklı sorulara sevk etti. Ayfer Gürdal Ünal hocam yazmış “Minik Ayı Vadu & Babam Beni Seviyor mu?” kitabını. Can Çocuk Yayınları tarafından da basılmış. Resimleyeni ise Gözde Bitir. Sonda yazacağımı baştan söyleyeyim resimleri çok sevdim. Bu çizimleri farklı yazarlara ait kitaplardan da tanıyorum diye düşünürken aynı anda elimdeki iki kitabın da aynı çizer tarafından resimlendiğini fark ettim.

Küçük bir ayı yavrusu annesiyle her akşam uyumadan önce yatakta sohbet ediyor. Bu sefer konusu; babasının ona olan sevgisi. Çok tanıdık sorular ve endişeler var yavru ayıda. Arkadaşı tavşan yavrusu ve babasının sevgilerini gösterme şekli üzerinden kendi babasının kendisine olan sevgisini sorguluyor. Etrafında çocuk olanlar için yakın sahneler ve durumlar bunlar. Yazarımız Ayfer hoca da duruma açıklık getirmek için anne ayı üzerinden sevginin farklı şekillerde gösterilebileceğini anlatıyor. Güzel ve yerinde bir konu aslında. Çünkü tek tip üzerinden duyguların aktarımını öğrenen çocuklar ilerleyen dönemlerde de bunu sürdürdüklerinde sorunlar yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla duyguların farklı şekillerde aktarılabileceği ve gösterilebileceği konusunda oldukça keyifli bir okuma bekliyor okuru. Ben sadece okurken yavru ayının anneye açılmama ihtimali veya böylesi bir diyalog yokluğunda yaşanacakları düşündüm. Bununla beraber küçük çocukların özellikle okul öncesi dönemde ebeveynleri tarafından sarılıp sevilmelerinin nasıl güven verdiğine dair da çokça yazı var. Dolayısıyla baba ayı, Vadu’ya olan sevgisini onu korumak, cesaretlendirmek, teşvik etmek ve onunla oynamakla gösteriyor ama sanki Vadu’nun kafa karışıklığı da anlaşılır gibi. Yukarıda da belirttiğim gibi yaşla beraber bu fikrim de değişime uğramış olabilir. O nedenle bazen çocuğun duygusuna yönelik adımlarım atılmasını da kıymetli buluyorum. Bununla beraber 80’ler dönemi çocukluk geçirmiş birisi olarak bizim kuşağın da alışkın olduğu bir tavır baba ayının tavrı. Yani belki de kuşak farkıdır sevginin ifade edilme şeklinin babalar için de değişime uğrama şekline dair içimde uyanan istek. Kültürel kodlarımız baskın ve çoğu şey yüzyıllar içinde değişiyor; bunun farkındayım. Daha da ötesi bazı toplumlarda çocuğun büyükler yanında sevilmesinin de garip karşılandığı dönemleri biliyorum. Belki anlayabilirim de ama yine de küçücük bir çocuğun sevgiye doymasında olumlu şeylerden başka şeyler göremiyorum. Bu bazen baba ayınınki gibi olabilir ama bazen de baba tavşanınki gibi. Belki bunu biraz da çocuğun beklentileri belirleyebilir. Kitapta anne ayı sayesinde baba ayının sevgisi görünür hale getiriliyor davranışları üzerinden. Dolayısıyla bu güzel evet ama diye aklıma takılanlar eşlik etti bana okur olarak.

Daha geçen gün Çilem Doğan’ın bir röportajını dinledim ve orada babası ile arasının bozuk olduğu bir dönemde karşısına çıkan erkekte babasından mahrum kaldığı sevgisinden bahsediyordu. Babasına dönüp “Senin birisini buldum” demesi üzerine babasındaki şaşkınlığı anlattığı kısım da çok dikkat çekiciydi. İçim sızladı doğrusu. Çünkü sonrasında yaşadıkları, hatırlanacağı üzre, tüm aile ve gençlere ders niteliğindeydi. Şimdi elimdeki kitabı okuduğuma memnunum ama yine de babaların da çocuklarıyla olan duygusal temaslarında klasik rolleri bırakabileceğini düşünüyorum. Bunu yine bizim kuşak insanları kendi dönem filmlerinde sıkça görür ama örneğin bizim çocukların bunu anlayacağından çok emin değilim. Annenin her durumda katalizör gibi devreye girip babayı duygusal anlamda açıklama zorunluluğu da bizim döneme has bir şeydi sanırım. Şimdilerde olumlu örneklerle karşılaşıyoruz ve bu örneklerde babaların çocuklarıyla diyalogları üçüncü kişiye gerek bırakmayacak denli yakın. Belki onların da kendi duygularından daha fazla beslenmelerine ve daha naifçe bakmalarını sağlıyordur hayata. Okuduğuma ve sonrasında bu düşünceleri yazmama vesile olduğu için teşekkür ediyorum Ayfer hocama. Gözde Bitir’in çizimleriyle daha da keyifli bir hal aldı okuma süreci. Galiba aynı zamanda sesli düşünmemi de sağladı, bilemiyorum. Yine de tüm soru işaretlerimle konuyu ele almak istedim.

SON DAKİKA HABERLERİ

Saadet Sevinç Doğan Diğer Yazıları