Aranızda Erdoğan’ı onun kadar seven yok mu?

Bir lideri sevmek, onun hatasını görmezden gelmek ya da bu hatasını alkışlayarak doğru kabul etmek değildir. Bir lideri sevmek, onun doğrusunu alkışlamaktan...

Bir lideri sevmek, onun hatasını görmezden gelmek ya da bu hatasını alkışlayarak doğru kabul etmek değildir. Bir lideri sevmek, onun doğrusunu alkışlamaktan da öte hatasını, yanlışını ona göstermektir, söylemektir. Liderini sevmek şakşakçılık değildir. Bir insanın hatasını alkışlamak onu daha çok hataya yöneltir. Bu hataları görmezden gelerek başkalarının da görmesini engelleyemezsiniz. Hele ki bu hatalar, toplumu üzüyor, onları sıkıntıya sokuyorsa ve siz bu hataları alkışlıyorsanız, işte en büyük kötülüğü liderinize siz yapıyorsunuz demektir.

Bugün ülkenin içinde bulunduğu süreç ortada. Esnaf da evinde kapalı kalan vatandaş da bilendikçe bileniyor iktidara ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a. Taksit taksit, mantıkla açıklanamayacak kısıtlamalar, uzatıldıkça uzatılan bir kapatma süreci ve sonucunda da esnafın iflasa doğru sürüklenişini izliyoruz.

Taksitli kısıtlama oldu fabrikalar açıldı, esnaf kapatıldı, turizm bölgeleri doldu taştı, vatandaş ise evine kapatıldı, tam kapanmada da benzer bir durum yaşandı ve şimdi vaka sayısında hedeflenen düşüş yaşanmadığı için belirsizliğin hakim olduğu bir sürece daha girdik. Yine hafta sonu yasağı var, yine saat 21.00 sonrası kısıtlama var, yine kafe, restoran, lokanta ve kıraathaneler kapalı. Ne zamana kadar peki? 1 Haziran’a kadar mı? Belli değil, 1 Haziran’da yeni kararlar açıklanacak sadece, bu kararlar ne olacak bilen yok!

Lakin çıkıyor birileri, bu denli toplumu sıkıntıya sokacak, mantık çerçevesinde alınmamış kararları dahi alkışlıyor. Fanatizm içinde ya da şirin görünmek adına liderlerinin, bakanlıklarının açıkladığı her türlü karara alkış tutuyor.

Şu ana kadar ikinci doz aşılamada 11 milyona dahi ulaşılmamış ama “Süreç çok iyi yönetiliyor” deniyor. Kimisi bunu inanarak kimisi ise fanatikliğinden alkışlıyor.

Peki tamam alkışlıyorsunuz, peki sizin alkışladığınız bu süreci toplumun büyük bir kısmı alkışlıyor mu? Çıkın anket yapın, referandum yapın, sorun vatandaşa, sorun esnafa bakalım sizin gibi pandemi sürecindeki kararları alkışlayan ne kadar insan var…

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Bilim Kurulu mu yanlış yönlendiriyor, yoksa iş dünyasının talepleri dikkate alınarak mı bu kararlar veriliyor fark etmez, fatura her zaman mevcut iktidara ve lidere kesilir. Sizin alkışlamanızla da hata ya da yanlış doğru olmaz, sadece hatanın sürmesini sağlamış olursunuz, hepsi bu…

Liderinizi seviyorsanız, esnafı dinleyin, vatandaşı dinleyin ve alınan kararlara gösterilen tepkileri kendisine iletin. Milletin nabzını tutun ve milleti mağdur eden kararlarınızı gözden geçirin. Su alan gemi, siz “Su almıyor” dediniz diye batmayacak sanmayın, aksine görmezden geldiğiniz için çok daha çabuk batar.

***

Tam kapanma sonrası tam normalleşme bekliyordu esnaf da vatandaş da doğal olarak. Tedbirler alınacaksa bile bunun mantık çerçevesinde alınmasını istiyordu. Esnafların en azından maddi anlamda desteklenmesini istiyordu ama gelin görün ki kabine toplantısı öncesi İçişleri Bakanlığı çıktı bir genelge yayımladı. Hafta sonu kısıtlaması, hafta içi saat 21.00 kısıtlaması ve kafe, restoran, lokanta, kıraathane, eğlence mekanlarının kapalı kalması bu genelgede yer aldı. Daha önce denenmiş, sonuç alınmamış, vakalardaki artışın önüne geçilememiş kararların benzerleriydi bunlar.

Bu kararlar sonrası tepkiler daha da arttı. Ortada yanlış olan şeyler var, aleni sırıtıyor ve onca AKP’li milletvekili, üst düzey yönetici ve benzerleri arasında bir tek kişi çıkıyor “Yapmayın” diyen. Bir tek doğrucu Davut çıkıyor, bu kararları gözden geçirmelerini söyleyen.

O isim AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Metin Külünk…

Kademeli normalleşme için “Bu tarz planlar gerçekten sadece anormalleşmeyi besler. Lütfen hızla gözden geçirilsin” diyor özetle. “Salgının tek merkezi restoranlarmış gibi muameleyi bırakıp, tuhaf çelişkili izlenimi veren başka serbestliklerin bir mantığa oturması bekleniyordu” diyor. Aylardır durumun aynı olduğunu belirtiyor, kademe takvimi olmamasının umut vermediğini söylüyor.

Bunu muhalefet de pek çok bilim insanı da Türk Tabipler Birliği de sık sık yapıyor. Yani yanlışları sık sık dillendiriyor. Lakin onların eleştirileri, muhalif oldukları için pek dikkate alınmıyor ya da “İktidarı kötülemek” olarak niteleniyor. Ancak iktidarın A takımında olan Külünk’ün bunları söylemesi farklı. Erdoğan’ı sevdiğini söyleyen lakin bilinçli ya da bilinçsiz onu yanlışa itenler, Külünk’ü de bu sözlerinden dolayı “Hain” ilan eder mi eder ama bana göre şu süreçte Erdoğan’ı ve partisini en çok düşünen, seven ismin kendisi olduğunu net bir şekilde kanıtladı. Toplumun tepkisini, esnafın tepkisini bilip de görmezden gelenler gibi susmadı, gördüklerini açıkça dile getirdi. Geminin su aldığını Reis’ine haber verdi. Bu, AKP tabanındaki rahatsızlığın da göstergesiydi aslında çünkü Külünk tabandan kopuk bir isim değil. Külünk gibi benzer makamlarda, Erdoğan’a sesini duyurabilecek insanların bunları dillendirmesi bu nedenle önemli. Külünk bunu Erdoğan’a olan sevgisinden mi dillendirdi yoksa toplumun sesine ses mi olmak istedi ya da her ikisini de mi amaçladı bilmem lakin şakşakçılık yaparak tozu halının altına süpürmek yerine yaptığı doğru çıkış nedeniyle alkışı hak etti. İşte liderini sevmek budur.

Vaka sayıları
SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları