Hürriyet’ten başkası yalan…!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile yarım saate varan sohbetimizde Öne çıkan konuları detaylıca ele aldık. Yaptığımız haberlere en küçük bir yorum dahi...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile yarım saate varan sohbetimizde
Öne çıkan konuları detaylıca ele aldık.
Yaptığımız haberlere en küçük bir yorum dahi katmadık.
Genel Başkana ne sorduysak ve ne cevap verdiyse onu yazdık.
O haberleri yaparken kimin işine yarar kime yaramaz diye bakmadık.
Ağzından çıkanları kamuoyuyla paylaştık.
Röportajımız takdir edersiniz ki çok ses getirdi.
Özellikle benim CHP’den istifa etmemin üstünden aylar sonra Sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya gelmem epey konu edildi.
*
Evet, Sayın Genel Başkan ile o süreci de konuştuk.
İstifa sebebini detaylıca açıkladım.
Sadece Gazetecilik yapmak istediğimi, başından beri buna sadık kaldığımı ancak parti üyeliği altında bunun zor olduğunu, mührü eline alan yöneticilerin eleştiriye tahammülleri olmadığını kibarca anlattım.
*
Sanıyorlar ki, parti üyesi olunca CHP’yi eleştiremezsiniz.
Kimse hakkında olumsuz haber yapamazsınız. Bunlardan bahsettim kendisine.
Kılıçdaroğlu sözümü kesti: “Olmaz öyle şey” dedi.
“Basın her ne olursa olsun özgür olmalıdır. Herkesin bir düşüncesi olabilir ama o düşüncesini körü körüne savunacak, olanı yok farz edecek ve bize yandaşlık yapacak diye kaide yok!
Bunu en çok biz eleştiriyoruz.
Hele de yerel medya…
Siz bizlerin gözü kulağı, kontrol mekanizmamızsınız. Ayrıca her şey üyelikten ibaret değildir” dedi.
-Sayın Genel Başkan, çok güzel diyorsunuz da orası öyle olmuyor.
Olası CHP iktidarında vay bizim halimize, gelin Kocaeli’ye basına karşı olmayan hoşgörü nasıl oluyor görün, dedim.
Çünkü hakkında beğenmedikleri şekilde haber yazdıklarımız, haberin doğruluğuna bakacakları yerde;
Bizi oraya buraya yamamaya çalışıp, itibarsızlaşma peşinde.
Oysa bilmezler ki güneş balçıkla sıvanmaz.
Şayet bunlara benim sahibimmiş gibi davranmalarına izin verseydim bizden iyisi olmazdı.
Ama sorun bakalım bu benim ne kadar umurumda…?
Ne yazık ki AKP’den bir farkları kalmadığını göremiyorlar.
Gördüklerinde ise tren çoktan kaçmış olacak.
*
Kılıçdaroğlu her zamanki bakış açısıyla medya hakkındaki düşüncesini, yerel medyanın desteklenmesi yönündeki görüşlerini paylaştı ve bize verdiği değeri göstermek adına 10 dakika diye başlayan randevuyu yarım saate vardırdı.
Benim için unutulmaz anlardan biriydi.
O anlardan geriye bende ne kaldı, biraz onlardan bahsedeyim.
*
Bir kere Sayın Kılıçdaroğlu’nu çok dinç ve heyecanlı gördüğümü belirtmeliyim.
Enerjisi çok iyiydi, iktidara inanmış bir ittifakın başrol oyuncusu olduğu hissediliyordu.
Kendisine de dedim:
-Şu anda siyasette oyun kurucu olarak görünüyorsunuz.
Millet ittifakı çatısı altında Türkiye gündemini siz belirliyor gibisiniz.
AKP enformasyonu kaybetti mi sizce, diye sorunca;
“Bir bakıma öyle dedi.
Oyun kurmanın ötesinde gündemi de biz belirliyoruz.
Erdoğan eskiden partisinin grup toplantısını salı günü yapardı.
Ha bire Kılıçdaroğlu’na saldırırdı.
Ama şimdi o grup toplantısını çarşambaya aldı.
Biz ise salı günü yapmaya devam ediyoruz.
Yani bu şu demek; Erdoğan salı günü benim söylediklerime cevap vermek için toplantıları çarşambaya aldı.
Ve artık ortaya koyduğumuz bilgi ve belgelere cevap veremez hale geldi. Her şey çok açık çok somut.
Vekilleri de sokağa çıkmıyor.
Çıkamazlar, çıksa ne diyecekler ama bizim bütün vekillerimiz sahada” dedi.
Kılıçdaroğlu durumu terse çevirdiklerinden bahsediyor.
Erdoğan’ın kendisine laf yetiştirmek için grup toplantısını çarşambaya aldığı tezini savunuyor.
Takdir kamuoyunun…
*
Sayın Genel Başkan ile yerel konulara geldik.
İlk sorusu şu oldu: “Fatma Hanım ne yapıyor, iyi çalışıyor mu”
-Siz kendisini büyükşehir adayı ilan ettiğinizden beri Fatma Hanıma bir şey oldu.
İzmit dışında diğer ilçelere de asılmaya başladı, dedim.
Kılıçdaroğlu bunu tebessümle karşıladı ve “Güzel” sözüyle memnuniyetini gösterdi.
Hürriyet’i neden erkenden büyükşehir adayı ilan ettiğini zaten haberimizde okudunuz.
Bu noktadan sonra kendi gözlemlerimi paylaşacağım.
*
Bir kere Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet ile alakalı tüm söylemlerinin
Hürriyet’in bize, kamuoyuna söylediği söylemlerle bire bir aynı olduğunu gördüm.
Yani bu demek oluyor ki, Fatma Kaplan Hürriyet Kılıçdaroğlu’na kendisini çok iyi ifade ediyor.
Örgütten giden şikayetlerin Kılıçdaroğlu’nu pek enterese etmediğini anladım.
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu Hürriyet’in ağzıyla bunlara haklı gerekçeler sıralıyor.
Herkes iş istiyor, talepler karşılanmayınca arıza çıkıyor kabilinden sözler ediyor -ki bu, bu anlama geliyor.
Başkan Hürriyet bu konuda oldukça dert yanmışa benziyor.
*
Onun için Kocaeli’de varsa yoksa Hürriyet!
Onun dışında ne il başkanından, ne milletvekillerinden, nede örgütten doğru dürüst bahsetmedi.
Fatma Hanım büyükşehir başkanımız olacak diyor.
Negatif veya ucu açık söylemler kullanmıyor çünkü kafası çok net!
Onun gözünde çok çalışkan, başarılı, iyi projeler yapan, toplumla sıcak temaslar kuran, tuttuğunu koparan, yanlışa taviz vermeyen, kadın olması hasebiyle halkta sempati yaratan bir başkan profili var.
*
Kocaeli’den kim giderse gitsin, Hürriyet’i istediği kadar şikayet etsin hepsi hava civa!
Değil mi ki 15 yıldır alınmayan belediyeyi aldı, o yüzden Hürriyet’ten ötesi yok onun gözünde.
Zaten Kocaeli CHP örgütlerinde hep sorun vardı, zaten birliktelikten bahsetmek mümkün değildi.
Fatma Hanımın ayağından çekmelerini de yadırgamamak lazım diye bakıyor.
Yani kısacası lafa değil, icraata bakıyor.
İzmit kiminle kazanıldı, Fatma Kaplan Hürriyet ile.
O zaman bunun tartışılacak yönü kalmıyor Kılıçdaroğlu için.
*
Bunlar yarım saatlik sohbetimizde benim edindiğim izlenimlerim.
Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak şunu söyleyebilirim.
Kocaeli’de kim nereye oynar, kim kime çelme takar, orasını bilmem.
Bildiğim bir şey varsa o da Hürriyet’in CHP Genel Merkezinde havasının bin beş yüz olduğudur.
Bu bakış böyle devam ettiği sürece onun refere etmediği hiç kimsenin koltuk bulma şansı yoktur.
Bu dediklerim Fatma Hanımın gönlünü okşarken, örgütün canını sıkabilir.
Ama Ankara’dan Kocaeli aynen böyle görünüyor.
*
Ben kimsenin gönlü hoş olsun diye bir şey yazmıyorum.
Kimileri diyor ki;
İzmit Belediyesi’nde görevden alma olayları varken (Göksu ve Şen meselesi)
Senin bu röportajın Fatma Başkana can simidi oldu.
CHP içinde gündem bu oldu falan filan…
Olabilir.
Ama bakın o da bitti.
Kamuoyu şimdi bir gazetecinin ortaya saçtığı garip sözleri konuşuyor.
Yani İzmit Belediyesi’ni değil ben, bu bakış açısıyla kimse kurtaramaz bu çok ayrı bir konu.
Fakat buna rağmen çıkan röportajla ilgili Hürriyet’in sana teşekkür etmesi lazım diyenler dahi oldu.
Valla kimsenin teşekkürüne ve de şefaatine ihtiyacım yok.
Bu yayımladığım röportaj kimin işine yarar-yaramaz onu da bilmem!
Gittim, görüştüm, sordum, dinledim ve analizlerimi yazdım.
*
Diyorum ki; bizim genç il başkanı Harun Yıldızlı’nın esamesi bile yok.
Ankara’da rüzgar estirememiş hala daha!
Ne kadar örgüt hakkında konuşmaya çalışsam da Kılıçdaroğlu’nun iki lafından biri Fatma Kaplan Hürriyet idi.
Kazanılmış bir belediye gerçeği var ortada çünkü.
Ve anlıyorum ki, onunla ilgili sorun taşıyan herkesi
Kafasında, “parti içi iktidar mücadelesi” şeklinde kodlamış.
Varsa yoksa Hürriyet…!