HÜRRİYET’İ BÖYLE Mİ SAHİPLENECEKLER?
CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in arasındaki buzlar eridi. Yaklaşık iki yıllık başkanlık döneminde...
CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar ile
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in arasındaki buzlar eridi.
Yaklaşık iki yıllık başkanlık döneminde arkasında örgüt gücü olmadan mücadele veren Hürriyet,
Bundan sonra biraz daha rahat edecek gibi duruyor.
Hakan Çakar’ın sahnelere çıkışından anlaşılan şey bu!
Çakar, arayı kapatmak için kendince bir çaba içerisinde.
Hemen her konuda AKP’ye karşı açıklama yapıyor.
Veya AKP’lilerin İzmit Belediyesine yönelik muhalefetinde anında karşılık veriyor.
Olması gereken de bu.
Fakat iki nokta var ki, değinmeden geçemeyeceğim.
*
Birincisi; Hakan Çakar’ın yaptığı açıklamalar kendi düşüncesi veya kendi kalemi değil!
Bunu CHP’yi ve Çakar’ı azıcık tanıyan insan bile anlar.
Belli ki İzmit’te bir “Politbüro” kurulmuş.
Özellikle CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’i birkaç kez büyükşehir adayı ilan etmesinin ardından,
Bu hedefe yönelik bazı profesyonellik içeren adımlar olduğunu gözlemliyorum.
O yüzden de ilçe başkanı sıfatıyla Hakan Çakar’a İzmit’teki konularla alakalı metinler hazırlanıp önüne konuluyor.
Yoksa Çakar’ın o açıklamaları yapacak ne siyasi gözü var, ne konulara hakimiyeti, ne de örgüt yönetimi…
Çakar’ı kendi haline bıraktıklarında Gölkay ile Fuar alanını birbirinden ayırt edemediğini gördüğümüzü üzülerek söylemeliyim.
Çakar, eline verilen kağıdı okuyunca hata yapmıyor.
Çünkü hepsi bahsettiğim o politbürodan olgunlaşarak çıkıyor.
Bu da demek oluyor ki; İzmit Belediyesi, CHP İzmit ilçe örgütünde ipleri ele almış.
Yanlış bir şey mi?
Hayır değil!
Bunun adı bir olmaktır, birlik olmaktır.
Ama yetmez!
*
Hakan Çakar’ın Hürriyet ile küs oldukları dönem hayli uzundu.
Dolayısıyla o arayı kapatmak için sadece hazır metinleri okumak olmaz.
Ciddi anlamda bir sahiplenme gerekir.
Örgüt ile İzmit Belediyesi arasında açılan makası kapatmak için mahalleleri didik didik etmesi gerekir.
Var mı böyle bir çalışma, yok!
Şayet olduğunu iddia ediyorsa buyursun çalışmalarını aktarsın.
Ama ne anlatırsa anlatsın beni ikna edemez.
Değil mi ki Kuruçeşme meydanında Fatma Kaplan Hürriyet aleyhine açılan o pankart hala orada duruyor, Çakar boşuna “Ben çalışıyorum ben Hürriyet’i sahiplendim” demesin!
Sahiplenme böyle olmaz!
Kolaysa o pankartı oradan indirsin, biz de görelim.
Ayıptır, yazıktır!
*
Evet, Hürriyet siyaseten o mahalle halkıyla ters düşmüş olabilir.
Evet, verilen sözler yerine getirilmemiş olabilir.
Ama o pankartı oradan indirmek, Hürriyet ile Kuruçeşmelilerin arasını bulmak takdir edersiniz ki ilçe başkanının ve örgütün işidir.
Hatta yetmiyorsa il başkanı da devreye girmelidir.
Benim bildiğim Kuruçeşme’de bu işi kökten çözecek parti büyükleri, partinin önemli isimleri var.
Örneğin Alparslan Seymen gibi.
Örneğin Emre Andız gibi…
Ne oldu da bu gibi isimlerden yardım istenmedi, olay nasıl buraya geldi?
Hadi yardım istemediler, o zaman neden ilçe başkanı çözüm için adım atmıyor?
*
Düşünsenize…
Büyükşehri hedefliyorsunuz ama şehrin göbeğinde belediye başkanı aleyhine açılmış pankart üç aydır orada arz-ı endam ediyor.
Kaldı ki o pankart oraya hiç asılmamalı, asılmasına engel olunmalıydı.
Ama onu beceremediler.
Neden?
Çünkü o zamanlar ilçe başkanının umurunda bile değildi.
Peki, ya şimdi?
Barış sağlandığı halde neden oraya müdahale edilmiyor?
*
Geçen hafta Kılıçdaroğlu Kocaeli’ye geldi.
Allahtan İzmit’te program yapılmadı.
Ya yapılsaydı, ya o pankartı orada görseydi?
Örgüt olarak bundan utanç duymazlar mıydı?
Mesela Kiptaş konutları…
Genel Başkan yarın bir gün konutların teslim törenine falan gelirken Kuruçeşmeden Arızlıya çıkması gerekirse, ki öyle olması gerekiyor;
Hiç utanmayacaklar mı?
*
Demem o ki, ilçe örgütü İzmit Belediyesi’ni ve Başkan Hürriyet’i yeteri kadar sahiplenmiyor.
Bir söz vardır; “Şeyh uçmaz, müritleri uçurur” derler.
Hürriyet’in arkasında gerçek anlamda bir örgüt gücü hiç olmadı.
Belki Hakan Çakar bunu bile isteye yapmıyor, belki de siyaset tecrübesi ve bilgisi bu kadarına yetiyor.
Ama böyle gitmez!
Polemiklerle yürünen yolda başarı elde edilmez.
Önce sağlam bir örgüt gerekli.
Bunun için de Hakan Çakar’ın ilk işi o pankartı oradan indirtmek olmalı.
Gerekirse Kuruçeşmelilerin kapısında yatmalı.
Gerekirse Hürriyet’e Kuruçeşmelilere verdiği sözler her neyse, onları yaptırmalı.
Gereken ne, onlar daha iyi bilir.
Benim bildiğim ise, o pankart oradan inmeden örgütçülük oynanmayacağıdır!
-------------------
TROLLERİN ARKASINA SAKLANMAYIN!
İzmit’te bir “TROL” ordusu var.
Ve bu troller sadece siyasetçileri değil,
Medyayı da hedeflerine almış.
Beğenmedikleri işlerine gelmedikleri haberlerde hakaretler havada uçuşuyor.
Hemen bizi bir tarafın yandaşı diğer tarafın candaşı ilan ediveriyorlar.
Örneğin, İzmit Belediyesi ile ilgili olumlu bir haber mi yapmışız,
Hemen AKP trolleri devreye giriyor.
Bizim ne zihniyetimiz kalıyor ne “Ce-ha-pe’liliğimiz”, ne de HDP seviciliğimiz.
Aman Allahım, ne sözler ne hakaretler.
Biz zaten CHP gazetesiymişiz, hatta paçavraymışız.
Bu gibi ağza alınmayacak yorumlar yapıyorlar.
Ağır hakaret içeren yorumların yayımlanmasına izin vermediğimizde bu kez gazetenin ve benim sosyal medya sayfamdan atağa geçiyorlar.
Aynı şekilde CHP trolleri de çok dinamik çalışıyor.
Sanıyorlar ki biz onların yayın kuruluşuyuz veya öyle olmak zorundayız.
Büyükşehir belediyesinin dümdüz herkes gibi yayına aldığımız haberlerine dahi tahammülleri sıfır!
Hemen bizi büyükşehre yamamaya kalkıyorlar.
Bir türlü gazeteciliğin objektif yayıncılıktan ibaret olduğunu akılları almıyor.
Her görüşün sesi olmak için çabaladığımızı kabul etmiyorlar.
Kabullenmedikleri noktalarda başlıyorlar hakarete.
Umurum mu, hiç değil!
Ne o trol orduları ne de onları besleyenlerden kazanmıyoruz ekmeğimizi.
Nasıl gazetecilik yapacağımızı, sahte hesapların arkasına saklanan neydüğü belirsizlerden öğrenecek değiliz!
Son bir şey daha…
Bu trol ordusuna bir de basından bazı kendini bilmezler de ekleniyor.
Kiminle nasıl dans ettiğini en iyi bildiğim
Kıblesinin para olduğunu ise cümle alemin bildiği, çalıştığı kurumda arkadan dolanıp nasıl yandan para kazandığı malum olan bazı tipler de “muhalif görünümlü iktidar destekçisi” yaftalarıyla sözüm ona bizi itibarsızlaştırma çabasında.
Bakın, satır aralarını çok iyi okurum.
Vermek isteyipte cesaret edip veremediğiniz o mesajların hepsini alıyorum.
Bunlara karşılık benim söyleyecek sözüm yok mu? Elbette var.
Ama ben yine de büyüklük yapıp bir kez daha benden küçük kardeşlerimi buradan uyarayım dedim.
Sabrımı zorluyorsunuz, bilmiş olun!
Hani bir laf vardır;
“Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder”
Sanırım arz edebildim…!
Gazete Barış’ın bu kentteki algısı çok şükür çok iyi bir noktada.
Bunu yok etmeye, bunu terse çevirmeye ne sizin ne de besleme trollerinizin gücü yetmez!
----------------------------------------------